'Cesaretin varsa, özerklik ilan ette görelim'
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Taşköprü'de katılacağı toplu açılış töreni öncesinde ilimize gelerek Grand Moni'de, STK'larla ve işadamları ile bir araya geldi. Grand Moni'deki programa AK Parti Milletvekilleri Hakkı Köylü, Metin Çelik, Murat Demir, Belediye Başkanı Tahsin Babaş, AK Parti İl Başkanı Halil Uluay, AK Parti Merkez İlçe Başkanı Ahmet Namlı, STK...
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Taşköprü’de katılacağı toplu açılış töreni öncesinde ilimize gelerek Grand Moni’de, STK’larla ve işadamları ile bir araya geldi. Grand Moni’deki programa AK Parti Milletvekilleri Hakkı Köylü, Metin Çelik, Murat Demir, Belediye Başkanı Tahsin Babaş, AK Parti İl Başkanı Halil Uluay, AK Parti Merkez İlçe Başkanı Ahmet Namlı, STK temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı. “VATANIMIZA KAST EDENLERE HAK ETTİĞİ CEVABI BERABER VERECEĞİZ” Programda selamlama konuşmasını gerçekleştiren AK Parti İl Başkanı Halil Uluay; “Sözlerimin başında zor süreçten geçtiğimiz bu günlerde bizleri yalnız bırakmadığınız için tüm katılımcılarımıza canı gönülden teşekkür ediyorum. Ülkemiz olarak gerçekten hem vatanımıza hem dinimize kast edildiği şu günlerde birlik ve beraberliğimizi bu ve buna benzer organizasyonlarla göstererek birliğimize, dinimize, vatanımıza kast edenlere hak ettiği cevabı hep birlikte, beraber vereceğiz. Bu mücadelemizin önemli isimlerinden birisi son günlerde gerçekten kendisini takip etmekte bile zorlandığımız, gecesini gündüzüne katarak bizler, için, vatanımız için, milletimiz, dinimiz için mücadele veren Sayın İçişleri Bakanımız hem bu toplantımızı hem de şehrimizi şereflendirmiştir” dedi. “TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ ZİNCİRİ KIRMIŞTIR” Son 10 yılda yapılan tüm söylemler değişim üzerine olduğunu belirterek sözlerine başlayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu; “Obama’nın başkan seçilmesi ve seçilirken değişim vaat etmesi üzerine dünya değişmeyen tek şey değişimin kendisidir söylemi üzerine yürüyor. İletimin de getirdiği hızla birlikte değişim kaçınılmaz oluyor. Ancak bazı ülkeler değişimi talep ettiği zaman Avrupa’nın tutumu değişimden yana olmadı. Arap Baharı ile birlikte Mısır değişimi talep ettiğinde bunu darbe ile bastıranlara her türlü destek yine Avrupa tarafından verildi. Suriye’de istenen değişime ayak direten yine batı medeniyeti idi. Türkiye’de tam bir gelişim olmasına rağmen batının giderek artan direnci ile karşılaştık. Türkiye’nin önüne koyduğu her gelişmede önce bir korkutma sonra bir itiraz en sonunda ise bir müdahale ile karşılaştık. Hepimiz hatırlıyoruz. Önce 367 şartı ile karşılaştık. Sonrasında Gezi Olayları, 17-25 Aralık süreci, 6-7 Ekim olayları ve yaşanan bu büyük değişime en büyük itiraz 15 Temmuz süreci. Türkiye’nin gerçekleştirdiği değişime karşı ortaya konulan engelleme çabası açıkça kendini gösteriyor. Türkiye’de her şeyden önce zihniyet değişmişti. Artık kendi gücünün farkında olan, istikrarlı bir siyasi ortamı sağlayan, 2023, 2053 ve 2071 diye kendisine hedef koyan bir güçlü ülke konumuna hep beraber