'Siyaset galip ya da mağlup olmak değildir'

BBP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI AHMET YELİS: Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı ve 27'nci dönemde Bursa'dan AK Parti Milletvekili adayı olan hemşerimiz Ahmet Yelis, dün basın toplantısı düzenledi. Yelis, yaptığı toplantıda 24 Haziran seçimlerini değerlendirdi. 24 Haziran seçimlerin hayırlı olmasını dileyen Yelis 'Başta Kastamonu'dan seçilen milletvekillerimiz olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde hizmet etmek...

BBP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI AHMET YELİS: Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı ve 27'nci dönemde Bursa'dan AK Parti Milletvekili adayı olan hemşerimiz Ahmet Yelis, dün basın toplantısı düzenledi. Yelis, yaptığı toplantıda 24 Haziran seçimlerini değerlendirdi. 24 Haziran seçimlerin hayırlı olmasını dileyen Yelis; 'Başta Kastamonu'dan seçilen milletvekillerimiz olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde hizmet etmek üzere seçilen tüm milletvekili arkadaşlarımızı tebrik eder, başarılar dilerim. Demokrasinin, sağduyunun ve medeni bir yarışın hakim olduğu bir seçim sürecini hep birlikte gerçekleştirdik. Milletimiz Cumhur İttifakı'na hem yasamada hem de yürütmede tam yetki verdi. Yine milletimiz, TBMM'de 350'ye yakın milletvekili ile ve hükümet etmede de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a tam yetki vererek Cumhur İttifakı'nı yasama ve yürütmede görevlendirdi. Denge ve yönetim görevini dahi milletimiz Cumhur İttifakı içinde sağlayacak bir siyasi yapı oluşturdu. Siyaset galip ya da mağlup olmak değil milletimize hizmet etmek görevinin kime verilip verilmediği bir alandır. Bu seçimlerde, milletimiz, hizmet etme görevini Cumhur İttifakı'na yani AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Büyük Birlik Partisi'ne vermiştir. Şahsımla ilgili olarak Bursa 2'nci Bölge 7'nci sıra adayı olarak AK Parti listelerinden Büyük Birlik Partisi camiası adına aday oldum. Burada, Cumhur İttifakı olarak 7 milletvekili çıkarmamıza rağmen ittifak içerisindeki dağılımda AK Parti 6, Milliyetçi Hareket Partisi 1 milletvekili çıkardığından dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sizleri temsil etme şansını yakalayamadım. Bugüne kadar, hayatım boyunca olduğum gibi, bundan sonra da parlamento dışından inandığımız değerleri ve milletimize hizmet etme noktasında hizmet etmek onur ve şereftir. Seçimler boyunca bana sahada yardımcı olan AK Parti, Büyük Birlik Partisi ve Alperen Ocakları'na da ayrıca tüm dostlarıma da çok teşekkür ederim. Kastamonu'dan gelip, Bursa'da çalışmalara yardımcı olan Kastamonu İl Başkanımıza, Alperen Ocakları Başkanımıza ve onlarla birlikte çalışmalara gelerek bizlere katkı sağlayan arkadaşlarımıza da teşekkür ederim' dedi. 'KASTAMONU SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI GÖREVİNİ YERİNE GETİREMEDİ' 10 yıl aradan sonra BBP'nin, TBMM'de temsil edilme şansı yakaladığını ifade eden Yelis; 'Cumhur İttifakı üyesi olan BBP ve Muhsin Yazıcıoğlu çizgisinin devamı olan Alperen Ocakları, yürütmede de milletimize, devletimize hizmet etme şansı bulacaktır. Bu arada ufak bir sitemimi de paylaşmak istiyorum. Bir kısım Kastamonu sivil toplum kuruluşu üyeleri bırakın Kastamonulu camiasına yardımcı olmayı kendilerine dahi sivil toplum kuruluşu olarak temsil ettikleri camialara karşı görevini maalesef yerine getiremedikleri kanaatindeyim. Fazla teferruata girmiyorum