Yüksel Aydın'dan Sert Eleştiriler
Milliyetçi Hareket Partisi'nin son dönem belediye başkan adayı, geçmiş dönem Kastamonu il başkanı Yüksel Aydın, belediye yönetimine değinerek eleştirilerde bulundu.
Seçim dönemini değerlendirerek sözlerine başlayan Yüksel Aydın; “Kazasız, belasız tabiri caizse demokrasi şenliği denebilecek bir seçim yaşadık. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak milliyetçilik ve demokrasiyi ikiz kardeş olarak görüyoruz. Dolayısıyla vatandaşımızın verdiği her karar bizim başımız gözümüz üstüne o noktada hiçbir sıkıntımız yok. Niye böyle söylüyorum? Bundan 5 yıl önce 2019-31 Mart'ında Milliyetçi Hareket Partisi son 40 yıllık tarihinde alabileceği en yüksek oyu aldı Kastamonu'da. Tabiri caizse bir avuç ülküdaşımızla belediyeyi kaybetmiş bir Milliyetçi Hareket Partisi, Milletvekilliğini kaybetmiş bir Milliyetçi Hareket Partisi, dönem itibariyle her zaman olduğu gibi ablanın bugün itibariyle tarih oldu gitti, bölüp gitti, arkadaşlarımızı birçoğunu telef ettiği bir Milliyetçi Hareket Partisi ile karşı karşıya kalmıştık. O günkü dilimde ilçe başkanı, il başkanı, il başkanlığı, teşkilatları yok. Kısa süre içerisinde toparlanıp, Kastamonu'da il başkanlığı tabiri caizse, kendimizi övmek için söylemiyorum, teşkilatçılık anlamında söylüyorum. Nasıl olabileceğini ortaya koyduk, ciddi bir zafer kazandık. 7 belediye. Ve öyle belediyeler ki, Tosya'sı, Taşköprü'sü, İhsangazi'si Çatalzeytin'i merkezi ezici bir oyla kazandı. Ve süreci itibariyle tabii seçim bittikten sonra bizim görevimiz teşkilatla sınırlı kalıyor. Aday gösterdiğimiz arkadaşlara dedik ki buyurun yönetin. Kastamonu'yu yüzde 50 oyla almıştık. Geçmiş dönemin Belediye Başkanı Galip Vidinlinioğlu'nu aday ettik. Yani öyle bir süreç yakalamıştık ki, hatta hiç unutmam. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi'nin kapısından ilk defa girmişti Galip Bey. Dua etmişti, Ya Rabbi sana şükürler olsun buraya gelmekten. Öyle anlatıldığı gibi falan değildi Genel Başkanı aramış, şöyle olmuş, öyle değil. Biz yaptık. Dönem itibariyle ben de aynı zaman dilim içerisinde İl Başkanı oldum. Ve bunu şunun için söylüyorum, bu konuyu söyleyip kapatacağım. Dönem itibariyle küçümseme adına söylemiyorum. Bütün Kastamonu bunu biliyor. 10 yaşındaki çocuğa sorsanız Milliyetçi Hareket Partisi'nin belediyeyi nasıl aldığını nasıl mücadele ettiğini dava arkadaşlarıyla yani aday profillerinin katkısının ne olduğunu da hem kamuoyu biliyor hem bütün Kastamonu biliyor. Dolayısıyla şimdi bu düzeltmeyi yapabilmek için 5 sene bekledim ben. Öyle liderimiz çağırmış da gel demiş de git demiş de öyle bir şey yok yok. Öyle bir şey yok. Sonrası da bu emekleri, Milliyetçi Hareket Partisi'nin kazanımlarını bu arkadaşlarımıza teslim ettik. Dedik ki yönetin kardeşim buyurun. Ve detaylara girmeyeceğim. Biz kendi çetelelerimizi kendimiz tutuyoruz. Ve üstü kapalı bir şey söyleyeceğim. Bir hesabın görülmesinden bahseden arkadaşlarımız oldu burada, bu toplantı salonunda. Sadece bu kadarını söylüyorum. Hesaplarını da 31 Mart 2024'te gördüler, gittiler. Bunları unutmuyoruz. Bunların çetelesi tutuldu Milliyetçi Hareket Partisi'nde. Milliyetçi Hareket Partisi kendi öz eleştirini özelinde yapacak ve aldığımız 4 bin 500 oyu. Bakın 4 bin 500 oy hiç küçümsenecek bir oy değil. 