• Haberler
  • Genel
  • 'Batının şımartılan çocuğu Türk'ten dersini almıştır'

'Batının şımartılan çocuğu Türk'ten dersini almıştır'

MUHARİP GAZİLER DERNEĞİ ŞUBE BAŞKANI CESUROĞLU Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanı Emekli Hakim Albay Ali Cesuroğlu, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 45'inci yıldönümüne değinerek açıklamalarda bulundu. Kıbrıs'ın önemine değinerek sözlerine başlayan Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanı Emekli Hakim Albay Ali Cesuroğlu 'Akdeniz'imizin ortasında stratejik ve ekonomik öneme sahip Kıbrıs Adası, Akdeniz'imizin üçüncü büyük adasıdır. Kıbrıs dünyada bakır...

MUHARİP GAZİLER DERNEĞİ ŞUBE BAŞKANI CESUROĞLU;

Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanı Emekli Hakim Albay Ali Cesuroğlu, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 45’inci yıldönümüne değinerek açıklamalarda bulundu.

Kıbrıs’ın önemine değinerek sözlerine başlayan Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanı Emekli Hakim Albay Ali Cesuroğlu; “Akdeniz’imizin ortasında stratejik ve ekonomik öneme sahip Kıbrıs Adası, Akdeniz’imizin üçüncü büyük adasıdır. Kıbrıs dünyada bakır madeninin ilk işlendiği yerdir. Kıbrıs ismini bu madenden alır. Kıbrıs Adası Akdeniz’de önemli bir konumda bulunmaktadır. Son yıllarda savaşın eşiğine bile devletleri getirebilmektedir. Çevresindeki deniz altındaki servetleri ateşli mücadelelere sebep olmaktadır. Türkiye’ye jeopolitik yakınlıkta oluşu İsrail ve Suriye limanlarının ve sahillerinin, Süveyş Kanalının ve boğazlarımızın güvenliği, deniz altındaki zenginlikleri Kıbrıs Adası’nın önemini arttırmaktadır. Aynı zamanda Anadolu’yu güneyden ele geçirmek için atlama taşıdır. Kısacası Türkiye’nin güvenliği için çok kıymetlidir. Kıbrıs’ın önemini daha önce gören büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk; ‘Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece, bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz, bu ada bizim için mühimdir’ diyerek Kıbrıs’ın Türkiye için ne kadar stratejik önem taşıdığını belirtmiştir. Kıbrıs’ı Lala Mustafa Paşa komutasındaki bir ordu 7 Ağustos 1571’de Venediklilerden almıştır. 1878’e kadar Osmanlı idaresinde kalmıştır. O zaman adanın nüfusu 150 bin idi. Sefere katılan askerlerden 30 bin kişi adada kalmış ayrıca Anadolu’dan 5 bin 720 ailede adaya göç etmiştir. İngilizlere, Osmanlı Devleti geçici olarak adayı, 1878’de vermiş. Lozan Antlaşması ile 1923’de hukuken İngilizlere verilerek sömürge olmuştur” diyerek bilgi verdi.

“GAYELERİ; TÜRKLERİ YOK EDEREK ENOSİS’İ GERÇEKLEŞTİRMEKTİ”

