TÜRKAV'dan Türk Devletleri Teşkilatı Konferansı
Kastamonu'da 'Türk Devletleri Teşkilatı ve Güncel Gelişmeler' konulu konferans Halk Eğitim Merkezi Salonunda gerçekleştirildi.
TÜRKAV Şube Başkanlığı tarafından Kastamonu Ülkü Ocakları ile Kastamonu Üniversitesi Genç Tarihçiler Kulübünün katkılarıyla 'Tarih ve Kültür Gecesi' 11'inci programı kapsamında, Doç. Dr. Türkan Polatçı Demirkol'un sunumuyla 'Türk Devletleri Teşkilatı ve Güncel Gelişmeler' konulu konferans Halk Eğitim Merkezi Salonunda gerçekleştirildi.
Sunuculuğunu Prof. Dr. Saime İnal Savi Sosyal Bilimler Lisesi Edebiyat Öğretmeni Mehmet Uysal'ın yaptığı program Nasrullah Camii İmam Hatibi Kahraman Şekercioğlu'nun Kur'an tilavetiyle başladı.
Daha sonra selamlama konuşması yapan TÜRKAV Şube Başkanı Kamil Çonkor; 'TÜRKAV, Cennet mekn Başbuğumuzun emriyle 1989 yılında kurulmuş, tüm Türkiye'de teşkilatlanmış ülkücü kamu çalışanlarının otağıdır. Türkiye'de açılan ilk şubesi de Kastamonu'dur. Bu gün, bu kutlu davanın, neferi ve hizmetkrı olmanın; kurulduğu günden beri genel merkezimizle eş zamanlı olarak hizmet etmenin şeref, gurur ve onurunu yaşıyoruz. Devletin Asil Evlatları olarak, Kastamonu'nun milli-manevi değerlerine sahip çıkıyor, jeopolitik konumuyla küresel güçlerin hedefinde olan ülkemizin sosyal, kültürel, siyasi, ekonomik ve stratejik gelişmelerini de yakından takip ediyoruz. Aynı zamanda, Türk Dünyasının geçmişi, bugünü ve geleceğiyle ilgileniyor, geçmişten geleceğe bağ kurarak Türk Dünyasının güncel sorunlarını gündeme taşımak amacıyla, programlar icra ediyoruz. Bu maksatla, 2012 yılında, Tarih ve Kültür Gecesi program serilerine başlayarak, faaliyet alanımızı genişlettik. 2012 yılından itibaren sırasıyla, Ateş Çemberindeki Türk Dünyası, Doğu Türkistan ve Uygur Türkleri, Ülküde Birlik Ülkede Dirlik, Maturidilik, Musul, İşid Sonrası Orta Doğu ve Türkiye, Türk Devlet Geleneği, Güney Türklüğü ve Orta Doğudaki Gelişmeler, Türk Dünyasının 2023 Vizyonu, Kudüs ve Türk Varlığı gibi gönül ve kültür coğrafyamızı derinden etkileyen olaylar ve gelişmelerle ilgili kamuoyu oluşturmaya çalıştık. Soydaşlarımızın ve uçsuz bucaksız coğrafyamızın sorunları her ne kadar bitmemiş olsa da biz bugün Türk'ün tarih sahnesine çıkış amacının zirvesini, finalini konuşacağız. Kısaca Turan'ı konuşacağız' dedi.