5 bini 25 bin yapmak bizim işimiz. Biz mücadele adamıyız. Bizim için çok kolay. Yani bir şeye talip olma anlamında söylemiyorum. Ben Milliyetçi Hareket Partisi'nin şu an itibariyle bir üyesiyim. Ama mücadeleden asla vazgeçmeyecek, yani caddenin boş olmadığını Herkes bilecek, herkes anlayacak. Çünkü biz 35 senedir, bu siyaseti yapıyoruz. Karşılıksız yapıyoruz. Biz hiçbir makam mevki olmasa da vatandaşımıza hizmet edebilme yetilerimiz var bizim, yeteneklerimiz var. Onun için Kastamonu hiç merak etmesin. Ben son gün aday oldum. Aday adayı oldum. Diğer arkadaşlarımızda vardı. Mevcut belediye başkanı da aday adayıydı. Şimdi bugünkü yönetim ve Cumhuriyet Halk Partisi eleştirirken şuna dikkat edecek. Bu ayrımı yapmak zorunda. Kastamonu' da bunu bilmek zorunda. Bunu kırmızı çizgiyle çiziyorum. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi mevcut belediye başkanına aday yapmamıştır nokta. Düzgün bir yönetim sergileseydi, becerikli bir yönetim sergileseydi bizim ne işimiz vardı belediye başkanı adaylığında? Benim ne işim vardı? Ben bir dönemde milletvekili aday adaylığını deneyecektim. Olmuyorsa ben çok hırslı bir adam değilim” dedi.
‘2 Tane Yabancıya Kastamonu'yu Teslim Ettiler'
Belediye yönetimine seslenen Aydın; “Yetki elinizde, bilgi, bölge, doküman ne varsa elinizde ne varsa çıkarın ortaya. Tamam mı? Milliyetçi Hareket Partisi de onlar için gereğini yapar ve yapacaktır zaten. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi'nin ağzınızı alırken Cumhuriyet Halk Partisi yetkilileri alayına birden söylüyorum, dikkat edin. Yöneten orada ve Milliyetçi Hareket Partisi bir şeyleri görmüş ki aday etmemiş. Bitti nokta. Beceriksizliğini görmüş. Aday etmemiş. Aday olduk. 89 gün gece gündüz dava arkadaşlarımızla, il başkanımız, merkez ilçe başkanımız, meclis üyelerimiz, ülküdaşlarımızla beraber gece gündüz mücadele ettik. Tabii her yerde bir tamponla karşı karşıya kaldık. Bunu o zaman paylaşma imkânımız yoktu. Aşmaya çalıştık ama olmadı. Milletin takdiri yüzde 50 gibi bir oyla Cumhuriyet Halk Partisi'nin tarihinde böyle bir oy yok. 2 tane yabancıya Kastamonu'yu teslim ettiler. Vatandaşımızın takdiri buna söyleyecek çok fazla bir şeyimiz yok. Oyu veren vatandaşımız. Bize de dedi ki ‘Siz 5 yıl verdik size yüzde 50 ile beceriksizsiniz, beceremediniz. Sizi alaşağı ettik, Cumhuriyet Halk Partisi'ne teslim ettik.' Şimdi bir talihsizliğimiz de şuydu. Tabii bir partinin içişleri bizi çok ilgilendirmiyor ama ittifak ortağımız olduğu için, geçen dönemin de adayı olduğu için. Geçen dönemin adayını getirdiler karşımıza koydular. Bir sürü aday adayları vardı. Diğerlerinden bir tanesi olsaydı bugün o koltukta Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanı oturmuyor olabilirdi. Bu benim kişisel 35 yıllık siyasi tecrübenin bana kurdurduğu bir cümle. Bunu böyle anlayın. Öyle olurdu diye düşünüyorum. Çünkü adamların ekmeğini öyle bir yağ sürdük ki bizim 5 yıllık beceriksizliğimiz. AK Partimizin bana göre yanlış tercihi adayı geldiğimiz nokta bu oldu. Şimdi bu konu çok su götürür bir konu.. Ben ilk defa aday oldum, 35 yıl siyasi hayatımda. Milletvekili aday adaylığına müracaat ettim. Emin Çınar oldu. Diğer 2 arkadaşımız oldu. İlk defa bir yere aday