Kıbrıs’ta yaşanan Enosis sürecinden de bahseden Cesuroğlu; “Rumlar adayı Yunanistan’a bağlamak gayesiyle Enosis teşkilatını kurmuşlar, başına da 1955’te Grivası getirmişlerdir. Gayeleri; İngilizleri adadan çıkarmak, Türkleri de yok ederek Enosis’i gerçekleştirmekti. Bu Grivas denen adam Yunanların Anadolu savaşında teğmen olarak görev yapmış, katliamlarla tanınan azılı bir Türk düşmanıydı. Enosis’e karşı da 1957 yılında Rauf Denktaş ve arkadaşlarınca Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurdular. 1958’de Albay Rıza Vuruşkan adaya gelip başa geçerek, karşı mücadeleye başladı. Zürih ve Londra Antlaşması ile bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Buna göre cumhurbaşkanı Rum, yardımcısı Türk olmuştur. Markavios ve Fazıl Küçük göreve getirildi. Bundan sonra istenilen olmamış, Türklerin haklarını ellerinden almak istemişlerdi. 1963-1974 döneminde Rumlar saldırılar başlatmışlar, evvela Lefkoşa’da 92 Türk öldürülmüş, 146 kişi yaralanmıştır. 103 Türk köyü katliamdan kurtulmak için daha büyük Türk köylerine göç etmek mecburiyetinde kalmıştır. Markarios 5 bin kişilik bir ordu kurmuştur. Birleşmiş Milletler adaya 1964’te Barış Gücü göndermişler. Rumların saldırıları devam ettiği için Türkiye Haziran 1964’te müdahale etmek istemişse de Amerikan Başkanı Jhonson’ın mektubu üzerine geciktirilmiştir. Rumların Erenköy’e taarruz etmeleri üzerine Türk Hava Kuvvetlerinin müdahalesi üzerine ateşkes antlaşması yapıldı. 9 Ağustos 1964’te Pilot Yüzbaşı Cengiz Topeli’nin uçağı düştü, ona işkence ederek öldürdüler. Türkleri silahla yok edemeyeceğini anlayan Makarios; 1967-1974 yılları arasında Türklere ekonomik ve sosyal baskı uygulayarak adadan göç etmeye zorlama ve bu yolla asimile etme politikasını uygulamaya başlamıştır. 15 Temmuz 1974’te Yunanistan’ın desteği ile gerçekleştirilen darbe ile Kıbrıs’ta idareye el konuldu. Makarios kaçarak canını kurtardı. Bu darbeye göre Kıbrıs Yunanistan’a bağlanıyordu. Bu Kıbrıs Türklerinin yok edilmesine yol açacaktır. İşte bu darbe Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etme hakkını doğurmuştur” dedi.

