'Biz ülkemizin durumunu düşünerek isteklerimizi erteliyoruz'
ECZACILAR ODASI BAŞKANI ÜMRAN PELENKOĞLU Kendilerinin de mesleki anlamda olumsuz bir süreçten geçtiklerini ifade eden Pelenkoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Mesleğimiz de yaşanan olumsuzluklar ülkemizin ekonomik olarak düştüğü dar boğazda daha da hissedilir hale gelmeye başladı. Korkarım ki önümüzdeki günlerde daha da hissedilir olacak daha da zor olacak. Bildiğiniz gibi 1 Temmuz 2015 tarihinden beri Sosyal...
ECZACILAR ODASI BAŞKANI ÜMRAN PELENKOĞLU; Kendilerinin de mesleki anlamda olumsuz bir süreçten geçtiklerini ifade eden Pelenkoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mesleğimiz de yaşanan olumsuzluklar ülkemizin ekonomik olarak düştüğü dar boğazda daha da hissedilir hale gelmeye başladı. Korkarım ki önümüzdeki günlerde daha da hissedilir olacak daha da zor olacak. Bildiğiniz gibi 1 Temmuz 2015 tarihinden beri Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile Sosyal Güvenlik Kurumu Protokolü’nü hala imzalayamadık, sürekli bir ertelemenin içerisine girildi. En son olarak da protokol süresini 31 Aralık 2015 tarihine ertelendi. Çünkü ekonomik olarak bize hiçbir şey vermiyorlar. Hiç bir talebimiz karşılanmıyor. Yaptığımız başkanlar danışma toplantılarında, bölgelerimizde yaptığımız toplantılarda bu süreci değerlendirdiğimizde eylemliliğe geçmek için uygun bir ülke ortamımızın olmadığına karar verdik. Maalesef tabandaki eczacımızın da eylemlik gücü yoktu. Keşke tüm Türkiye’ye yayılan 24 bin 500 eczacı birlik olmanın gücüne varabilse ve tek alıcı mantığı ile hareket eden politikalara karşı bizim satıcı değil, sağlık sektörünün en önemli halkalarından biri olduğumuz anlatılabilse. Sosyal devletin vatandaşın sağlık hakkına saygı göstermesi ve bunun için yeterli bütçeyi ayırması gereklidir ve yine hep beraber dileyelim ki ülkemiz böyle düşünecek ve böyle yönetilecek bir devlet yapısına kavuşsun. Biz ülkemizin durumunu düşünerek isteklerimizi erteliyoruz. Eylemliliğe gitmiyoruz.” “KANSER İLAÇLARINDAN SONRA KAN ÜRÜNLERİNİN DE ELİMİZDEN GİTMESİ GÜNDEMDE” Sistemin her geçen gün kendi aleyhlerine işlediğini dile getiren Pelenkoğlu; “Sistem durmuyor. Elimizdekiler bir bir gidiyor. Biz sözleşmenin süresini 1 Temmuz’dan, 30 Eylül’e uzatalım dedik. 1 Temmuz’da kanser hastalarının ilaçları hastanelerden satılacak denildi. Arkasından 10 Temmuz’da yeni ilaç kararnamesi yayınlandı. SGK’nın alternatif geri ödeme modelleri kullanılarak yapılacak alımları için ilaç fiyatları ve kar oranları farklılaştırılarak belirlenebilir denildi. SGK’nın alternatif geri ödeme modeli diye bir şey çıkartıldı. SGK’nın 5510 sayılı yasaya ilave edildi. SGK’nın canının istediği ilaca canının istediği karlılığı vererek satın alacağı bir sistem oluşturulmaya çalışılıyor. Ucu açık bir durum bakalım neler yaşayacağız? Kanser ilaçlarından sonra kan ürünlerinin de elimizden gitmesi gündemde. Hatta bu işin ucu raporlu ilaçlara kadar uzanabileceği düşünülüyor. Zor günler bizi bekliyor” dedi. “BİZ ECZACILAR İÇİN İŞİN SAĞLIK BOYUTU TİCARİ BOYUTUNDAN ÖNCELİKLİDİR” İlaç firmalarının kendi ticari kaygılarını, karlılıklarını daha önemsemelerinin doğal karşılanabileceğini vurgulayan Pelenkoğlu, kendilerinin içinse işin sağlık boyutunun önemli olduğunu kaydetti. Pelekoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “1 yıl önce de devlet ve ilaç firmaları anlaşmıştı. Eczaneye verilen mal fazlaları ve iskontalar kesilecek ve buna uymayan ilaç firmaları da ciddi anlamda maddi olarak cezalandırılacaktı. Bizlerin tepkisi ile bu süreç durdurulmuştu. Fakat seçimlerden sonra tekrar gündeme geleceği konuşuluyor. 