olmuş oldum. Hakikaten, tabiri caizse Kastamonu'n altını üstüne getirdik. Fakat her gece eve geldiğimde şöyle düşünün, sırtımdan 100 tane ok çıkardım. Ertesi gün gittim, gene saatlerce çalıştım geldim, gene sırtımda yani ok değmedik yeri yok. Yani 89 günü böyle geçirdim. Çünkü işte Cumhuriyet Halk Partisi MHP'ye abanıyor. AK Parti'nin adayı MHP'ye abanıyor. Yani Yüksel Aydın, varsa yoksa Yüksel Aydın. Yaşananları, isimleri biliyorsunuz. Kimlerin ne dümen çevirdiğini biliyorsunuz. Kimin kiminle iş tuttuğunu biliyorsunuz. Seçim kampanyası yaptım ben. Şimdi konuşuyor arkadaşlar. Eski belediye başkanı da orada, başkan yardımcıları da orada. Bir tanesi gelsin söylesin. Yüksel Aydın'ın Milletçi Hareket Partisi'nin seçim kampanyasında şöyle bir katkımız oldu. Billboardlar var ya belediyenin yüzde 25 hakkı çok açıkta söylüyorum bakın bunları. Şimdi billboardlar dedim yani kullanabilir miyiz? Yok onu da onu da kendi paramızla finans ettik öyle kullanabiliriz. Öyle konuşurken Cumhuriyet Halk Partili yetkililer dikkat edecek. Her şey ellerinde. Buyursunlar açıklasınlar. Tabii çoğunluğu da yakaladılar yüzde 50 oy aldılar. Dolayısıyla o yönüyle sözlerine, söylemlerine dikkat edecek arkadaşlar. Şimdi ben konuşunca onlar diyor ki tehdit mehdit değil. Benim konuşma üslubum bu kardeşim. Ben tekrar o şeye de, il başkanına da, parti meclis üyesine de, belediye başkanına da şunu söylüyorum. Bakın siyasi terminolojide duymayacağınız cümleleri kurarım size. Konuşurken dikkatli olun. Yani bilgisi belgesi olmayan. Yani bilgi belge olacak bir şey de yok. Gerçi benimle ilgili çok bir şey söylemediler bugüne kadar. Ama Milliyetçi Hareket Partisi'ne söyledikleri her şeyi üzerime alırım. Bunu herkes böyle bilsin” şeklinde konuştu.
‘Türk Devleti'yle Sorunları Var Bu Adamın'
Seçim sonrasına değinen Aydın; “Yüzde 50 gibi bir oyla geldi arkadaşlar. İnanılır gibi değil. Ama geldi. Yapacak bir şey yok. Şimdi ne yapar insan? Tarihinde ilk defa da böyle bir şey yapmışız. Yuvamız Kastamonu, yuvamız Kastamonu. Şimdi söyleyeceğim nasıl yuvaymış o Kastamonu. Buyurun yönetin. Yetki sizde, meclis sayınız yetiyor, hiç desteğe ihtiyacınız yok. Türkiye genelinde bir de şunun da etkisi oldu. Emeklilerimizi bahane ettiler. Ki bahane derken yanlış anlaşılmasın. Hakikaten zordu durumları. Türkiye'de 3'üncüyüz yaşlılık noktasında. Dolayısıyla onun da büyük etkisi oldu. Oturdular koltuğa buyurun, her şey elinde. İlk icraatları sayın Cumhurbaşkanı'nın fotoğrafını indirmek. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Türk Devleti'yle sorunları var bu adamın. Bu Hikmet Bey'le Hasan Bey'in çünkü öyle bir gelenekten geliyorlar ki, EMEP'i söyledim, TİKKO'yu söyledim, DHKPC'yi söyledim, gelenekleri bu. Bu adamların kronolojisini verdim. Ben aday olmadan basın toplantıları düzenledim. Basındaki arkadaşlarımıza büyük büyük levhalar yaptırdım. Bunların tweetlerini gösterdim, geçmişlerini gösterdim. Yapmayın dedim. Bunlar bak çok tehlikeli. En tehlikelisi de Hikmet Erbilgin. Hatta bir video akşam gördüm. Öyle bir taradım. Demişim ki ya bakın bu Hikmet Erbilgin çok zeki bir adam. Bütün sürecin tek hakimi bu olacak. Yani o İlke imiş, Baltacı'ymış. Bunlar işin hikaye tarafında. Hatta demişim ki bir hafta çıkmayın evden dese