ama cevap verirlerse de ne demek istediğimi çok açık bir şekilde ifade ederim. Her ne kadar Türkiye'nin çeşitli yerlerinden çeşitli maksatlarla görevimizi ifa ediyorsak da Kastamonu bizim göz bebeğimiz, önceliğimiz. Kastamonu'da bir arkadaşınızın Türkiye'nin çeşitli yerlerinde hizmet etmek için bir şans bulmasına en azından destek olunmasa da köstek olmaması kanaatindeyim. Konuyu şahsileştirmemek için de fazla girmiyorum. Bu arada Kastamonu basınımıza da her ortamda bana destek oldukları, Kastamonulu hemşerilerine sahip çıktıkları için de ayrıca teşekkür ediyorum' şeklinde konuştu. 'ARTIK TÜRKİYE'Yİ DURDURMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR' Açıklamalarına devam eden Yelis; 'Önümüzde yeni süreci inşa etme süreci bulunmaktadır. Gerek siyasi yapıda gerekse kurumsal yapılarda yeni bir yapılaşma oluşacaktır. 24 Haziran'da tecelli eden millet iradesi, hukukun üstünlüğü ve demokratik değerlere daha çok sahip çıkılacağı bir Türkiye'yi mecbur kılmıştır. Artık Türkiye'yi durdurmak mümkün değildir. Vesayet altına sokmak hiç mümkün değildir. Emperyalistlerin Türkiye'yi denetim altında tutma çabalarının bundan sonra başarılı olma şansı sıfırdır. Bir medeniyet, bir güç hesaplaşmasında Türkiye davasına sahip çıkıp yeniden kurulan dünyada merkezdeki yerini alacaktır. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı Operasyonu, Kandil Operasyonu Türkiye'nin ayak sesleridir. Türk milleti tarihten yarına yürüyüşünü milli mutabakatla başaracaktır. Milli mutabakat gün geçtikçe muhalefetten de gerekli desteği bulacak ve birlik ve beraberlik noktasında Türkiye hızla yol açacak. Kudüs savunmasının İstiklal Savaşı'nın devamının sağlanması, topyekun milli bir seferberlikle gerçekleşir. Emperyalist güçler önümüzdeki hiçbir kirli emellerine bundan sonra ulaşamayacaktır. Tüm dünya farkında ki; Türkiye'ye bir şey olursa, Türkiye batarsa okyanuslar da taşar, oluşan Tsunami tüm dünyayı vurur. Türkiye'de oluşacak ekonomik bir kriz tüm ülkelerin felç olmasına sebep verir. Gün be gün dağılan Batı, hedeflerimiz değil, Türk-İslam ülküsü davamız olmalıdır. Çivisi çıkmış yeni dünya düzeni karşısında yeniden nizam-ı alem deyip dünyaya ahlak, adalet ve hakça paylaşımı, barış ve insan haklarını hediye etmek Türkiye'nin üzerinde bir görevdir. Yeni sistemle bu şans yakalanmıştır. Biz, birlik olmayı, biz olmayı başardığımız müddetçe önümüzde tarihi bir fırsat çıkmıştır. Dünyadaki krizi fırsata çevirip dünya ölçeğinde her anlamda daha önde olmayı başarabiliriz. Tarih ve dünya gerçekleri bu fırsatı önümüze sunmuştur. Yeter ki kızıl elmamızı doğru belirleyelim. Kızıl elmamız insanlığı köle haline getirmeye çalışan küresel kültür olamaz. Bizim medeniyetimize, bizim milli kültürümüze sahip çıktığımız anda beklenen Türk olmayı tüm dünyada yeniden başaracağımıza inancım tamdır. Bu anlamda 2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti olma şansını yakalayan Kastamonu'muzun Milli kültüre büyük katkılar sunacağına inanmaktayım. Kastamonu'muz doğal güzelliklere sahip olduğu kadar bir medeniyet, tarih ve kültür şehridir. Aynı zamanda maneviyat şehridir. Bu değerlerimizi milletimizle özellikle de gençlerimizle buluşturmak en büyük vazifemizdir. Hakim küresel kültür karşısında varlığımızı, birliğimiz ve bekamızı devam ettirmek buna bağlıdır' diye konuştu. 