'Türkiye, Belirleyici Konuma Gelmiştir'
Açıklamalarına devam eden Çonkor; 'Bilindiği üzere 90'lı yıllar, soğuk savaşın sona erdiği ve Türk tarihi açısından, ata yurttaki milyonlarca Türk evladının, kanlarıyla yoğurduğu topraklarında, makûs talihlerini yendikleri, iki buçuk asırdır, gönüllerinde söndürmedikleri özgürlük ateşini, yeniden yaktıkları bir tarih olarak, belleklere kazındı. Sovyetler Birliği'nin dağılması ve yeni devletlerin ortaya çıkması, şüphesiz sadece Türk tarihi açısından değil, dünya tarihi açısından da, önemli bir olaydı. Yaşanan bu olayın diğer önemli yönü ise, Rahmetli Başbuğumuzun, 1944 yılında, müthiş bir öngörüyle işaret ettiği, gelişmeler olmasıydı. Başta biz ülkücüler olmak üzere, Türkiye'deki ve Türk Dünyadaki soydaşlarımız, tarifi imknsız bir heyecan yaşadı. Çünkü Tarih Türkeş'i haklı çıkarmıştı. Yaşanan gelişmeler neticesinde, o yıllarda, Türkiye'de siyasi söylemler değişmeye başladı. İktidarı elinde bulunduran siyasiler başta olmak üzere, neredeyse tüm yetkililer, Türk Dünyası kavramını kullanıyor, mümkün olduğu kadar, bu uğurda devlet politikası geliştirmeye çalışıyordu. Çünkü soydaşlarımız, siyasi özgürlüklerine kavuşmuş olsalar da, ekonomik ve kültürel anlamda hala özgür sayılmıyordu. Emperyalist güçler, doğrudan ya da dolaylı olarak, baskılarını devam ettiriyordu. Gelişmeleri, güçlenmeleri ve birleşmeleri engelleniyordu. Türkiye, bu ülkeler için hem model hem de köprü rolü üstlenmektedir. Bağımsızlığını kazanmış Türk Cumhuriyetleri için Türkiye, demokratik yapısı, devlet anlayışı ve serbest piyasa ekonomisiyle bir ilham kaynağı olmuştur. Ayrıca Türkiye, bu devletlerin Batı ile ilişkilerini güçlendiren bir misyonu yerine getirmiştir. NATO ve Avrupa Birliği gibi kuruluşlarda Türkiye'nin etkisi, Türk dünyası ülkelerinin uluslararası arenada daha güçlü bir konuma gelmesine katkı sağlamıştır. Bununla birlikte aradan geçen zaman, Türkiye Cumhuriyeti Devletini de bölgesinde ve dünyada, hatırı sayılır bir konuma getirmiştir. Türkiye artık, dizayn edilen değil dizayn eden, istikrarlı, güçlü ve büyük bir ülke haline gelmiştir. Nitekim Cumhuriyetin 2. Yüzyılına girerken, her geçen gün büyüyen ve iddiası artan Türkiye, sadece çevresindeki gündemle değil, ana vatan Orta Asya'dan, yavru vatan Kıbrıs'a, mavi vatandan, Turan'a kadar, dünyanın her yerinde yaşanan gelişmelerin, belirleyicisi konumuna gelmiştir. Yeni Zelanda'dan, Arakan, Libya, Kırım, Avrupa, Filistin ve İsrail, Suriye ve Irak'a, enerji güvenliğinden, küresel göç, iklim değişikliği, açlık ve yoksulluğa kadar birbirinden farklı konularda ve coğrafyalarda, Türkiye, dış politikasını dinamik bir şekilde değerlendirmesi, yeni gelişmeler karşısında hızlı çözümler üretmesi, savunma sanayisini geliştirip güçlendirerek bölgesinde ve dünyada kalıcı barış ve huzura katkı sunması ile dikkatleri üzerine çekmektedir' ifadelerini kullandı.