ulaştık. Siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlarını çözmüş, alt yapı yatırımlarına ağırlık vermiş, insanlar arasında ayrımcılığa neden olan çağ dışı uygulamaları kaldırmış, terörle etkin bir mücadele eden bir Türkiye tablosu ortaya koyduk. Bunları dünyanın en pahalı arazisi olan Türkiye’de gerçekleştirdik. Türkiye bütün engellemelere rağmen üzerindeki zinciri kırmıştır” şeklinde konuştu. “SON 300 YILIN EN GÜÇLÜ ÜLKESİ HALİNE GELDİK” Avrupa’nın, Türkiye’nin kendilerine biat etmesini istediğini söyleyen Bakan Soylu; “Avrupa’da orta yerde yapılan terör propagandası, Sayın Bakanımıza yönelik yapılan yaptırımlar, 52 yıldan beri Avrupa Birliği’ne alınmaması için yapılan oyalamaların temelinde değişim yatmaktadır. Onlar kendilerine her türlü biat eden bir Türkiye istiyordu. Onlar için ciddi tehlike arz eden bir ülkeyiz. Son 300 yılın en güçlü ülkesi haline geldik. Ayaklarımızın üzerine sağlam basıyoruz. Başkasına bağımlı değiliz. Yarınımıza daha güvenle bakıyoruz. Uygulanacak olan oyunlara karşı sesimizi çıkartmamızı istiyorlar ancak o günler artık geride kaldı. Bu ülkeyi biz yönetiyoruz biz idare ediyoruz. Yıllarda televizyonlarda gördüğünüz bankaları 28 Şubat’tan sonra bir gece de hortumlayacaklar ve bize ses çıkartmayın diyeceklerdi. Kurdukları sistem ile birlikte bize hiç uymayan bir elbise giydirecekler ve biz bu elbiseyi size layık görüyoruz diyeceklerdi. Biz 300 yıldan beri bunu görüyoruz. Güzel Cumhuriyetimizle Kastamonu’nun büyük emeği olan Kurtuluş Savaşı ile sağladık. Türkiye’nin her tarafını kuşattılar. Rahmetli Menderes büyük zihniyet değişimlerini ortaya koydu. Cumhuriyet bize birliği ve beraberliği sağlıyor. 1950 ile 1960 arasında bir tek Kürt isyanı olmadı. Bu ülkeyi efendiler yönetecek, siz yönetmeyeceksiniz dediler. Milletin iktidarın sahip olmasını istemiyorlar. 60 darbesi sadece Menderes’in kendisine yapılmış değildi. 60 darbesi Menderesle birlikte milletin birliğine, beraberliğine ve geleceğine yapıldı. 21 Asırda yeninden büyümeyi sağlayabilmek ve adım atmak için Cumhurbaşkanımızla birlikte yolculuğa başladık. Kişi başına gelir seviyesini 3 bin dolardan 11 bin dolara getirdi. Sadece yol, baraj, uzaya uydu ve şehir hastanesi yapmadık. Ötekileştiren tüm unsurlara her biriniz birinci sınıf vatandaşsınız diye büyük bir iddiayı ortaya koydu. 1960’da demokrasi çöktü ve demokrasiye el koyanlar bu anayasayı gerçekleştirdiler. İstediler ki onlar gibi toplum olalım annelerimizi, babalarımızı huzur evlerine bırakalım. Medeniyetini, kardeşliğini unutan 600 yıldır bu coğrafyada kimle beraber olduğunu unutan bir toplum oluşturmak istediler. Ama bilemediler ki Anadolu bir şefkat, bir iyilik medeniyetidir. Onlar zannettiler ki Anadolu Evliyasız, bayramlardaki el öpmelerin, kesilen kurbanların hiçbir itibari yoktur diye düşündüler. Bugün 25 bin dolara ulaşan güçlü bir Türkiye olmasın istiyorlar. 