'EKONOMİDE EN BÜYÜK SORUN ENFLASYON' Ekonomik durumu değerlendiren Yelis; 'Ekonomi ve piyasalar gündemin birinci maddesi durumunda. Ekonomiye baktığımızda enflasyon en büyük sorun olarak görülmektedir. Enflasyon, ücretin de üretimin de önündeki en büyük engeldir. Liyakati yüksek bir ekip kurulmalı enflasyon, büyüme, işsizlik, bütçe açığı, cari açık, merkez bankası politikaları gibi konularda hedefler net bir şekilde ortaya konulmalı ve bu konudaki kararlılık, inandırıcılık yeterli derecede olmalıdır. Hukuki reformların yapılması şarttır. Ekonomiye ilişkin konularda ihtisas mahkemeleri kurulmalıdır. Alacak-verecek davalarının uzun sürede sürmesi ekonomiye ayrıca bir sıkıntı oluşturmaktadır. Davaların kısa sürede sonuçlanacağı bir yapılanmaya gidilmelidir. Vergi reformu yapılmalı, kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalı, daha zengin olandan daha fazla vergi alınmalı, belirli bir gelirin altında kazancı olanlardan vergi alınmamalıdır. Üretim ve istihdama yönelik ekonomik politikalar geliştirilip tarım ve hayvancılık desteklenmelidir. İş dünyasından gelen ekonomik reform ve sıkılaşma talepleri işçi haklarının kısıtlanmalı ve hak mahrumiyetine dönüştürülmemelidir. Mali disiplin ve kaynak arayışı çalışanların ve emektarların dışındaki alanlardan sağlanmalıdır. Tam demokrasinin uygulanması, verimli bir devlet anlayışı, iyi işleyen kurumlar, yarını belirli ekonomik kurallar, güvenlik tedbirlerinin hukuksal ve diğer alanlarda tam alındıktan sonraki OHAL'siz bir Türkiye ekonominin tekrar ayağa kalkması ve canlanmasını temin edecektir' dedi. 'TÜRKİYE BÜYÜK BİR TRAVMA YAŞADI' Türkiye'nin Temmuz'da büyük bir travma yaşadığını söyleyen Yelis; 'Bir asgari kalkışmayla tehlikeli bir ortamdan geçti. Onun devamında 7 Ağustos'ta Sayın Cumhurbaşkanımız Yenikapı'da bir mutabakat çağrısı yaptı. Yaptığı çağrıda Türkiye'nin yerli, milli, dinamiklerinin bir arada olmasını, siyasi alanda da beraberlik içerisinde aynı çatı altında olmasa dahi meselelere ortak bakış sağlanması noktasında bir teklifte bulundu. Bizler BBP olarak ayrıca MHP bu çağrıya olumlu cevap verdi. Türkiye'de bir birliktelik çizgisi oluştu. Geçen günler içerisinde bu çizgi seçimlere yakın bir dönemde yine uyum yasalarının çıkmasıyla birlikte seçimlerde ittifakların ve ayrıca bir üst yapı içerisinde ayrı bir yapılanmanın olabileceği bir sistem oluştu. Bu sistem içerisinde Cumhur İttifakı'nda AK Parti, MHP kendi ad ve amblemiyle seçimlere girdi. Bizler de BBP olarak AK Parti listelerinden 18 arkadaşımız dahil olduk ve seçimlere bu şekilde girdik. Bu tamamen yasal, partimizden istifa etmeden, yine BBP kimliğimizi koruyarak dahil olduğumuz bir ittifaktı. Bizler 18 arkadaş sıralamamıza, yerimize, mevkimize bakmadan seçimin ilk gününden son gününe kadar üzerimize düşen görevi yaptık. Cumhur İttifakı'nın en yüksek dereceden oy alması, dolayısıyla içinde bulunduğumuz AK Parti'nin de en yüksek oranda oy alması için çalışmalar yaptık. Sadece bizler değil, sadece seçimde aday olunana bölgelerde değil Kastamonu'da da olduğu gibi Türkiye'nin her yerinde üzerimize düşen görevi yaptık. BBP olarak sadece Genel Başkanımız Mustafa Destici'nin seçilmesiyle 10 yıl aradan sonra BBP de TBMM'de temsil edilme noktasını yakaladı. Gönlümüzden geçen sayı daha fazlaydı. Ama irade milletin. Kendi özelimde konuşacak olursam Bursa'daki hedefimiz 7-3'tü. 7-3'ü yakaladık ama ittifak içerisindeki MHP'nin daha fazla olmasından dolayı MHP meclise gitti. Bu milletin takdiridir. Milletin iradesi başımızın üzerindedir. Belirlenmiş olan yasama görevinin yanında belirlenecek