'Kızılelma'mıza, Her Zamankinden Çok Daha Yakınız'
Türk Milletinin özlenen ve beklenen duruşunu, dünyaya göstermeye başladığını söyleyen Çonkor; 'Bütün dünya bu gün, Türk'ün azametli duruşuna alışmak ve bunu kabul etmek zorundadır. Tanrı'dan Kut alarak Ergenekon'dan çıkıp, nizam-ı alem ülküsü ve i'lay-ı kelimetullah davası ile dünyaya dağılan evlatların oluşturduğu Türk Dünyası, Bugün Türk Devletleri Teşkilatı ile, o ortak mirasın etrafında bir araya gelmeye başlamıştır. Türk dünyasını bir araya getiren bu teşkilat, ekonomik, kültürel ve siyasi iş birliğini artırarak bölgede barış ve refahı sağlamayı hedeflemektedir. Türk Devletleri Teşkilatı'nın Trans-Hazar Uluslararası Ticaret Güzergahı'nı güçlendirme çabaları, bölgesel bağlantıların artmasına katkı sağlamaktadır. Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun modernizasyonu ve Çin-Kırgızistan-Özbekistan demiryolu projeleri, ticaretin hızlanması ve lojistik ağların gelişmesine yönelik önemli adımlar arasında yer almaktadır. Bu girişimler, Türk dünyasının ticari potansiyelini artırmayı amaçlamaktadır. Şuşa Zirvesi'nde ortak alfabe ve eğitim iş birliği konuları gündeme getirilmiş, Türk lehçelerinin ve Türkiye Türkçesinin yaygınlaştırılması hedeflenmiştir. Gençlerin Türk dünyası ülkelerini daha kolay ziyaret edebilmesi ve kültürel faaliyetlerin desteklenmesi, bu birliği güçlendirecek adımlardan biri olarak değerlendirilmektedir. Teşkilat, bölgesel sorunlara karşı ortak çözümler geliştirme konusunda kararlıdır. Ortak bir güvenlik anlayışıyla birlikte ekonomik kaynakların etkin paylaşımını ön planda tutmaktadır. Ayrıca, Avrupa Birliği modeli gibi, üye ülkeler arasında daha kapsamlı bir uyum planı üzerinde çalışmaktadır. Son zirvelere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin de gözlemci olarak dhil olması, uluslararası arenada dikkat çekici bir gelişme olmuştur. Ortak dil, alfabe, para birimi ve harita gibi daha büyük projelerle teşkilatın gücünün artması beklenmektedir. 30'dan fazla madde üzerinde varılan fikir birliği, Dünya Türklüğünü heyecana sevk etmektedir. Öyle ki, 'Düşmanın ülkesi viran olacak, Türkiye büyüyüp Turan olacak' diyerek yıllardır hayaliyle yaşadığımız, düşüyle uyuduğumuz Kızılelma'mıza, her zamankinden çok daha yakınız. Anadolu'dan çizilmeye başlayan bu çember, Allah'ın izniyle, yeryüzündeki son Türkü içine alıncaya kadar genişleyecek, ta ki, Turan'a dayanacaktır. Bu inançla, devletin asil evlatları olarak diyoruz ki; her karış toprağı, her bir köşesi, şehitlerimizin mübarek kanıyla, aziz htıralarıyla dolu olan vatanımıza göz dikenler, dün olduğu gibi bugün ve yarın da kaybedecektir, kaybetmeye mahkûmdur. Bizim asıl gücümüz; dinimiz İslam'a ve kitabımız Kuran'a gönülden bağlılığımız, vatanımıza, milletimize, bayrağımıza, ezanımıza ve bağımsızlığımıza olan aşkımız ve sevdamızdır. Tarih boyunca kimsesizlerin kimsesi, çaresizlerin çaresi, mağdur ve mazlumların ümidi ve sığınağı olan Aziz Türk Milleti, bundan sonra da aynı iradeyi ortaya koymaya devam edecektir. Bütün azmimizle, bütün kalbimiz, kalemimiz ve duamızla, Türk Milleti'ni ve devletini gönülden destekliyor, 'Ya Devlet Başa, Ya Kuzgun Leşe' diyoruz. Mehmet Feyzi Efendi'nin saygı ve övgüyle andığı İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri'nin şu tespiti de Türk Dünyasının geldiği nokta açısından çok anlamlıdır. 'Dünyada hir tasarruf, Türk'ündür.' Yani 'Dünyada son sözü Türkler söyleyecektir.' Yani, 21'inci asır, Allah'ın izniyle Türk Asrı olacaktır. Bu bağlamda; ülkemizin milli güvenliği ve lider ülke Türkiye idealine ulaşması için, önüne çıkan engelleri aşarak, yurt içinde ve sınır ötelerindeki operasyonlarda mücadele eden kahraman Mehmetçiğimize Rabbimden güç kuvvet; bu uğurda gözlerini kırpmadan şehadet şerbetini içen vatan evlatlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet, kahraman gazilerimize sağlık ve afiyet, Yüce Türk Milletine baş sağlığı diliyorum' şeklinde konuştu.