61 Anayasası, 82 Anayasası hayırsız bir anayasadır. Cumhurbaşkanımız 72 vilayeti bölünmüş yollar ile birbirine entegre etti. Bu Türkiye’nin ortak şuurudur” ifadelerini kullandı. “CESARETİN VARSA, BUGÜN ÖZERLİK İLAN ETTE GÖRELİM BAKALIM” Terörle mücadele hakkında konuşan Bakan Soylu; “Yüzde 10’un üzerinde 7 Haziran’da oy alıp, bu ülkede tek başına iktidarın kurulmadığını görünce, Doğu ve Güneydoğu’da bundan sonra bizim borumuz ötecek diyenler. Millete tehdit postaları gönderip, oylarınızın gereğini yerine getiriniz diyenler. Başka, çocukların okullarına gidip, anne babalarınıza selam söyleyin, eğer bizi desteklemezlerse, onlara ne yapacaklarımızı onlar biliyor diyenler. Çocuklarımızı travmaya sokanlar, gençlerimizin hayatını karartmaya çalışanlar, yetmedi, musluklarından kan akıtanlar. Peki, Kastamonu’ya sizlere söylemek isterim. Yüzde 10’u sadece bu mu? Bir kısmına da şunu söylediler. Dediler ki, biz artık barış istiyoruz. Biz artık bundan, silahtan şiddetten uzak duracağız. Yüzde 10, bakın nasıl siyaset yapacağız. Kandırarak, kimini tehdit ederek, kimini kandırarak, alçakça bir siyaset ortaya koyarak, haince bir siyaset ortaya koyarak, birilerinin maşası olarak gerçekleştirdikleri bir siyaset yaparak bunu sağlıyorlar. O kadar heveslendiler ki, birisi çıktı dedi ki, ‘sizi tükürüğümüzle boğarız’ dedi. Şimdi kendi tükürüğüyle beraber uğraşıyordur. Birileri çıktılar dediler ki, hep beraber gözümüzün önünde, ‘artık biz özerklik istiyoruz’ dediler. Özerlik, nerde? Van’da özerklik yapacaklarmış, Nerde? Nusaybin’de özerklik yapacaklarmış. Nerde? Bu ülkede, Cizre’de özerkliği koyacaklarmış. O gün söyledin, cesaretin çoktu. Lafa, söze geliyordun, hadi bugün ne oldu sana? Şu kadar bir cesaretin varsa, bugün özerklik ilan ette görelim bakalım. Ne kadar cesaretlisin? Kim ne kadar Avrupalı olursalar olsunlar, hangi ülke olursa olsun, ister PKK, ister DEAŞ, ister terör, ister DHKP-C, ister PYD, ister Hollanda, ister Almanya, ister İsviçre her kim olursa olsun bilmenizi istiyorum ki, bize Kastamonu yeter” dedi. “34’DEN 52’YE GELMEK KOLAY MI BU COĞRAFYALARDA?” AK Parti’nin siyasi kutuplaştırma oluşturduğu yönündeki iddialara değinen Bakan Soylu konuşmasında: “Bu referandumla ilgili AK Parti’nin en çok eleştirildiği yer neresiydi? Siyasi kutuplaştırma oluşturuyor, siyasi gerginleştirme oluşturuyor. Siyaseti kavga ederek yürütüyor öyle mi? Kaç puanla başladı siyasi hayata? 3 Kasım 2002, yüzde 34. Bugün kaç? Yüzde 52. Bugün ki AK Parti’nin oyu, 1 Kasım’da 50, şimdiki araştırmalarda 52. Peki, 34’den 52’ye gelmek kolay mı bu coğrafyalarda? Hadi bakalım muhtarlarımız var aramızda, sivil toplum örgütleri var, belediye başkanlarımız var. Hadi bakalım millete sırtınızı dönünde, kavga çıkartın da bakalım bir dahaki seçimde gelebiliyor musunuz? Hadi bakalım üretmeyin. Hadi bakalım bir proje ortaya koymayın. Hadi bakalım bir gelecek vaat etmeyin bunu yapabilme kabiliyetine sahip olabiliyor musunuz? Cumhuriyet Halk Partisi 25 puan, 24 puan, 26 puan, bir puan ileri bir puan geri. Sizce neden? Çünkü üretmeye ihtiyacı yok. Çünkü milletin ayağına gitmeye ihtiyacı yok. Neden? 61 Anayasası’yla ona demişler ki, ‘sen bu anayasanın değişiğini yap’. 