Hikmet Erbilgin, ikisi de çıkamaz demişim. Sayın Baltacı'nın fezlekesi var. Şimdi mahkemesi devam edecektir artık. Dokunulmazlığı bitti. Neden biliyor musunuz fezlekesi? Cumhurbaşkanı'na hakaretten. Milletvekili görevinde. Cumhurbaşkanı'na hakaretten fezlekesi var. Ben bunu seçim süresince açıklamadım. Ama şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'nın fotoğrafını indirmekle başladı bu arkadaşlar. Bak ilk icraatları. Ne var bunda? Sayın Cumhurbaşkanı'nın fotoğrafından niye rahatsız oluyorsunuz siz? Yani size bu millet 5 yıl bu yetkiyi verdi, tamam. 5 yıl kral sizsiniz, tamam. Peki bu 5 yıl çabuk geçiyor. Bak 5 yıl önce de bizdik. Çabucak gelip geçiveriyor. Buraya bir teessüfümü de bildirmek istiyorum. AK Partili bir meclis üyesi itiraz ediyor. Diyor ki ‘kararınıza saygı duyuyorum ama' neyin kararına saygı duyuyorsun? Cumhurbaşkanının fotoğrafının indirilmesine neyin saygısını duyuyorsun sen? Yani bu bizim için acı verici. Niye acı verici? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin cumhurbaşkanının fotoğrafını indiriyorsun. Kıyamet kopması lazım aslında. Şimdi yine videolar var. Yaptığımız konuşmalar var. Şehit cenazesi omzuma yük diyen bir adam var dedim ey Kastamonu. Sen şimdi 2 dönem HDP'den aday olmuş bir adamı Kastamonu'ya niye getirdiniz? Kastamonu da ne yapmak istiyorsun? Neyin hesabını görmek istiyorsun? Şimdi, o günkü şartlarda işte karşılıklı konuştuk” dedi.
‘Buna Feryat Etmeyelim Mi?'
18 Mart'ta Şehitlik Anıtı'nda yaşananlara değinen Aydın, “O zamana kadar gerildi hadise. Bu mevcut il başkanıyla gelmiş oraya. Şimdi milletvekili geliyor. Sıradan gidiyoruz. Önde AK Partili milletvekili arkadaşlar var. Arkadan biz, bu atladı öne. Hiç şehitliği o güne kadar da uğramış adamlar değil. En son işte protokol şeyine kadar yine bu durmuyor. Ona ‘Ben bastı bacak Hasan' dedim, yani bastı bacak kötü bir kelime değil. Yani yerinde duramayan hareketli tip demek. Boyu da ona müsait. Şimdi yine ‘Çekil şuradan, senin ne işin var burada? Şehide saygısı olmayan, şehit cenazesi omzuma yük diyen adamın şehitlikte ne işin var?' dedim. Burada vali bey girdi araya. Adam 3 gün sonra ne yaptı biliyor musun? Şehit ve Gaziler derneğine gitti oradan. Oradan fotoğraf verdi. Peki, 2'nci icraatları ne oldu? Gazi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına, senin adına, benim adıma, bu milletin evlatları adına, bu milletin evlatları adına, evdeki çoluğunuz çocuğunuz adına, kurşun yemiş bir gazimizi onu rencide etmek, onu aşağılamak, o gün söylediklerimle örtüştüğü için söylüyorum, temizlik hizmetlerine verdi. Nasıl bir adamla Kastamonu'nun yönetildiğinin görülmesi adına bunu söylüyorum. Şehidin bir damla karnına, şehit anasının bir damla gözyaşına bin tane belediye başkanlığını değişmem diye söylemişim Kastamonu'da. Tamam mı? Şimdi göz göre göre Kastamonu insanının o manevi değerlerine, milli değerlerine bağlı Kastamonu insanının gözlerinin içine baka baka baka Gazi'yi temizlik hizmetlerine veriyor. 