'Yargıtay karar vermeden kongre toplanamaz'
MHP TBMM GRUP İDARE AMİRİ SEYFETTİN YILMAZ: MHP TBMM Grup İdare Amiri Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, geçtiğimiz günlerde vefat eden Merkez İlçe Yöneticisi Yaşar Kuru'nun ailesine taziyede bulunmak üzere dün ilimize geldi. Taziye ziyaretinin ardından Yılmaz, MHP İl Başkanlığı binasına geçerek, partililerle bir araya geldi ve gündemi değerlendirdi. MHP İl Başkanlığı'nda gerçekleştirilen toplantı öncesi söz...
MHP TBMM GRUP İDARE AMİRİ SEYFETTİN YILMAZ:
MHP TBMM Grup İdare Amiri Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, geçtiğimiz günlerde vefat eden Merkez İlçe Yöneticisi Yaşar Kuru'nun ailesine taziyede bulunmak üzere dün ilimize geldi. Taziye ziyaretinin ardından Yılmaz, MHP İl Başkanlığı binasına geçerek, partililerle bir araya geldi ve gündemi değerlendirdi.
MHP İl Başkanlığı'nda gerçekleştirilen toplantı öncesi söz olan MHP İl Başkanı Hacı İbrahim Maşalacı; 'Grup İdare amirimizin şehrimizin ziyaretinin sebebi, emektarımız Merkez İlçe yöneticimiz Yaşar Kuru ağabeyimizin ailesine taziye ziyaretinde bulunmak üzere, Genel Merkez'den görevlendirildi. Bu doğrultuda İl teşkilatımızı da ziyaret etti. Ülke durumu ve içinde bulunduğumuz gündemle ilgili görüşülecek' diyerek toplantıyı başlattı.
'ÇINAR'IN BU BÖLGEDE SEVİLDİĞİNİ BİLİYORUM'
MHP TBMM Grup İdare Amiri Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, Kastamonu'nun memuriyet hayatında ilk görev yeri olduğunu belirterek; 'Emin Çınar mecliste en yakın arkadaşımdır. 2 dönem beraber çalıştık. Bu dönem mecliste olmamasına üzüldüm. Çınar'ın şahsiyeti, çalışması ve Kastamonu'ya sevgiyi itibariyle meclise gelmemesi eksikliktir. Ülkenin genel konjonktürel durumuna bağlamak gerekiyor. Yoksa Çınar'ın bu bölgede sevildiğini biliyorum. İnşallah uzun yıllar siyaset yapmaya devam eder' dedi.
'AKAN HER ŞEHİT KANINDA HÜKÜMETİN SORUMLULUĞU VAR'
Siyasi krizin kapıda olduğunu söyleyerek sözlerine devam eden Yılmaz; '14 yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidarı, tek başına iktidar, büyüyen ekonomi, büyüyen Türkiye, istikrar dense de 14 yılın sonunda ise dünyanın birçok ülkesiyle problemli bir Türkiye var. Kendi içerisinde birçok karmaşanın olduğu bir süreci yaşıyoruz. Bunlar Türkiye'nin hak ettiği olaylar değil. Her ne kadar eleştiri olsa da Milliyetçi Hareket Partisi dün ne söylediyse, bugün gerçekleşiyor. Türkiye'nin önündeki en büyük sorun terör sorunudur. Türkiye bir bölünme ile karşı karşıya. Her gün TBMM'de, PKK'nın siyasi uzantısı olan HDP'li vekiller ve HDP'nin Kandillideki elebaşı tarafından özerklik, federasyon istenilen süreç yaşanıyor. Temmuz ayından bu yana yaklaşık 500 vatan evladını kaybettik. Yaklaşık 600 sivil vatandaşın hayatını kaybettiği süreci yaşadık. Net bir şekilde ifade ediyorum; işin bu noktaya gelmesinde iktidar partisinin uyguladığı yanlış politikaların sorumluluğu var. Akan her şehit kanında iktidar partisinin, hükümetin sorumluluğu var' şeklinde konuştu.