82 Anayasası’nda ona demişler ki, ‘sen bu anayasanın değişiğini yap’. Bu bizim iktidarımızın teminatıdır. Biz o iktidara gelmek istiyorsak, bir gün Anayasa Mahkemesi’yle iktidar olacağız. Bir gün Yargıtay’la iktidar olacağız. Bir gün Danıştay’la iktidar olacağız. Bir gün medya baronları ile iktidar olacağız. Öyle değil mi? Bir gün bu ülkede IMF ile birlikte iktidar olacağız. Bir gün bu ülkede, uluslararası sermaye ve uluslararası kuruluşlarla beraber iktidar olacağız. Sana gerek yok. Millete gitme. 25’de de olsan, 24’de de olsan 26’da da olsan oya gitmene gerek yok. Oysa şimdiki sistemde 50’nin üzerinde oy almazsan bir şey yapabilme kabiliyetine sahip değilsin, 25 artık yetmiyor. Onun için bırakman lazım. Onun için kendinden olmayanlara gidip, ikna etmen lazım. Onlara ait düşünceleri söylemen lazım, milletin değerleriyle, milletin kültürüyle, milletin anlayışıyla uğraşıp, onları ötekileştirip, oradan başka bir şey ima etme, artık sana 25’in üzerinde bir şey getirmeyeceğini göreceksin” ifadelerine yer verdi. “KILIÇDAROĞLU NASIL GENEL BAŞKAN OLDU?” CHP ile PKK’nın uzlaştığını ifade eden Bakan Soylu; “Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yle bir araya geldik, Devlet Bey’e huzurunuzda çok teşekkür ediyorum. Şimdi hep beraber bir araya geldik, Milliyetçi Hareket Partisi’yle. Bir adım biz attık, bir adım MHP attı. Ortak bir noktada uzlaştık değil mi? Ortak noktada uzlaştık. Peki Cumhuriyet Halk Partisi, Kılıçdaroğlu kiminle uzlaştı? Allah rızası için ya, kiminle uzlaştı? PKK ile uzlaştı. FETÖ ile uzlaştı. Öyle mi arkasından başka şeyleri de aldı, hep beraber uzlaştılar. Peki hangi dönemde uzlaştılar? Terörle mücadelenin en kanlı, en kuvvetli olduğu, tam deliğe tıkmak içerinde olduğumuz bir dönem içerinde, terörün değirmenine can suyu taşıyor. Peki bugün kol kola giriyorlar mı? Diyelim 7 Haziran günü gibi bir ortam oldu. Biz iktidara gelemiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi azınlıkta olsa, birilerinin desteğiyle de olsa iktidara gelmiş oldu. Diyelim, bu sitemde böyle oldu. Bu terörle mücadele sürerken, bugün kol kola yürüdükleri HDP milletvekilleri, PKK’nın sözcüleri o operasyonu çekin kenar dedikleri zaman, biz hangi askerimiz, hangi jandarmamız, hangi polisimiz, hangi korucumuzu bir daha terörle mücadeleye götüreceğiz? Bugün yaptıkları çok çirkin bir şeydir. Türkiye’nin geleceğine ait çok çirkin bir şeydir. Kol kola yürümek, terörün değirmenine can suyu taşımak ve onların bir şekilde ayakta tutabilmek gayretini ortaya koymaktadır. Bakın, aynısını kim yapıyor? Onlara ev sahipliği yapan Avrupa ve Batı yapıyor. Ha, biz kendi ülkemizin fenalığını düşünüyoruz, Avrupa bizim ülkemizin iyiliğini düşünüyor. Onun için bugüne kadar Terör Yasası’nı değiştirin diyoruz. Onun için PKK’yı rahatlatın, rahat eylem yapabilme kabiliyetine sahip olabilsin diyoruz öyle mi? Millet bu işin patronu benim, bu işin karar vericisi benim diyor ama millete itibar etmiyorlar. FETÖ’de işbirliği içerisinde. Kılıçdaroğlu nasıl genel başkan oldu? Kasetle değil mi? Kaseti kim yaptı? Gelin İçişleri Bakanlığı’na ben size anlatıyım. Şimdi yargıya gönderdik. Yargı da bakacak. İnşallah bundan mağdur olanlar oraya gidip, orada kendi dertlerini anlatabilme fırsatı bulabilirler. Bu ne biçim iştir? Kim bu işi nasıl oluşturup, destekleyip, Türkiye’nin başına getirip siyasete müdahale eder? Bu siyasi hayata müdahaledir. Bu siyasi hayatı ürkütme ve korkutmadır. Milletin iradesine müdahaledir. Milletimiz onaylarsa, yeni sistemle 2019 yılında seçim olacak. Eski sistemde kaybetsen de genel başkanlığa devam ediyor. 