KIBRIS BARIŞ HAREKATI’NIN BAŞLAMASI

Kıbrıs Barış Harekatı’na ve öncesi hakkında da bilgi veren Cesuroğlu; “Tam bu anda Kıbrıs’taki Türk ve Rum tarafının kuvvet durumu acaba ne durumdaydı? Bundan sonraki olayların seyrine bakmadan önce bu durumu açıklığa kavuşturalım.  Yunan alayı bin 93 kişiydi. Görevi Türk alayını yok etmek, Kıbrıs’a çıkacak birliklere taarruz etmekti. Rum milli muhafız ordusu toplam 25 bin kişiydi. Kıbrıslı Türkleri toptan yok etmeyi planlıyorlardı. Kıbrıs’taki Türk alayından başka kuvvetimiz olarak Türk mukavemet teşkilatı 6 bin kişiydi, seferde 13 bin 500 kişiye çıkarılacaktı. Genelkurmay başkanlığı Kıbrıs’a müdahale etmeye karar vererek hükümetin isteği doğrultusunda hareket ederek 5 adet plan geliştirilmiştir. Bu planlar, (yıldız atma) adı altında numaralandırılmıştır. Kıbrıs Barış Harekatı öncesi yani 16 Temmuz ile 19 Temmuz 1974 arasında hazırlıklar yapılmış ve intikaller başlamıştır. Şöyle ki harekatı yapacak olan Ankara’daki 28’inci Tümen ile İskenderun’daki 39’uncu Tümen ve diğer katılacaklara 16 Temmuz’da Mersin’e intikalleri emredildi. 18 Temmuz’da Adana’da 6’ncı kolordu çıkarma yerinin; Girne’nin batısında bulunan Platini Plajı (Yavuz Çıkarma Plajı) olarak kararlaştırıldı. 20 Temmuz 1974 günü sabahı tan vakti Girne yakınındaki Platini (Yavuz) plajına 2 jandarma botu yanaştı ve botlarda bulunan Deniz Binbaşı Komutasında Astsubaylardan müteşekkil 30 SAT ve SAS komandosunu getirdi. Görevleri çıkarma yapılacak plajı temizlemekti. Askerlerin karaya çıkmasına hazırlamaktı. Sabah saat 6.00’da SAT komandoları 25 metre aralıklarla suya bırakıldıklarında gizlice araştırma yaparken Rumlar makineli tüfeklerle ateş açtılar. Komandolar da buna karşılık verdiler. İşte düşmana karşı atılan ilk mermi bu idi. Karşılıklı ateş sonucunda görev yapılmış hepsi sağ olarak bota bindirilmişti. Bundan sonra uçaklarımız Beşparmak Dağlarındaki hedefleri bombalamaya, donanma topçuları da denizden ateş etmeye birlikler karaya çıkmaya başlamıştı. Aynı gün hava indirme tugayında havadan indirmesini başarıyla yapmıştı. Düşmanla kıran kırana zorlu bir savaş yapılmış. Kıbrıs’taki Türk kuvvetleri alayı ve Kıbrıslı Türklerin bulunduğu Türk mukavemet teşkilatı savaşa katılarak birçok yer alınmıştır. Harekatın ilk günü çıkarma ile 3 bin, havadan indirme ile yaklaşık 5 bin Türk askeri Kıbrıs toprağına ayak basmıştı. Harekatın ikinci günü yani 21 Temmuz 1974 günü yapılan savaşlarda karşılıklı taarruzlar yapılmıştır. Saat 21.45’te 50’nci piyade alayının karargah yeri olarak kullandığı binaya roket atar mermisi isabet etmesi sonunda Alay Komutanı Albay İbrahim Karaoğlanoğlu ve Hv. Pilot Binbaşı Fehmi Ercan şehit oldular. Bütün gece savaş devam etti. Deniz ve hava kuvvetleri arasında düşmanı elektronik harple aldatıldıkları için irtibat kurulamaması sonucu Kocatepe Gemisi bombalanarak batmasıyla 54 denizcimiz şehit olmuştur. Aynı gece Rumlarda; kendilerine yardıma gelen 3 Yunan uçağını Türk uçağı sanılarak uçaksavar atışı ile düşürerek 100 kadar yunan komandosunu öldürmüşlerdir. İkinci günde 39’uncu Tümen adaya çıkmış havadan inenlerle denizden çıkanlar birleşmiş hava indirme tugayı, komando tugayı, Kıbrıs Türk kuvvetleri alayı, Kıbrıs Mukavemet Teşkilatı ve diğer birlikler savaşarak birçok yeri almışlardır. Yoğun siyasi baskılardan ve Güvenlik Konseyi’nin ateşkes çağrısına uyarak 22 Temmuz saat 17.00’dan itibaren ateşkes ilan edilmiştir. 23 Temmuz’da harekat kısmen devam etmiş, Küçük Kaymaklı alınmış, pusu kurulan bir Rum topçu taburu konvoyu tamamen imha edilmiştir. Dikoma, Kaynak Köyve, Taşkent ele geçirilmiş, Ayermola, Siskilip savaşılarak alındı. Lapta - Karava ele geçirildi” dedi.

“DENİZ KUVVETLERİMİZ BİRÇOK BAŞARILAR SAĞLAMIŞTIR”