2 türlü hakaret. Bir kere temizlik hizmetlerinde çalışanlara hakaret ediyorsun. Orada olmak sanki kötü bir şeymiş. Ekmeğini çıkarmak kötü bir şeymiş. Şimdi bütün mekanizmayı ona göre kurmuşlar. Yani temizlik, park bahçeler, cezalandırma alanı. Anlatabildim mi ne demek istediğimi? Şimdi kimden ne gibi bir tepki geldi Kastamonu'da. Bekledim hep ya. Bir iki gazeteci arkadaşımız, İzzet Bey yazdı. Gazinin gözü yok. Dalağı yok. Pankreasın yarısı yok. Adam cilt kanseri olmuş. Sen bu adamı hangi sahiplenme hangi beyin yapısıyla, hangi kirli zihniyetinle getirip temizlik hizmetlerine koyuyorsun? Yani buna feryat etmeyelim mi? Buna Kastamonu'nun ayağa kalkması lazım. Ondan sonra Yüksel Aydın bağırıyor çok. Ya bağırmıyorum. Bak 4 aydır sessizim, takip ediyorum. Hiçbir, siyasetten hiçbir beklentim de yok. Biz ne verirlerse yaptık bugüne kadar. Bugünden sonra da öyle olacak. Ben Milliyetçi Hareket Partisi'nin Allah sağlık verdiği sürece hizmetkarıyım. Bana ne verirlerse yaparım. Vermediği sürelerde bulunduğum alanda elimden geldiğini yapmak için gayret gösteririm. Kastamonu gibi bir memlekette siyasetçilere de sesleniyorum. Bu kadar cılız olmaya gerek yok ki. Konu hassas bir konu. Adamların genlerinde var dedim. Bu adamlar bunu yapacak Kastamonu'ya. Kastamonu hassas koca kocaman sivil toplum kuruluşları. Neredesiniz siz? Gazi Gazi. Şakası yok ki bu. Hasan Baltacı sen hayatında bu devlet için bir damla ter döktün mü? Bu devletin fırsatlarından yararlanmak adına, bu devlete geçmiş yıllarınızda film fırıldak yapma adına yaptıklarınız var. Onun ötesinde. Sen hangi saikla, hangi inançla, hangi inanç değeriyle, hangi bakış açısıyla bu gaziyi cezalandırmak için, güya rencide etmek için temizlik işlerine veriyorsun? Ben devletimizin de, valimizin de bu işe sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum. Alın adamı oradan, gazimizi oradan, en şerefli yere oturtturun. Öyle şey mi olur? O zaten bedeli ödemiş. Onu çoluğuyla, çocuğuyla niye rencide ediyorsunuz? Niye ailesiyle rencide ediyorsunuz? Yazık, günah değil mi? Onun için Kastamonu'nun hassasiyetini yitirmemesi lazım. Zehirleyecekler evlatlarımızı, dikkat edin. Şimdi bakın gazi meselesi daha çok su götürür mesele. Öyle bir dünya yok. Yani siyasetteki bütün her şeye bin gideceğim demişsem bu konunun sonuna kadar hem valilik nezdinde hem belediye nezdinde takipçisi olacağım. Öyle bir şey yok abi. Biz şehidimize, gazimize sahip çıkamıyorsak bakın, Orta Doğu coğrafyasının haline. Sonuçları nereye doğru geliyor” şeklinde konuştu.
‘Neyin Hesabını Soruyorsunuz Belediye Personeline?'
Belediye Başkan Yardımcısı atamalarına değinen Aydın, “Yuvamız Kastamonu. Nasıl bir yuva bu ya? Sayın Baltacı. Sayın Erbilgin. Sayın İl başkanım. Ben buna seçim sürünce paçavra edeceğim seni demiştim. Siyaseten söyledim tabii bunu. Sonra bunlar seçimi kazınca paçavra oldun mu diye bu şeyini arasına sıkıştırmış benimle. Tamam kaybettik kardeşim biz. Millet takdir etmedi. Baş göz üstüne dedik başta. Sıkıntı yok. Size verdi yetkiyi. Benim seni paçavra etmeme gerek kalmamış ki. Ya sen kendi kendine paçavra etmişsin. Bu ne kepazeliktir? Eşiniz beyefendi özel kalem marifetiyle belediyeye girecek. Ne özelliği varsa. 