2019 yılında Başkanlık seçimde biraz haksızlık yapmış olacağım ama Cumhurbaşkanımızın karşısına, Kemal Kılıçdaroğlu çıkmış olsun. 2019 yılında tenekeyi peşine takar gönderiler” şeklide konuştu. “BU GÜÇLÜ BİR MECLİS VE UZLAŞMACI BİR SİYASET SAĞLAYACAK” Yeni sistemde parlamentonun güç kaybedeceği yönündeki söylevlere cevap veren Bakan Soylu; “Parlamentonun güçsüz olacağını söylüyorlar. Hangi parlamento güçlü? 28 Şubat’ta DYP’den 25 milletvekili aldılar, iktidar düştü yeni bir iktidar kuruldu. 1980 öncesinde Adalet Partisi’nden CHP’ye 12 milletvekilli geçti, o parlamento da düştü. 1971 muhtarasın da hiç kimsenin tanımadığı birini başbakan yaptılar, meclisi kukla haline çevirdiler. Bu meclis mi güçlü meclis? Her meclis Cumhurbaşkanı seçerken, 367’i getirip koydular ve sen artık Cumhurbaşkanı seçemezsin dediler ve seçtirmediler. Bu meclis mi güçlü meclis? 15 Temmuzda darbe gerçekleştirselerdi yeni bir anayasa getireceklerdi. Elimizde bin dosya var. Eğer oradaki arkadaşlarımızı dinlemesek, oradaki vatandaşı dinlemesek, terörle mücadele nasıl başarılı olur? Türkiye o kadar büyük adımlar atıyor ki, bu adımların her yönden engellemeye çalışıldığı ve bizim bu meselelere yoğunlaşmamış, hedeflere doğru adım atmamız gereken bir süreçten geçiyoruz. Meclis kendi işini yapacak. Kimlikli, kişilikli meclis olacak. Halkın istediği yasayı çıkarak. Yeni sistemle yanlışın kabul edilmeyeceği ve en hızlı bir şekilde hizmetin yapılacağı bir süreci yaşayacak Türkiye. Bu güçlü bir meclis ve uzlaşmacı bir siyaset sağlayacak” diye konuştu. “HANGİ YARGIDAN BAHSEDİYORSUNUZ?” Yeni sistemdeki yargı konusuna da değinen Bakan Soylu; “1960 darbesinden sonra Adnan Menderesi asanlar hakimler, savcılar değil mi? 1971 muhtarısın sonrasında sesini çıkarmayanlar hakimler savcılar değil mi? 17 yaşındaki çocukların yaşlarını büyütüp, 1 sağdan 1 soldan asmamız gereken deyip, asanlar hakimler, savcılar, yargıçlar değil mi? 28 Şubat’tan sonra insanların değerlerine yönelik insanlara deli gömleği giydiren hakimler, savcılar, yargıçlar değil mi? 28 Şubat’tan sonra Belediye Başkanı iken, milletle muhabbetini engellemek için onu cezaevine gönderen, onun muhtar bile olamayacak kabiliyete koymaya çalışan hakimler, savcılar, yargıçlar değil mi? 367 garabetini alan hakimler, savcılar, yargıçlar değil mi? 2013’ün 17 Aralık’ın da rahmetli Adnan Menderes’ten sonra yeniden bir yargı darbesi yapıp, milletin yeniden içine ağlayabilmesini sağlayacak kararları alanlarda hakimler, savcılar, yargıçlar değil mi? Hangi yargıdan bahsediyorsunuz? Medyanın talimatı ile karar veren yargıdan mı? Eğer hükümet güçsüz, meclis güçsüz ise yargı iktidar olacak. Eğer hükümet güçlü ise, meclisi ve yargıyı tesir altına alacak. Eğer meclis güçlü ise, hükümeti istediği gibi tekeli altına alacak, yargı hem hükümeti hem meclisi istediği gibi yönetebilme kabiliyetine sahip olacak. Yıllarca bunu bunlar iktidar malzemesi olarak ortaya koydular. ABD’de, İngiltere’de, Danimarka’da, Norveç’te, Kanada’da, Japonya’da hükümet yargıyı deviriyor. Çünkü yargının bir zümrenin eline geçmesini istemiyorlar. 