Kıbrıs’ta geçirdiği günlerden bahseden Cesuroğlu; “8 Ağustos günü Kırnı’dan Beşparmak dağları eteğini takip ederek Lapta’ya gidiyordum. Yol kavşağında bir jandarma komando yüzbaşı bindiğim Jeep aracını durdurup kavşaktan sağa giden yoldan gitmemizi, soldan gidersek biraz ileride düşman pususuna düşebileceğimiz ikazını yaptı. Ben bu uyarıya uyarak dağ yolunu takip ettim ve sağ salim gideceğim yere ulaştım. Benden dört saat sonra aynı yere gitmek için yola çıkan mensup olduğumuz 28’inci Tümen Sıhhiye Tabur Komutanı Yüzbaşı Bünyamin Kasap ile çok sevdiğimiz arkadaşımız Tabip Üsteğmen Halil Akçiçek bahsettiğimiz kavşaktan sağa giden dağ yoluna sapmadıkları için kavşaktan az ileride aracın mayına basması sonucu şehit oldular. Birinci harekat sırasında Deniz Kuvvetlerimiz birçok başarılar sağlamıştır. Bunların burada sayılması çok yer tutar. Anmaya değer bulduğum için bir tanesini söylemek istiyorum. Anfibi aldatma birliği adı altında bir teşkilat vardı. Görevi düşmanı yanıltmaktı. Buna bağlı gemiler, sefer nedeniyle el konulan askeri olmayanlarda çıkarma yeri hakkında düşmanı yanıltmak gayesiyle Truva, Aygaz, Mondrogon ve Milas adlı gemilerden oluşan sahte konvoy Magosa’ya sevk edilerek, düşmanın dikkatini tamamen Magosa kıyılarına çekmiş ve Rumlar çıkarma hedefinin Magosa olduğuna inanmış, kuvvetlerini ona göre yerleştirmişlerdi. Bu aldatma planı çok başarılı olmuş, Rumlar ihtiyatlarını asil çıkarma bölgesi olan Girne’ye zamanında sevk edememişlerdi. Birinci Kıbrıs Barış Harekatı’nda; hava harekatında ise 20 Temmuz’dan itibaren indirme harekatında Konya, İncirlik ve Antalya’da konuşlu olarak 452’si taarruz olmak üzere 733 sorti yaparak harekatın başından sonuna kadar hava hakimiyeti sağlayarak üstün eğitimli pilotları ile kara kuvvetlerini en etkili şekilde desteklemiştir. Kara kuvvetleri, harekata katılan diğer kuvvetlerin üstün başarıları övünmeye değer” diye konuştu.

“BİRÇOK KIBRIS TÜRKÜ’NÜ CANAVARCA, ACIMASIZCA ÖLDÜRMÜŞLERDİR”

14-16 Ağustos 1974 tarihinde gerçekleştirilen hareket hakkında da bilgi veren Cesuroğlu; “Lefkoşa’ya Girne’nin doğusundan 28 ve 39’uncu Tümen birlikleri taarruz etmiş, Timbu Hava Alanı ve Paşaköy gibi çok önemli yerler alınmıştır. Boğaz bölgeleri de alınan yerler arasındaydı. Magosa’yı kurtarmak için 15 Ağustos saat 10.30’da 28’inci Tümen harekatı başlattı. Aynı gün yedi buçuk saatlik çetin bir savaştan sonra, Magosa’ya girerek mücahitlerle birleşti. Magosa’nın direnişi nedeniyle şehre ‘Gazi’ unvanı verilmiştir. Bu tümen birlikleri birçok yer almışlardır. Türk askerinin karşısında dayanamayıp çareyi kaçmakta bulan Rum askeri yenilginin acısını savunmasız Türk köylerindeki çoluk çocuk kadın ve ihtiyarlarımızı canavarca öldürüp cesetlerini yakarak buldozerlerle açtıkları çukurlara gömmek suretiyle çıkardılar. Atlılarında 37, Muratağa ve Sandallar’da 89, Taşkent’te 82 Kıbrıs Türkü’nü canavarca, acımasızca öldürmüşlerdir. Bolu Komando Tugayı da Omorfe-Lefkoşa bölgelerini ve daha bir çok yeri aldılar. Yunan alayının imhasını kolordu komutanın emretmesi sonucu üzerine 16 Ağustos günü taarruz başlamış bu savaş sırasında Yunan alayından 158 Yunanlı asker öldürülmüştür. Alaydan çekilemeyen tüm personeli tamamen imha edilmiştir. Ateşkesten bir gün sonra Yunanlılar; Türk askerinin gözetiminde 10 araçlık bir konvoyla ölülerini almış götürmüşlerdir. Yunan alay komutanı sancağını bile alamadan alayını terk etmiş, ele geçirilen Yunan Alay Sancağı Ankara’ya Genelkurmay Bakanlığına gönderilmiştir.  İkinci harekat sırasında Kıbrıs’taki Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), deniz ve hava kuvvetlerimiz başarılı savaşlar ve hava akınlarıyla düşmana büyük zayiat vermişlerdir. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyinin 360 sayılı kanununa uyarak ateşkesi kabul etmesiyle İkinci Kıbrıs Barış Harekatı da sonuçlanmış oldu. Bu konuda başından beri yazdıklarım Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanımız Sayın E. Albay M. Şükrü Tandoğan’ın uzun emek ve feragatli çalışmaları sonucu hazırladığı en güvenilir kaynak olarak kabul ettiğimiz ‘Kıbrıs Barış ve Birlikler Harekatı’ adlı kıymetli eserinden istifade edilerek hazırlanmıştır” dedi.