20 gün sonra belediye başkan yardımcısı. Ya sen istifa edeceksin İlke Karabacak ya eşin Barış Karabacak istifa edecek. Diyeceksiniz ki niye şimdi yeni bir adet bakın bunlar örgütçü dediğim mevzu buydu. Belediye personelini il başkanlığına çağırın. Yemin ederim bak bir buçuk bir sene 4 ay il başkanlığı yaptım. Bin tane belediye personeli. Ve galiba talimat vermiştim. Dedim ki kardeşim Yani çok aşırı tipler, onlar zaten bıraktı gitti. Ya başka şeylere gelsin. Hiç kimseye dokunmayacaksınız dedim. Müdürlerini, başkan yardımcılarını , önemli noktadakileri değiştirirsin de bu memleketin çocuklarıyla sen niye oynuyorsun kardeşim? Onların çocukları var. Onların eşleri var. Onların anaları var. Onların babaları var. Onların hısımları var. Onların hasımları var ya. Sen dalga mı geçiyorsun? 300, 400 tane vatandaş hala devam ediyorsunuz, yer değiştiriyorsunuz. İlke Hanım akşam beyefendiyle oturuyorsunuz evde o zaman, karar veriyorsunuz. Bu akşam hangi birimi şey yapalım. Sen il başkanlığına çağırıyorsun, ondan sonra eşin beyefendiye yolluyorsun. O diyor ki sen şuraya gideceksin, öteki buraya gidecek. Bu olmaz olmaz ya, sen istifa edeceksin. ya eşin istifa edecek? Cumhuriyet Halk Partisi'nde akraba ilişkileri yok. Siz yakın akraba değil misiniz eşinizle? Sayın Erbilgin, sen Parti Meclis üyesi nasıl atladın böyle bir işi? Birçok yerde, Özgür Özel bundan dolayı istifa ettirdi birçok belediyede. Siz ne yapıyorsunuz burada? Bir tevatüre göre hukukçu Hikmet Bey'in hanımı zannedersem onu da belediye diyorlar. Yani böyle bir şey olmaz, mümkün değildir. Yani beşi bir yerdeyi nasıl tamamladılar bilmiyorum. Bu olmaz. Bunun da peşinde olacağım. Öyle bir dünya yok. Neyin hesabını soruyorsunuz belediye personeline? Onlar ekmeğin karşısında rızkını temin eden insanlar. Bana bir söyleyin. Ne almak istiyorsunuz? Yüksel Aydın sosyal medyayı paylaşmış adam. Ne yapsın şimdi? Dönem itibariyle bize inanmış, bizi paylaşmış. Şimdi senin cezalandırma mekanizman var. Tamam. Peki biz ne yapacağız? Bize de yazan, çizen bir sürü insan oldu. Biz neyle cezalandıracağız? Bu Kastamonu'n evlatlarıyla oynamayın. Bakın altından kalkamazsınız. Bu 5 yılı tamamlayamazsın. İlke Hanımla Barış Beyi diyorum. 5'inci kata taşıyın kendinizi. Yuvanızı Kastamonu bu muydu size? Böyle mi yuva? Yani yuva dediği, onların yuva dediği, bak yuva kelimesi bile onların için, onların literatüründe bir şey. Tamam mı? Yuvalanacaksınız, biliyoruz. Ama asla müsaade etmeyeceğiz. Kimse kusura bakmasın. Treni boşalmış kamyon gibisiniz. Nereye çarpacağınız belli değil. Öyle bir dünya yok. Yani bir de hep FETÖ vari taktikler biliyor musun? Şimdi personeli ürkütüyorlar. Bütün personeli benim için önemli. Değişiklik yapabilirsin. Müdürleri değiştirirsin. İdeolojik mi uyuyorsun. Şimdi buradan birine daha bir serzenişim olacak. Ahmet Üstün Göksoy. Tamam mı? Nasılsa siz birbirinizi tanıyormuşsunuz? Senin CHP'li olduğunu biliyordum. Ahmet Üstün Göksoy. Ama biz seni 30 yıllık belediyelerinde hep farklı farklı görevlerde değerlendi belediye başkanlığında. Ya sen de biraz vicdan dersin ki bunları ya yapmayın kardeşim bak ben adamları tanıyorum bu iş böyle olmaz. Bunları bunları da tanıyorum bu da olmaz. Tabi ben 30 yıl mesai yaptın bu adamlarla. Yanlış yapıyorsun diyeceği yer de başkan yardımcılığı makamını aldı adam. Milliyetçi Hareket Partisi belediye başkanlığı döneminde sana verdiğimiz görevler, sana verdiğimiz değer, gerçekleri bu örgütçü arkadaşlara söylemediğin için haram zıkkım olsun. Tamam mı? Bunu da kendisine özellikle söylüyorum” ifadelerini kullandı.