'HDP'Yİ VE ABDULLAH ÖCALAN'I SİYASALLAŞTIRDILAR''
Çözüm sürecini vurgulayarak açıklamalarına devam eden Yılmaz; 'Basının yüzde 95'ine hakim olan iktidar partisi, 30 yıldır güvenlikçi politikalar ile çözülmeyen sorunu çözüm süreciyle çözmeye çalıştığını söyledi. Analara ağlamayacak, şehitler gelmeyecek, dağlarda çiçek açacak şeklinde akil adamları Türkiye'nin çeşitli yerlerine gönderdiler. Propaganda oluşturdular. Biz şunu ifade ettik; PKK terör örgütü, eli kanlı bir terör örgütüdür. Kundaktaki çocuğa dahi 40 mermiyi acımasızca sıkan hainle bir görüşme yapılamaz. Hamile kadınlarımızı, mühendisimizi, imamızı, askeri, polisimizi katleden terör örgütüyle pazarlık yaparsanız, iş birliği yaparsanız diyerek TBMM'de dile getirdik. Timsah gözü yaşı dökenler, HDP ile Adalet ve Kalkınma Partisi iş birliği yaparak art arda çıkardıkları yargı paketleriyle HDP'yi ve Abdullah Öcalan'ı siyasallaştırdılar. Sayın demenin suç olduğu 3 'üncü yargı paketiyle KCK yapılanması serbest bıraktılar. 10 yıllık çözüm süreci adı altındaki süreçte PKK terör örgütü Sur'da, Şırnak'ta, Diyarbakır'da, Hakkari'de, Nusaybin'de silahları yığınak haline getirdi. O bölge de uzun namlunu silahlar, toplar tüfekler, karargah haline getirilen yapı oluşturuldu. 895 tane askerin operasyon yetkisi Amasya protokolün kaldırılmasıyla beraber Valiliklere verildi. Hükümetin ve Vali'nin izni olmadan asker operasyon yapamaz hale geldi. Sadece 5 tane operasyon yetkisi verildi. PKK terör örgütü silahlı birliklerini oluşturdular, kendi asayiş güçlerini oluşturdular. Yol kontrolleri, ev ve iş yeri kontrolleri yaptılar. Kendi mahkemelerini kurdular. Haziran seçimlerine gitmeden meclis kürsüsünde bunları anlattım' diye konuştu.
'500 VATAN EVLADININ ŞAHADET ŞERBETİ İÇTİĞİ SÜREÇTEN GEÇİYORUZ'
MHP TBMM Grup İdare Amiri Seyfettin Yılmaz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: 'Şimdi Kastamonu'da yerel mahkemede davanız görülüyor, itirazınızı Ankara'da Yargıtay'a yapıyorsunuz. Bu bir devlet yapılanmasıdır. Bunlar bu milletin gözü önünde cereyan etti. Haziran seçimlerine gitmeden Meclis kürsüsünde bunları anlattım. Yolunuz yanlış dedim. 'PKK işbirliği sürecinde ne yaparsanız yapın bir ayaklanmaya doğru gidiyor. Bunlar başta metropollerde olmak üzere karargah kurdular, şehirlerin altını cephane ile doldurdular. Doğu ve Güneydoğu'yu kapsayan 20 ili hakimiyetlerine aldılar. Yarın burada kendi devletlerini ilan etmeye kalktıkları zaman, Türkiye Cumhuriyeti buna müsaade etmeyecek. Bunun için mücadele eden genç evlatlarımız şehit düşecek, Anadolu'nun çeşitli yerlerine al bayrağa sarılı tabutlar gidecek. Bunun sorumlusu iktidar partisi ve HDP' dedim. Bunu dediğimde HDP ve AK Parti Milletvekilleri aynı anda bana saldırıya geçtiler. Peki bugün yaşanan ne? Analar ağlamasın diyerek, Kastamonu gibi vilayetler başta olmak üzere, ellerine geçirdikleri medya organları ile yaptıkları algı yönetimiyle bu bölgelerde bile yüzde 60 üzerinde oy aldıkları bir süreci yaşadık. Bugün bile bile teslim ettikleri bölgeleri geri almak çabasıyla, 500 vatan evladının şahadet şerbeti içtiği süreçten geçiyoruz.'