“BATININ ŞIMARTILAN ÇOCUĞU TÜRK’TEN DERSİNİ ALMIŞTIR”

Kıbrıs Barış Harekatı’nın sonuçlarına da değinen Cesuroğlu; “Harekat başarı ile sonuçlandırılarak Kıbrıs Türkleri özgürlüklerine kavuşturmuş ve bugün Akdeniz’de ve çevremizde olan hayati önemi haiz durumlarda Türkiye’ye önemli avantajlar sağlamıştır. Milli Savunma Bakanlığı’mızın kayıtlarına göre; Kıbrıs Barış Harekatı’na toplam 37 bin 479 personel iştirak etmiştir. Bu savaşta 411 kişi kara, 69 deniz,5 hava, 13 jandarma olmak üzere 498 Türk askeri şehit olmuş, bin 200’de yaralanmıştır. 70 Kıbrıs mücahit ve 270 Kıbrıslı Türk şehit olmuştur. Bin Kıbrıslı Türk’te yaralanmıştır. Rum ve Yunanlıların zayiatı 4 bin ölü ve 12 bin yaralıdır. Türk ordusunun Kıbrıs’ta olması sayesinde adada yaşayan 150 bin Türk insanca bir yaşama kavuşmuştur. Batının şımartılan çocuğu Türk’ün sillesini yiyince elinde kalabilen son toprağın üzerine oturmuş böylece bir kere daha Türk’ten dersini almıştır. Yunanistan’da ise Sampson’un başında bulunduğu cunta yönetimi de son bulmuştur. Bugünde gerek askeri gerekse çevredeki zenginlikler nedeniyle bahis konusudur. Birçok ülkenin ilgisini çekmiş ve yeni bir mücadele başlamıştır. Şunu belirtmek isterim ki 15 Temmuz 2016 tarihinde yapılan hain darbe girişimindeki Fetöcü hainler, devletine sadık kahraman vatansever silahlı kuvvetleri, emniyet mensupları ve milletimizin vatansever evlatlarının cesareti, başımızdaki Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hezimete uğratılmışlardır. Devletin aktif davranışları, Türk milletinin asil direnişi ve etkin mücadelesi vatandaşların milli birlik ve beraberlik duygularının, asil davranışlarının sonunda demokrasimiz örnek bir zafer kazanmıştır. Milli birlik ve demokrasimiz bundan sonra da daha güçlenerek yoluna devam edecektir. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü uğruna seve seve canını veren aziz şehitlerimize ve aramızdan ayrılan gazilerimize Allah’tan rahmet, geride kalan yakınlarına ve gazilerimize sağlıklı ömürler dileriz” dedi.

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 45’inci yıldönümü münasebetiyle yarın Şeyh Şaban-ı Veli Camii’nde savaşa katılan tüm gaziler birlikte sabah namazından buluşup, dua edecekler. Ayrıca aynı gün ikindi namazına müteakip Nasrullah Camii’nde Kıbrıs Barış Harekatı’nda şehit düşen 8 Kastamonulu şehit için ve Hakk’ın rahmetine kavuşan Kıbrıs Gazileri için mevlit okutulacak.

Bakmadan Geçme