‘Acayip Fay Hatları Oluşturdular'
“Siz Hitler'in gaz odası gibi mi görüyorsunuz, temizlik işlerini?” diyerek sözlerine devam eden Aydın; “Oradaki arkadaşlarımıza hakaret ediyorsunuz bir kere. Park bahçeleri, temizlik işleri. Yani Hitler'in gaz odaları gibi. Teşbihte hata olmaz, bakış açıları bu demek. Muhtarı, orada mahallesinde binlerce oy almış adamı, gidiyorsun temizlik işlerine veriyorsun. İş mi bu şimdi? Bunun etik nasıl bir tarafı var? Biri bunu bana söylesin. Bunun kitaba uyan bir yerini göstersin. Ne etti de bu adamı çöpe verdin. Acayip fay hatları oluşturdular. Acayip de stres yüklüyorlar. Bakın, bu stresi bu fay hatları çekmez. Çekmez. Uyarıyorum sizi. Yani bu bir siyasetçi olarak dikkate alırsın almazsın ama çekmediğini görürsün. Şimdi 2 ya gene fütursuzca yapılan bir işlem. Ya seversin sevmezsin. Adam belediye başkan yardımcılığı yapmış ya. Alıyorsun depo bekçiliğine veriyorsun. Yani şimdi tamam. Yani de bu olmaz ki. Fay hatlarını kırarsın Baltacı. Yani hem Kastamonu'nun selameti açısından bunu söylüyorum. Hem de bir siyaset tecrübemle söylüyorum. Ben İstanbul İl başkanlığı yaptım. Yani 20 milyonluk kentte il teşkilatında yöneticilik yaptım uzun zaman. Bak Kastamonu'da il başkanlığı yaptım. Kastamonu evlatlarına bu kadar oyun oynama. 35 yıldır memleketime farklı farklı noktalarda hizmet ediyorum. Şimdi bir Çadır Kafe üzerinde aklınız sıra algı oluşturacaksınız. Onlar analarından, babalarından aldığı harçlıklarla 3 kuruş, 5 kuruş. Onlarla gelirler. Öyle bir şey oluşur. Çayımıza, kahvemize, ekmeğimize, poğaçamıza, simidimize kadar öyle yaparız. Öyle yaptık, bu gelenek hala öyle gider. Mülkümüz varsa mülkümüzde otururuz. Yoksa kiramızı bile öyle veririz, Hasan Baltacı. Orayı biz teslim aldığımızda ben o zaman il başkanıydım. Çatısı viraneydi, belediye dedik ki burayı yapın. İçeride akşamları madde kullananlar, içki içenle vardı. Yani orası mahalleli artık gına gelmiş bıkmış. Orası tertemiz oldu, mis gibi oldu. Orada bu memleketin çocukları. Hocalarından ders alır, eğitim alır, akşamları sohbetler olur. Orada spor yapma imkanı bulurlar. Masa tenisi vardır, boksu vardır. Gençleri kötü alışkanlıklara yürümemesi için oluşturulan Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültürü var. Kastamonu için bir şey yapan derneğe, belediye olarak biz yer de verdik, kira da almadık. Elektriğini, suyunu da ödedik. Sayın Baltacı, Sayın Karabacak, Sayın Hikmet Ülkü Ocaklarının Ü'sü sizi bozar. Bu işlere girmeyin. Bu işlerin altında kalırsınız. Ben, imkan benim elimde olsaydı, mesela belediye başkanlığını ben kazansaydım, Cenab-ı Allah bana nasip etseydi, bırak 5 yılı, 15 yıl o kirayı öderdim, o elektrik parasını verirdim belediyeden. Çünkü her yere veriyoruz. O çocukları, o gençleri, yani toplumun ne hale geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla, boynuzu aşan işlere girmeyin” diye konuştu.
