Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen 'Tercihlerinizin Bedelini Türk Halkı'na Ödetemezsiniz'
Zafer Partisi İl Başkanlığı'nca Hanımeli Restoranında gerçekleştirilen iftar yemeğinin ardından, Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen basın açıklamasında bulundu.
Düzenlenen iftar ve basın açıklaması programına Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen, Kurucular Kurulu Üyesi Ahmet Rıfat Güzey, İl Sekreteri Celal Kafşakoğlu, Merkez İlçe Başkanı Mustafa Bostancı, Seçimden ve Güvenlikten Sorumlu Dikel Osmanoğlu, Zafer Partililer ve davetliler katıldı.
Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen; 'Zafer Partisi Karadeniz Sorumlusu Sayın İlhan Alpboğa Genel Başkanımız Sayın Profesör Dr. Ümit Özdağ'ı ziyaret etti. Genel Başkanımızın Kastamonu'da Zafer Partisi İl Başkanlığımızca düzenlediğimiz iftar programından haberi oldu. Buradaki değerli Zafer Parti ailesine selamlarını iletti. Genel Başkanımızın sizlere selamları var. Çağdaş, demokratik ve hukukun egemen olduğu ülkelerde bir benzeri olmayan bu çağrı, siyasi bir cinnet halidir. Bu çağrı ve takip eden süreçteki gelişmeler, ilk olarak 55 binden vatandaşımızın katili bir teröriste, siyasi özgürlük verilmesine yöneliktir. Bu çarpık gayret, aziz şehitlerimizin ruhunu incitmiş, kahraman gazilerimiz, şehit yakınları ve tüm milletimiz nezdinde ağır ve haksız bir saldırı olmuştur.27 Şubat'ta terör elebaşının adeta barış elçisi gibi tanıtıldığı, törenlerle mektubunun okunduğu bir döneme girdik. Bakın, daha ilk günden Suriye'de YPG elebaşı Kobani isimli terörist, yaptığı çağrıyla silah bırakmayacaklarını açıkladı. Sonra Binali Yıldırım, yeni anayasa vurgusu yaptı ve Anayasa'nın 66. maddesindeki vatandaşlık bağını değiştirmekten söz etti. Yani artık resim net, niyet belli' diye konuştu.
'Türkiye Cumhuriyeti'ni Kuran Türkiye Halkına Türk Milleti Denir'
'Büyük Atatürk Cumhuriyetimizi kurarken etnik veya mezhepsel bir bağ aramamıştır' diye konuşmasını sürdüren Başkan Özcan Büyükşen; 'İkinci açılım ile Türkiye'de ulus devletin, üniter laik devletin hedef alındığı açıkça görülüyor. Daha açık bir ifadeyle, yeni açılım ile terör örgütünün feshedilmesi konuşuluyor ama Türk-Kürt-Arap federasyonu girişimiyle Türkiye Cumhuriyeti'nin feshedilmesi tehlikesi önümüzde. Terörist elebaşına siyasi özgürlük gayesi ile başlayan bu sürece 'terörsüz Türkiye' diyerek ikinci bir kamuflaj daha oluşturulmuştur. Oysa üstteki cila ve boya düşmeye başlayınca, Kürtlere anayasal eşitlik söylemlerinin dillendirilmesiyle, aslında milli üniter devletin açıkça hedef alındığı ortaya çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir. Tanımlamasıyla oluşan bütüncül devlet yapısı, yürürlükteki Anayasamızın 66. maddesinde aynı şekilde anlam bularak Cumhuriyetimizin temel direklerinden birisini oluşturmuştur. Şimdi devletimize, sanki bir savaşa girmiş ve bu savaşı kaybetmiş gibi, ağır ateşkes koşullarının dayatıldığını izliyoruz. Bu vatan için, kanını döken, canını veren aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimizden veda alınarak, Türk milletine utanmadan teslimiyet koşulları dikte ettirilmeye çalışılıyor. Terörsüz Türkiye diyerek milli üniter laik devlet yapımız ve ulus devletimiz açıkça hedef alınıyor' ifadelerine yer verdi.
