Bakan Özhaseki: 'Fay Kırıklarının Üzerinde Yapılaşma Olmayacak'
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda görüşüldü.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki konuşmasında, afetlere karşı dirençli, yatay mimariye sahip, mahalle kültürünü yaşatan, sıfır atık uyumlu ve yeşil varlığı artırılmış ‘akıllı şehirler’ inşa etmeyi hedeflediklerini belirtti. Teknolojik ve bilimsel gelişmelerle birlikte şehirlerin ‘akıllı şehir’ konseptine doğru büyük ve hızlı dönüşüm yaşandığını ifade eden Bakan Özhaseki, “Akıllı şehirler; afetlerden iklim değişikliğine, enerji verimliliğinden ulaşıma, sağlıktan eğitime kadar pek çok alanda birçok yenilik ve kolaylıklar sunuyor. Bize düşen ise şehircilik alanındaki bu treni yakalamak hatta bu yolculuğun öncüsü ve lokomotifi olmaktır. İnşallah ‘Türkiye Yüzyılı’na yakışır, afetlere karşı güvenli, kimlikli, çevre dostu ve Sıfır Atık uyumlu şehirler inşa etmeyi kararlılıkla sürdüreceğiz” diye konuştu.
‘500 Civarında Canlı Ve Hareketli Fay Hattı Mevcut’
Türkiye’nin deprem ülkelerinden biri olduğunu vurgulayan Bakan Özhaseki, “Vatanımızın yüzde 66’sı, birinci ve ikinci derecede deprem riski altında yer alıyor. Geride bıraktığımız son bir asırda, 6 ve üzeri büyüklükte tam 231 depremle sarsıldık. Denizde yaşananları bir kenara bırakırsak bunların 60’tan fazlası topraklarımız üzerinde yaşandı. Bu depremler nedeniyle son yüzyılda toplam 130 bin canımızı yitirdik. Ülkemizi tehdit eden depremleri oluşturan üç büyük fay hattı topraklarımızın altından geçiyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı, Batı Anadolu Fay Hattı. Tarihimiz boyunca karşı karşıya kaldığımız depremler bu üç hat üzerinde meydana geldi ve şu anda yaşadığımız coğrafyada 500 civarında canlı ve hareketli fay hattı mevcut” şeklinde konuştu.
‘10 Ayda Neler Yaptık?’
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerinin ardından 680 bini konut, 170 bini iş yeri olmak üzere 850 bin bağımsız bölümün ağır hasar alarak kullanılamaz hale geldiğini tespit ettiklerini belirten Bakan Mehmet Özhaseki, 10 ayda yapılan çalışmaları; “TOKİ Başkanlığımız, Emlak Konut ve Yapı İşleri Genel Müdürlüğümüz eliyle 250 bin konutumuzun yapımına devam ediyoruz. ‘Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şuramızda’ hocalarımızın bize tavsiyesi; ‘Köy evlerini çelikten yapın; fay hattının üzerine bile denk gelse o çeliği yıkacak herhangi bir şey olmaz.’ dedikleri için o tavsiyeye uyarak şu anda 50 bin civarında köy evimizin ihalesini yapıyoruz. Her gün 100-200 civarında ihaleye çıkıyoruz, yapabilecek insanlara hangi köylerde, hangi ilçelerde bu işleri yapabileceklerse teslim ediyoruz. Şehir merkezlerini, kent meydanlarını, şehirlerin ana caddelerini de Bakanlık olarak biz yapıyoruz. Buralarda, o şehre özgü sivil mimari tasarımlarını uyguluyoruz. TOKİ ve Emlak Konut eliyle inşaatına başlanan konutları 1 yıl, çelik köy evlerini de 6-8 ayda teslim edeceğiz” şeklinde anlattı.
‘Deprem Riskini Aklımızdan Çıkarmadan Çalışacağız’
Deprem bölgesini hızla ayağa kaldırmak için hayata geçirdikleri ‘Yerinde Dönüşüm’ projesiyle de vatandaşlara kendi yerlerinde evlerini yapma imkanı sunduklarını belirten Bakan Özhaseki, “Yerinde Dönüşüm projesine 250 bin 500 civarında bir müracaat var. Yerinde Dönüşümü yürütürken, topraklarımızın barındırdığı deprem riskini asla aklımızdan çıkarmadan çalışacağız. Bakanlık olarak belirlediğimiz şu 4 kırmızı çizgiden asla taviz vermeden hareket edeceğiz: Fay kırıklarının üzerinde yapılaşma olmayacak. Zemin sıvılaşması olan noktalarda yapılaşmaya izin verilmeyecek. Dere yatakları asla imara açılmayacak. Mimarlık-mühendislik hizmetlerinde sıfır tolerans uygulanacak” şeklinde konuştu.