yürütme görevi de belirlenmiş olacak. Yeniden bir yapılanmaya gidilecek. Bakanlar meclis içerisinden değil dışından oluşturulacak. Biz tahmin ediyoruz ki yürütmenin içerisinde yıllardır Türkiye'ye insan yetiştiren Alperen Ocakları gibi Muhsin Yazıcıoğlu'nun davasını dava edinmiş, Muhsin Yazıcıoğlu'nun çizgisini devam ettirmiş davadan da azami ölçüde yararlanılacağı kanaatindeyim. Bunun kademesi yeri ve şeklini önümüzdeki günler gösterir. Cumhurbaşkanımızın balkondan yaptığı konuşmada da Muhsin Yazıcıoğlu yadigarları Alperenlere de yapmış olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum demişti. Bizler makam ve mevki için de hareket eden insanlar değiliz. Bu güne kadar hangi mesele varsa inandığımız doğruların peşinde hareket ettik. Bir görev verilirse de kaçmayız. O görevi de yerine getirmeye çalışırız. Önemli olan Türkiye'nin kazanması, hedeflerini tutturması, üzerimizde oynanan oyunlara karşı Türk siyasetinin cevap verebilmesidir. 16 Nisan'da referandumla milletimizin kabul etmiş olduğu yeni sistem göstermiştir ki her şey baştan yerli yerine oturacak. Bu sisteme de dışarıdan müdahale etme imkanı da olmayacak' ifadelerine yer verdi. 'SEÇİMİN KAZANANI CUMHUR İTTİFAKIDIR' Yelis, son olarak; 'Bu seçimin kazananı Cumhur İttifakıdır. Bu sistem başkanlık sistemine yakın bir sistem. Bu sistemde aslında iki parti olur. Bir tanesi iktidar olur diğeri de muhalefet olur. Muhalefet olan denge ve denetim görevini üstlenir. Yürütmenin yapacak olduğu faaliyetleri ne kadar yasaya uyuyor, ne kadar milletin beklentilerini karşılıyor şeklinde hem denetim görevini yapar hem denge yönetimini yapar. Millet Cumhur İttifakı'na hem yürütmeyi hem yasa çıkartmayı hem de denge ve denetim görevini verdi. Muhalefet partilerini koyacak olursan AK Parti ve MHP ve BBP'nin oluşturduğu platformda AK Parti tek başına yasa çıkartma kabiliyetini yitirdi. MHP ve BBP ile birlikte yapacak. Aynı zamanda bir ittifak hem yasama çıkartma hem de kendi içinde denetleme ve dengeleme görevini üstlenmiş oldu. Bu taraftaki partiler onu yakalayamadı. Yürütmeyi de yüzde 52'lik oyla yine bu ittifakın adayı kazandı. Muhalefeti bir köşeye bırakacak olursanız Cumhur İttifakı hem yürütme hem yasama görevini aynı anda, kendi içinde dengeleyecek hale geldi. Kazanan kaybeden noktasında, yürütme kısmında kazanan açık ara, net bir şekilde Recep Tayyip Erdoğan'dır. CHP'nin adayı kendi partisinden 8 puan daha fazla oy almakla en azından kendi girmiş olduğu yarışta başarısız demek mümkün değil. Kendisi adaylık noktasında kazanamamış dahi olsa partisiyle mukayese ettiğinizde başarılı. İYİ Parti yeni ortaya çıkmış, söylemleri tam oturmamış, oturduğu çizgi net olmadığı için kafa karışıklığı neticesinde oylar aldı. Tepki oylarını aldı ya da arayış içerisinde olanların oylarını aldı. Orada da çok enteresan durum oldu, onun da Cumhurbaşkanı adayı partisinin çok gerisine düştü. AK Parti Cumhurbaşkanı adayının gerisine düşerken orada da böyle bir şey oldu. HDP oyunu arttırdı. Bunların her birisi zaman içerisinde uzun tahliller yaparak, tahlil edilmesi gereken konular. Ama net olarak Cumhur İttifakı buradan galip çıktı. Galip ve mağlup kelimesini de siyasette uygun bulmuyorum. Hizmet etme şansını yakaladı diyelim. Galiplik ve mağlupluk üzerine okunana bir siyaset kavga ortamına götürür. Ben o dilin terk edilmesi, ülkeye verimli olunması noktasındaki kelimeler üzerinde yoğunlaşılması gerektiğini düşünüyorum' dedi.

Bakmadan Geçme