'Duruşumuz Net, Söylememiz Sert Ve Tektir'
Zafer Partisi için bu sürece karşı koymanın, Cumhuriyeti savunmak, Cumhuriyet'i kurmak kadar değerli ve öncelikli olduğunu söyleyen Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen; 'Biz bu teslimiyetçi zihniyeti en baştan gördük. Bugün hukuksuzca Silivri Cezaevi'nde tutsak edilen Genel Başkanımız Sayın Profesör Dr. Ümit Özdağ ve Zafer Partisi kadroları, ilk günden itibaren bu sürece karşı durduk. Duruşumuz net, söylememiz sert ve tektir: Süreci baltalayacağız, çünkü Zafer Partisi için bu sürece karşı koymak, Cumhuriyetimizi savunmak, Cumhuriyet'i kurmak kadar değerli ve önceliklidir. Cumhuriyeti kuran ve bize emanet eden kahramanlara karşı bunu birinci vazifemiz olarak görüyoruz. 21 Ocak 2025'te Genel Başkanımız Sayın Ümit Özdağ, hukuksuzca hapse atıldı. Bizi susturacaklarını sanmış olabilirler. Özdağ'ı, 'Alırsak gözdağı veririz ve hepsini sustururuz' diye düşünmüş olabilirler. Oysa Sayın Özdağ Silivri'de bizler dışarıda vatanın her köşesini, sokaklarını meclise ederek ve artan bir azim, inanç ve iradeyle mücadeleye devam edeceğiz' değerlendirmesinde bulundu.
'Bu Yolun Sonu Barış Ve İstikrar Değildir'
Açıklamalarına devam eden Büyükşen; 'Terörsüz Türkiye söylemiyle Öcalan'a özgürlük verip, siyasal İslamcı ve siyasal Kürtçü yeni bir devlet tasarımı ile, amaçlanan bu yapı, milli üniter devletin yıkılması anlamına gelir. Çünkü Türkiye'de etnisiteye siyasi varlık sağlanması, vatanın bazı bölümlerine siyasi mali özerklik veya federatif yetki verilmesi, Türkiye'yi Lübnan, Irak veya Yugoslavya gibi zayıf ve çekişmeli bir siyasi ortama sürükleyecektir. Bu yolun sonu barış ve istikrar değildir. Bu yolun sonu terörsüz Türkiye'de değildir. Biz Türk halkının muhalefet olma görevi verdiği Zafer Partisi mensupları olarak, halkımızı tehdit ve tehlikelere karşı uyararak, ülke ihtiyaçları ile ilgili çözüm önerilerimizi ortaya koyarak bize verilen görevi samimiyetle yerine getirme gayretiyle siyaset yapıyoruz. Ve şimdi Kastamonu'dan haykırıyoruz: gittiğiniz bu yol daha fazla terör, daha fazla çatışma ve etnik temelli iç savaşa gidiştir. 10 yıl önce denenen ilk açılım süreci rezaletini ve sonuçlarını tekrar hatırlayınız. Bugün 'Terörsüz Türkiye' sloganıyla cilalanıp hazmettirilmeye çalışılan süreç, o günlerde de 'Analar Ağlamasın' sloganıyla pazarlanıyordu ve memleketin bir bölümü adeta terör örgütüne teslim edilmişti. Terörist dağdan kente inmiş ve buraya yerleşip tahkimat yapmıştı. Jandarma ve polise de operasyon yasağı getirilmişti. Sonuçta, terör örgütünün işgal ettiği kent merkezlerini geri alabilmek için 794 vatan evladı şehit verildi. Bundan daha az şehit vererek Kıbrıs'ta devlet kurmuş bir milletiz biz' dedi.