‘Afetlerle Mücadelenin Önündeki Engelleri Kaldırdık’
Bakan Mehmet Özhaseki, ‘Kentsel Dönüşüm Yasası’yla birlikte kentsel dönüşümün ve afetlerle mücadelenin önündeki engelleri kaldırdıklarını söyledi. Bakan Özhaseki, “Meclisimizden geçen kanunla birlikte bundan sonra; kentsel dönüşüm kararı, yüzde 50+1 ile yani hak sahiplerinin salt çoğunluğuyla alınabilecek. Kanun kapsamındaki riskli yapıların bir an evvel tespit edilip yıktırılmasını sağlamak maksadıyla, riskli yapı tespitine ve tahliyeye ilişkin tebligatların, yapıların kapısına asılmak, maliklere e-Devlet kapısı üzerinden bildirilmek ve ilgili muhtarlıkta ilan edilmek suretiyle yapılacak. Kentsel dönüşüm sürecinde yapısı yenilenen ve ödeme imkanı bulunmayan dar gelirli vatandaşlara bu bağımsız bölümler üzerinde hak sahibine ve eşine oturma hakkı tanınacak. Hak sahiplerine yapım için nakdi yardım yapılabilecek. Kanun kapsamında onaylanacak imar ve parselasyon planlarının ilan, askı ve itiraz sürelerinin kısaltılması yönünde düzenlemeler yapıldı” diye konuştu.
‘Yeni Yerleşim Alanı Yerine ‘Rezerv Alan’ Tabiri Geldi’
2012 yılında çıkarılan yasada yer alan ‘yeni yerleşim alanı’ tabirinin çıkarılarak ‘rezerv alan’ tabirinin eklendiğini belirten Bakan Özhaseki, “Bunu niye çıkardık? Mahkemeler, ‘yeni yerleşim alanı’ denince şehirlerin uzağında boş bir araziyi anladıkları için yürütmeyi durdurma ve oradaki işi tıkama yoluna gidiyorlardı. İstanbul Büyükşehir Belediyemiz ‘rezerv alan’ diyor, ilan ediyor; bakın, tamamının içi dolu. Biz de ‘Haklısın’ dedik, verdik; kötü bir şey değil ki, vatandaşın evini yıkmak için istemiyor ki, tapularını alıp gasp etmek için istemiyor ki, burayı dönüştürmek için istiyor. Bu tabiri koyduğumuzda her türlü yardımı alabilecek; kira yardımı da alacak, rezerv alandan da istifade edecek, taşınma yardımı da alacak ve orada işleme başlayabilecek. Yasada değişen hiçbir şey yok. Sadece, ‘yeni yerleşim alanı’ tabiri oradan çıkarılmış oldu. Onun dışında değişen bir şey yok. 11 sene içerisinde tapusu elinden alınıp da sokağa atılan bir vatandaş gördünüz mü? Kadıköy’deki evi alınıp da Sultanbeyli’den ev verildiğini gördünüz mü?” şeklinde konuştu.
‘Doğayı Korumak İçin Büyük Bir Mücadele Veriyoruz’
İklim değişikliğinin en büyük sebebinin Sanayi Devrimi ile birlikte başlayan çevre kirliliği ve atmosfere salınan sera gazı emisyonları olduğunu ifade eden Bakan Mehmet Özhaseki, “Dünyayı kirleten ülkeler sınıflamasına baktığımızda Hindistan, Rusya, Çin, Amerika, Avrupa Birliği ülkeleri. Bunlar neredeyse yüzde 80’ini kirletiyorlar. Türkiye'nin kirletme oranı yüzde 1’in altında. Böyle olmasına rağmen biz gerçekten doğayı korumak, ülkemizi de bu tür tehlikelerden uzak kılabilmek adına büyük bir mücadele veriyoruz” diye konuştu.