'Hepimiz Biriz, Ayrımız Gayrımız Yoktur'
Daha sonra 'Türk Devletleri Teşkilatı ve Güncel Gelişmeler' konulu konferansını vermek için kürsüye çıkan Çankırı Karatekin Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Türkan Polatcı Demirkol da; 'Türk vatanı Türk Milleti Anadolu coğrafyasından ibaret değildir. Türkler için vatan yaklaşık 10 milyon kilometrekare toprak ve 400 milyon Türk'ten oluşan Turan coğrafyasıdır. Bizler binlerce yıllık tarihiyle rüştünü ispatlamış bir milletin torunlarıyız. Hepimiz biriz, ayrımız gayrımız yoktur. Aynı kan ve aynı ruhu taşıyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı'nın güncel gelişmeleri üzerine konuşmak, bizlere sadece coğrafi sınırları aşan, kültürel ve tarihi bağlarla birbirine kenetlenen bir milletin gücünü bir kez daha hatırlatmaktadır. Türk Devletleri Teşkilatı, Türk dünyasının birleşmesi adına önemli bir adımdır. Bu teşkilat, sadece devletler arası bir birliktelik değil, aynı zamanda tarihsel bir misyonu yerine getirme çabasıdır. Türk milletinin gücünün, kültürünün ve medeniyetinin her alanda dünya ile buluşması için önemli bir platformdur. Bugün gelinen noktada, Türk Devletleri Teşkilatı, sadece bir diplomatik çerçeve değil, Türk milletinin ortak değerlerine dayanan bir kültürel ve stratejik yapıdır. Türk Devletleri Teşkilatı, Orta Asya'dan Anadolu'ya, Balkanlar'dan Kafkaslar'a kadar geniş bir coğrafyada varlık gösteren Türk halklarının ortak çıkarlarını savunmayı amaçlayan bir platformdur. Günümüzde Türk Devletleri Teşkilatı, önemli bir stratejik birliktelik haline gelmiştir. Üye devletler arasındaki ekonomik ve kültürel iş birlikleri hızla gelişmekte, ortak dil ve tarih bilinci doğrultusunda sağlam adımlar atılmaktadır. Bu birlikteliğin en önemli yönlerinden biri, Türk halklarının birbirleriyle olan köklü bağlarını yeniden keşfetmeleri ve bu bağları daha güçlü bir şekilde pekiştirmeleridir. Üye ve gözlemci ülkelerden her biri, Türk dünyasının ortak kültürel mirasının taşıyıcılarıdır ve birliğimizin simgeleridir. Bu bağlamda, Türk Devletleri Teşkilatı'nın her bir üyesi hem iç siyasi güçlerini hem de bölgesel stratejik etkilerini artırmak adına birbirleriyle dayanışma içinde hareket etmektedir. Kasım 2024'te Bişkek'te 'Türk Dünyasının Güçlendirilmesi: Ekonomik Entegrasyon, Sürdürülebilir Kalkınma, Dijital Gelecek ve Herkes için Güvenlik' temasıyla 11'inci TDT Zirvesi düzenlenmiştir. Türk Dünyası, 2024'te daha güçlü, daha birleşik ve küresel ölçekte etkin bir aktör olmayı hedeflemektedir. Türk Devletleri Teşkilatı'nın 2024 vizyonu, tarihsel bağları güçlendirmek, ekonomik iş birliklerini derinleştirmek, güvenlik alanındaki ortaklıkları pekiştirmek ve kültürel değerleri yüceltmek gibi temel hedeflere odaklanmaktadır. Zirve çerçevesinde; sürdürülebilir bir gelecek için Türk Yeşil Vizyon belgesinin kabul edilmesi, Bişkek'in 2025 yılı Türk Dünyasının Dijital Başkenti olarak ilan edilmesi, Türk Dünyası Şartı, TDT Bayrağının kabulü, Merkez Bankaları konseyinin kurulması, uzay alanında iş birliklerinin yapılması kararlaştırılarak, Türk Büyük Dil Modeli konusunda mutabakat zabıtları imzalanmıştır' dedi.
Konuşmanın ardından TÜRKAV Şube Başkanı Kamil Çonkor tarafından Doç. Dr. Türkan Polatcı Demirkol'a plaket takdim edildi. Ayrıca Ülkü Ocakları İl Başkanı Yusuf Ekşioğlu tarafından da hediye sepeti takdim edildi. Program toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.