'Bu Kez Daha Tehlikeli Ve Milletimizi Aşağılayıcı Bir Yol İzleniyor'
Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen konuşmasının devamında da; 'Şimdi ikinci açılım sürecini planlayanlar, ilkinden ders almamışçasına ilerliyorlar. Bu kez daha tehlikeli ve milletimizi aşağılayıcı bir yol izleniyor ve Öcalan katiline siyasi özgürlük ve yeni bir anayasa ile teslimiyet hedefleniyor. Buradan açılım sürecini tezghlayanlara soruyoruz: Türkiye 40 yıldır canını, kanını, parasını, zamanını, enerjisini harcayarak bu terör örgütüyle mücadele etmişken, şimdi savaş mı kaybettik de ateşkes masaları kurdunuz? Kürdistan kuruldu da biz mi duymadık? 100 yıl önce dayatılan Sevr benzeri bir oldu bitti ile devletimizi yıkıp etnik temelli bir bölünmenin taşlarının döşendiğini biz, Kastamonu'dan görüyoruz değerli arkadaşlar. Terör örgütünü büyük bölümünün, Suriye'de YPG içerisine transfer edildiğini ve burada eğitim ve donatım desteği ile takviye edildiğini, Türk kamuoyu gayet iyi bilmektedir. Bu yapının Türkiye ve bölge ülkeleri için artan bir tehdit olduğunu görmek için güvenlik uzmanı olmaya da gerek yoktur. Geçmişte PKK'nın adı bir ara KADEK oldu, sonra KongraGel oldu, daha sonra YPG ve en son SDG oldu. Emperyalist güdümündeki PKK terör örgütü, adeta bir bukalemun gibi çalışmaktadır. Güne ve koşullara göre renk, yapı ve şekil değiştirir ama Türkiye Cumhuriyeti'ne düşmanlığı ve emperyalist aparatı olduğu gerçeği hiçbir zaman değişmez' diye konuştu.
'Yaşasın Türk Milleti'nin Egemenliği'
Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen son olarak; 'Bu bakımdan, aslında Öcalan denen terörist, 'Ben PKK'yı dağıttım' diyerek PKK'yı da dağıtamaz. Zira terör örgütünün ipleri, Öcalan teröristinin elinde değildir. Bunu anlamak için ortalama zek yeterlidir. Sonuç olarak, terör örgütü eğer silah bırakacaksa, Cumhuriyet savcılarımıza teslim olurlar, suç kaydından dolayı silahları teslim alınır ve haklarında gerekli soruşturma ve kovuşturma yapılır. Türk devletinin hukuk içinde çalışma yöntemi budur. Başka türlüsü mümkün değildir. Buradan açıkça ifade ediyoruz: Milletimiz yeni bir Habur rezaleti ve utancı yaşamak istemiyor. Aynı hamleleri yapıp sürekli aynı sonuçları alıp, Türk Halkı'nın zamanını, refahını, enerjisini, mutluluğunu heba edip 'kandırıldık, biz böyle olacağını bilmiyorduk, Allah bizi affetsin' diyerek hatalarınızın ya da bilinçli tercihlerinizin bedelini Türk Halkı'na ödetemezsiniz. Genel Başkanımız Profesör Dr. Sayın Ümit Özdağ Silivri Cezaevi'nde haksız ve hukuksuz yere 54 gündür tutuluyor. Yatarı olmayan bir suç isnadı ile ve açıkça söylediği sözlerden delilleri karartabilir ya da yurtdışına kaçabilir diye sözde tedbir maksatlı tutuluyor. Bir defa şunu söyleyelim, pek çok kişi bu ülkenin aleyhine iş yapabilir, başı dara düşünce de bu ülkeden pek çok kişi kaçabilir. Bizim Genel Başkanımız Sayın Özdağ Onlara benzemez. Düşünür, söylemesi gerekeni söyler ve söylediğini yutmaz, çark etmez, söylememiş gibi yapmaz, tükürdüğünü de yalamaz. Siyaseten ya da hukuken bedeli varsa öder. Bu karakterde bir kişiyi tutuklayarak hapsedemezler. Beyni ve ruhu özgürdür Genel Başkanımın. O yüzden tutuklayarak susturamazlar. Onun fikirlerinin arkasında olan, inandığı Türkiye hayalini paylaşan, biz Zafer Partilileri de yıldıramazlar, sindiremezler, susturamazlar. Mübarek Ramazan ayını hayırlısıyla tamamladıktan sonra ilk işimiz, hem genel Başkanımıza uygulanan hukuksuz tutukluluğu, hem 22 Ekim' de ortaya atılan terörist başını tekrar sahneye çıkartarak başlatılan sürecin Türkiye'yi ilerleyen zamanda nasıl felaketlere sürükleyebileceğini kapı kapı gezerek Kastamonu Halkı'na anlatmak olacaktır. Yaşasın demokratik, laik, sosyal ve hukuka dayalı Türkiye Cumhuriyeti. Yaşasın Türk Milleti'nin Egemenliği! Ne mutlu Türk'üm Diyene!' şeklinde konuştu.