1960 geçti ne yaptığını gördük. 1980’de geçti ne yaptığını gördük. Yargı milletin denetimde olsun istiyorlar. Onun için yargıyı hükümet ya da meclis belirliyor. Yargı milletin denetiminde olsun, çünkü adalet mülkün temelidir. Eğer adalette bir yanlışlık olursa, o ülkede huzur olmaz, kardeşlik olmaz, barış olmaz. Yargıyı milletin denetimine verip, her 5 yılda bir doğru gidip, gitmediğini kontrol ederseniz o zaman tam anlamı ile bunu sağlayabilme fırsatı bulabiliriz” ifadelerini kullandı. “HAYATA ATILMA YAŞINI AŞAĞIYA ÇEKMEYE ÇALIŞIYORLAR” Yeni sistemde yer alan 18 yaşında milletvekili olabilme maddesine de değinen Bakan Soylu; “18 yaşındaki genç milletvekili olmasın. Fakat Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda savaşıp, şehit olsunlar. 15 Temmuz’da şehit olsunlar demi. Avrupa’nı yüzde 73’ünde ve dünyanın ülkelerin yüzde 63’ünce 18 yaş 21 yaş arası gençleri milletvekili yapıyorlar. Çünkü Avrupa yaşlanıyor ve bir çare arıyorlar. Hayata atılma yaşını aşağıya çekmeye çalışıyorlar. 18 yaşındaki genci milletvekili yapıp sorumluluk yüklersen ülkedeki tüm gençler taşın altına elini sokar” dedi. “300 YILDIR BEKLEDİĞİMİZ FIRSAT ELİMİZDE” Türkiye tarihinin en önemli dönemlerinden birinde olduğumuzu vurgulayan Bakan Soylu; “Çok önemli bir karar vereceğiz. Irak, Suriye’de neler olduğunu görüyoruz. Hepsi kaos içinde. Avrupa ortak para birimini ve haritasını gerçekleştiremedi. Almanya Avrupa’yı ele geçirmeye çalışıyor. İngiltere bunu engelliyor. Avrupa ırkçılık ve faşizmin tam göbeğine oturdu. Şimdi 300 yıldır beklediğimiz fırsat elimizde. Bu sistem bizi tekrardan 15 Temmuzla karşılaştırmayacak bir sistemdir. Bu sistem seçim olduktan sonra artık hükümet olacak mı, olmayacak mı düşüncesinden uzaklaştıran, 5 yıl boyunca ehliyeti verdiklerimizi denetleyebileceğimiz ve sonuç isteyebileceğimiz bir sistemdir. Bu sistem mevcut sistem gibi baba ile oğlu birbirine düşüren bir sistem değildir. Bu sistem hizmet, büyüme ve kardeşliği sağlayabileceğimiz bir sistemdir. Bunu Türkiye’de istemiyorlar. Çünkü her an bir 15 Temmuz tehdidi ile her an 7 Haziran tehdidi ile Türkiye’yi karşı karşıya bırakmak istiyorlar. Terörle mücadele de hiçbir endişeniz olmasın. Bu ülkede PKK’nın adını bir daha kimse anamayacak. Mücadelemiz kararlıkla devam etmektedir. Şimdi tam strateji zamanıdır. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi oyunu kurarlarsa kursunlar. Biz bu ülkede namlunun ucunu görüp te canını tehlikeye atmak istemeyen insanları da gördük. Fakat şimdi bir liderimiz var. 15 Temmuz’da canını kastedildiğini bildiği halde uçağına atlayıp, inip inmeyeceğini bilmeden İstanbul’a gelip ‘Ben milletimle beraber olacağım’ diyen ve bizi geleceğe taşıyacak bir liderimiz var. Şimdi biz 300 yıl sonrasına güçlü bir Türkiye oluşturmak ile mükellefiz. Biz ancak Recep Tayyip Erdoğan ile başarabiliriz” dedi. Konuşmaların ardından Bakan Süleyman Soylu’ya hediyeler takdim edildi. Akabinde, Bakan Soylu toplu açılış törenine katılmak için Taşköprü’ye hareket etti.