'BİZ BU DEVLETİ PAZARLIK MASALARINDA KURMADIK'
Güneydoğu'da PKK ile mücadeleye de değinen Yılmaz; 'Sur'da Türkiye Cumhuriyeti gibi bir devletin 3 mahalleye 98 gündür giremediği süreci yaşadık. Bu bizim kabul edeceğimiz bir şey değildir. Biz haklı çıktık diye bunun hesabını da sormuyoruz, bedelini de istemiyoruz. Hükümet kararlılıkla PKK ile mücadele ettiği sürece MHP olarak her türlü desteği veriyoruz. Hükümeti de her platformda uyarıyoruz. Bir ileri iki geri olmaz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan başka bir şey söylüyor, Davutoğlu Mardin'de çözüm sürecinden bahsediyor. PKK bu devletin varlığına kastetmiştir ve sonuna kadar mücadele edilmelidir. Çünkü biz bu devleti pazarlık masalarında kurmadık. Bunu en iyi şehitler diyarı olan Kastamonulu hemşerilerimiz bilir. Bunlara bu devleti bırakmayacağız' ifadelerini kullandı.
'12 MİLLETVEKİLİNİN DOKUNULMAZLIĞININ BİR AN ÖNCE KALDIRILMASI GEREKİYOR'
Ülke gündeminde önemli bir yer tutan dokunulmazlık konusu hakkında da konuşan Yılmaz, bunun iyi bir şekilde bilinmesi gerektiğini ifade ederek; 'Şimdi gündemde bir dokunulmazlık olayı var. 12 tane HDP'li vekille ilgili fezleke var. Daha fazla ama 12 tanesi için PKK'ya yardım ve yataklıktan dolayı milletvekilliklerinin düşürülmesi için bir fezleke var. Anayasa'ya göre Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğine kastedenler, bu dokunulmazlıkların dışındadır. Onun için bu 12 milletvekilinin dokunulmazlığının bir an önce kaldırılması gerekiyor. Fakat 130 milletvekilini kapsayan Anayasa aykırı bir şekilde bir uygulama getirdiler. Bu dokunulmazlığı geçiremeyecekler. Çünkü AK Parti'de 40'a yakın milletvekili buna 'Hayır' oyu vereceğini dile getirdi. CHP'de en fazla 10 kişi 'Evet' diyecek. Bizim oylarımız ile birlikte en fazla 330 civarında bir 'Evet' oyu çıkacak. Bu da referandumu getirecek. Bu da bir yılı alacak. 2 günde kaldıracağımız dokunulmazlığın nereye geldiğini görüyoruz. Bu ipe un sermedir. Bu göz boyamadır. Ülke bu sıkıntılar içinde. Sınırlarımız kevgire döndü. Komşu ülkelerin hepsiyle sorunlarımız var. İnsanlarımızın yüzde 90'ının borçlu olduğu, çiftçimizin kan ağladığı, emeklimizin hayatını devam ettirmek için olağanüstü gayret sarf ettiği, işsizliğin hat safhaya ulaştığı bir süreçte ne yapmak lazım? Daha 6 ay önce seçim olmuş. Bu millet size yüzde 49,5 oranında bir oy vermiş. Hala bu milletin önüne başkanlık sistemini getirip dayatıyorsunuz' dedi.
'ŞU ANDA DEVLETİN VE HÜKÜMETİN TÜM YETKİLERİ SAYIN ERDOĞAN'DADIR'
'Dün kaç şehidimiz var artık sayısını bile bilmiyoruz' diyerek sözlerine devam eden Seyfettin Yılmaz; 'Şehit haberlerini takip bile etmiyoruz. Her gün 3-5 şehidin geldiği bir yerde başkanlık sistemi ile yatıp başkanlık sistemi ile kalkıyoruz. Allah aşkına sormak gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bu millet ne istedi de vermedi? Sayın Erdoğan ne istediyse oldu. Başbakan, Cumhurbaşkanı, 14 yıldan beri anayasayı değiştirecek çoğunlukla iktidardasın. Şu anda devletin ve hükümetin tüm yetkileri Sayın Erdoğan'dadır. Şu anda Recep Tayyip Erdoğan'ın isteyip de sahip olamadığı hiçbir şey yoktur. Her fırsatta millet iradesinden dem vurmalarına rağmen 6 ay önce Başbakanlık koltuğuna oturmuş olan Ahmet Davutoğlu'nu iç hesaplaşmalar yüzünden görevden almıştır. Şimdi kendi istediği birisini Başbakanlık koltuğuna oturtmak istiyor. Bunu da sadece kendisi biliyor. Milletin kararı ortada yok. İsimler üzerinden günlük yorumlar yapılıyor. Bu nasıl bir anlayış ise anlamak mümkün değildir. Türkiye tarihinin en sıkıntılı sürecini yaşıyor. Bunu biz söylediğimiz zaman muhalefet yapmak için muhalefet yaptığımızı iddia ediyorlar. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Bunu AKP'nin kurucularından olan 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ifade etmiştir. Bu kadar kritik süreci yaşarken Türkiye'yi siyasi krizin içerisine sokmaya kimin ne hakkı var? Cumhuriyet tarihinde yüzde 49'lara varan oy oranıyla siyasi destek verilen başka bir siyasi parti olmamıştır. Ne değişti de Sayın Erdoğan Başbakan Davutoğlu'nu değiştirme kararı alarak ülkeyi bir belirsizliğe sürükledi? Ankara'nın tek gündemi Başbakan kim olacak olmuş. Bir tarafta da Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde terörle mücadele sürerken, bir yandan vatandaşlarımız gelecek kaygısı yaşarken bizim tek sorunumuz Başbakanın kim olacağı mıydı? Tüm bunlar yaşanırken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde aleyhimizde kararlar alınıyor, bir taraftan Kilis'e IŞİD bombalar yağdırıyor, sınırlarımız yolgeçen hanına dönmüş. Bunları çözeceğimiz yerde oturduk kimin Başbakan olacağı konusunda istatistik tutuyoruz. Vatandaşlarımız ekonomik sorunlarla boğuşurken, evlatlarının geleceğinden endişe duyarken Ankara koltuk sevdasına düşmüştür. Türk milleti bunu hak etmiyor' diye konuştu.
'ANADOLU AYAĞA KALKTIĞI ZAMAN BÜTÜN PROBLEMLER ÇÖZÜLÜR'
Hükümete açık çek verdiklerini hatırlatan Yılmaz; 'MHP olarak her zaman dik duruşumuzu sergileyerek önce ülkem ve milletim diyoruz. Terörle mücadelede kararsızlık örneği sergilememeleri için her türlü desteği vereceğimizi belirttik. 40 milletvekili olarak nasıl destek isteniyorsa vermeye hazırız. Öncelikle Türkiye'nin gündeminden terör konusunun kalkması gerekiyor. Hükümeti bu yüzden kararlı duruş sergilemeye davet ediyoruz. Türkiye'nin tahammülü kalmadı. Her ne kadar sıkıntılı günler geçirsek de milletimiz birliğini ve beraberliğini muhafaza ettiği sürece Türk milletinin kararlı duruşu bütün oyunları bozacaktır. Bunun örnekleri tarihte yaşanmıştır. Anadolu ayağa kalktığı zaman bütün problemler çözülür. Anadolu'nun bir an önce ayağa kalkması gerekiyor. Kurtuluş Mücadelesi nasıl başlamışsa aynı şekilde başlayarak iktidarı gaflet uykusundan uyandırmalıdır. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletini pazarda kurmadık. Pazarlık masalarında oluşturmadık. O yüzden hiç kimseye bu devleti böldürtmeyiz. Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz' ifadelerini kullandı.
'GENEL MERKEZİMİZİN İTİRAZI HALEN DEVAM EDİYOR'
MHP Genel Kurulu'nun yapılıp, yapılmayacağına da değinen Yılmaz; 'Yargıtay 18'inci Hukuk Dairesinin, Ankara 12'nci Sulh Hukuk Mahkemesi'nin MHP'de olağanüstü kongre toplanmasına ilişkin kararının temyiz incelemesini Mayıs ayı içerisinde tamamlayacağını duyurdu. Bu hukuki bir süreçtir. Genel Merkezimizin itirazı halen devam ediyor. Bu manada baktığınız zaman Yargıtay'ın kararı kesinleşmeden kongre sürecinin gerçekleşmesi mümkün gözükmüyor. Kongre süreci ile ilgili özellikle hukukçular ikiye bölünmüş vaziyette bulunuyor. Ama bizim bakış açımıza göre Yargıtay karar vermeden kongre toplanamaz. Yargıtay kararını yarın da verebilir, ay sonunda da verebilir' diyerek açıklamalarını sonlandırdı.