‘Derhal Biriniz İstifa Edin Gidin'
Açıklamalarına devam eden Aydın; “Öyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı yanında fotoğraf vererek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın yanında fotoğraf çektirerek olmuyor. Şimdi onlar unuttuğumu zannediyor. Daha unutmadığım birçok mesele var. Cadde Bostan daha duruyor. Öyle siyaset bir günlük, iki günlük mesele değil. Cadde Bostan duruyor. Başka neler duruyor daha? Onun için asıl bunu insanı kırmadan dökmeden, Kastamonu evlatlarına hakaret, her gün hakaret ediyorsunuz bak. Şimdi eşin belediye başkan yardımcı, sen il başkanısın. Sen nasıl il başkanlığı yapacaksın? O vatandaş orada nasıl belediye başkan yardımcılığı yapacak? Onun için özellikle söylüyorum derhal biriniz istifa edin gidin kardeşim. Kastamonu aklıyla alay etmeyin. Kastamonu insanını bu kadar hakir görmeyin. Çok fay hatta oluşturdunuz. Çok stres yüklüyorsunuz. Bu fay hatları bu stresi çekmez. Lütfen kendinize çeki düzen verin. 5 yıl bu millet size vize verdi. Adam gibi imkanlarınız ölçüsünde belediyeyi yönetin. Zaten çeker gidersiniz. Demokrasinin güzelliği bu. Bir kişi kazanıyor. Dolayısıyla o süreç ben hep onu söylemiştim. 31 Mart'ta seçim bitti. Siyaset tepede. Kazanan çalışmalarına devam edecek. Öbürü muhalefetini yapacak. İyi yaptıklarını destekleyecek. Eksik yaptıklarıyla ilgili kamuoyuna bilgilendirecek. Ya gazi meselesi çok hassas bir mesele ya. Eğer biz bunu pas geçiyorsak Kastamonu olarak. Kastamonu, Kurtuluş mücadelesine en büyük şehidi vermiş. Yani böyle bir hassasiyeti olduğu böyle bir bedeli ödeyen bir memlekete evlatları olarak gazinin kıymetsizleştirirsek biz bu adamların eline atar da onunla dalga geçmesini hakir görmesini evlatlarımızla, çoluğumuzla, çocuğumuzla, ailemizle hesap veremememiz lazım. Özellikle onun için söylüyorum. Ve bunu bırakmayacağım. Ben çıkacağım Sayın Valimizle de görüşeceğim. Müsait oldu, randevu verirse. Bu hassasiyet mutlaka bir şeyler yapıyorlardır. O insanı orada bunların elinde ezik vaziyette bırakılmasına benim vicdanım el vermiyor. Yani bu memleketin ekmeğini yemişim zihniyetinden gelen insanlar olarak bakmamız lazım. Bu adam gazimiz, kıymetli gazimiz. Yani el üstünde tutmamız gerekirken, en iyi yerde muhafaza etmemiz gerekirken, kalbini kırmamamız gerekirken, incitmememiz gerekirken yaptığımız muameleye bak. Ben sadece siyaseti söylemiyorum ki, sivil toplumu, odası, borsası, sivil toplum kuruluşları, hepsi sahip çıkmalı. Memleketinizi seven herkesin, milli değerlerine saygılı olan herkesin sahip çıkması lazım” dedi.
‘Biz Küllerimizden Yine Doğarız'
Yüksel Aydın son olarak; “Biz küllerimizden yine doğarız doğacağız Allah nasip ederse. Aynı hassasiyetle çünkü bu memleketin bu toprağın çocuklarıyız biz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak zaten İl Başkanımız hassas bir şekilde takip ediyor. Genç bir il başkanımız var. Yani elinden gelen her şeyi yapıyor. Nazik bir biçimde arkadaşlara cevaplarını da veriyor. Biz de yanındayız. Her daim emrindeyiz. Bu noktada hiç sıkıntı yok. Onun için sadece üzgün olduğum nokta var. 4 tane 5 tane ana başlık var. Gaziye yapılana haklı bulmamızın imkanı yok. Karı koca biri belediye başkanı, biri İl Başkanı olmaz. Bunda benim haksız bir tarafım yok. O Hikmet Erbilgin işte nasıl atladı bu işi? Bu olmaz. Muhtemelen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi de müdahale edecektir bu hadiseye. Onun için daha diğer çalışmalara onları bir bekleyelim biraz. Yaptıkları bir şey yok gördüğümüz kadarıyla. Ortada bir şey yok yani. Yüzde 20'yi komisyon alacakmış. Nasıl olacak bu iş? Ekonomik kriz varmış işte devlet bilmem. Adam yüzde 20 kazanıyor mu orada? Ya verin adam parasını gitsin. Şimdi adamın 100 bin lira alacağı var diyelim diye, 20 bini bağış yapacaksın, 80 binini ödeyeceksin. Bunu Hasan Baltacı'nın ben ağzından duydum. Böyle yuvarlıyor adam. Alacağını alabilmek için kabul etmiştir. Ne yapsın? Yazık günah değil mi abi? Bir milyon lira alacağı varsa 200 milyon lira. Bana göre yanlış” diye konuştu.