2009 yılından bu yana ilaca erişim arttı ama ilaç fiyatları sürekli baskılandı. Bildiğiniz gibi bu fiyat baskılanması da piyasada aynı zamanda ilaç yokluğuna sebep oldu. Özellikle hayati öneme sahip ilaçlarda çok zor durumda kaldık ve hastaların çaresizliğini birlikte yaşadık. Tabi bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi 1.95’e sabitlenen Euro kuruydu. 2009 yılında sabitlenen Euro kuru yıllar içerisinde yükseltilmeyince birçok ilaç firmalar tarafından üretilmemeye veya ithal edilmemeye başlanmıştır. Özellikle yabancı sermayeli büyük firmalar yeni ilaçlarını Türkiye pazarına sürmemeye başladılar. Bizler kamu kurum iskontosu uygulanmadan eczanemize gelen ilaçları zarar ederek hastalarımıza vermiyor muyuz? Veriyoruz. Son gelen zamlarda en az 600 kalem ilacın kamu kurum iskontası arttığı için aldığımız fiyatın altına zarar ederek veriyor muyuz? Veriyoruz. Biz bu kadar verici davranırken devletin de bizleri koruması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle düşük cirolu eczaneler için ilaç fiyatlarından bağımsız olarak bir sabit gelir mutlaka elde edilmelidir. Aslında tüm eczacılık camiası için bu gereklidir. Bizlerin kurtuluş yolu meslek hakkından geçmektedir. Ama global bütçedeki yerimiz arttırılmadığı için yakın zamanda bu da çok mümkün görünmüyor. Tabi ki bunun mücadelesini vermek zorundayız.” “SOSYAL DEVLET ANLAYIŞINDA SAĞLIK VE EĞİTİM ÜCRETSİZ OLMALIDIR!” Kendilerine verilen bütçe baskılanırken özel hastanelere ayrılan bütçenin yıllar içinde yükselmesini de manidar bulana Pelenkoğlu; “Zaten yüksek orandaki muayene ücretleri ve kutu başı bedellerle sağlığın büyük kısmını hastaların üzerine yüklenmiş durumdalar. TÜİK’in yayınladığı son 10 yıl içindeki verilere baktığımda sağlık ve eğitim üzerine olan veriler dikkatimi çekti bu verilere göre halkın yurt içi tüketim harcamaları yüzde 2,9 artmış. Son 10 yıl için bu artış çok yüksek bir artış değil. Ama sağlık ve eğitimdeki artış bu oranın çok üzerinde. Son 10 yılda vatandaşın sağlık harcamaları ortalama yüzde 6,8 eğitim harcamaları ise yüzde 6.2 artmış. Eğitim ve sağlıktaki özelleşme bu sonucu getirmede en büyük etkendir. Oysaki sosyal devlet anlayışında sağlık ve eğitim parasız olmalıdır. Türk Eczacılar Birliği’nin üzerinde çalıştığı emeklilik fonu bizim için gerçekten çok önemli, başarılabilmesini umut ediyorum” dedi. “GEREKİRSE MEYDANLARA İNERİZ!” Sosyal Güvenlik Protokolü imzalanmazsa meydanların inebileceklerini ifade eden Pelenkoğlu sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Daha önce 32 bin kişi ile nasıl meydanlara indiğimizi ve e-reçeteyi, e-sözleşmeyi karşımıza sunduklarında nasıl karşı durduğumuzu lütfen hatırlayalım. Bizim bu ruhu hiçbir zaman kaybetmemiz gerekir. Lütfen silkinelim ve gerekirse 31 Aralık’ta sürece dahil olabileceğimizi mücadele için tek vücut olabileceğimizi gösterelim, mesleğimizin geleceği için bu çok ama çok önemli.” Pelenkoğlu’nun konuşmasının ardından Eczacı Kemal Himmetoğlu başkanlığındaki denetim kurulu tarafından, yönetim kurulu çalışma raporu, yönetim kurulu mali raporu, denetleme kurulu raporu okundu ve raporlar görüşüldü. Yönetim ve denetleme kurulu raporları ayrı ayrı ibra edildi. 2016 yılı tahmini bütçe sunuldu ve onaylandı. Yönetim ve Denetleme Onur Kurulu Üyeliği Ve Türk Eczacılar Birliği Büyük Kongre Delegeliği için asil ve yedek üye adayları belirlendi.