Saadetli Kaya'dan Kastamonu analizi: 'Yüzyıllardır ihmal edilen eksikleri var'
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Kastamonu'da sivil toplum kuruluşları ve partililerle bir araya geldi. Kaya 'Kastamonu'nun yüzyıldır ihmal edilen eksiklikleri var' ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi İl Başkanlığı'nca düzenlen “Milletin Vekilleri, Milletin Yanında, Millet-Vekili Türkiye Buluşmaları” kapsamında Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, sivil toplum kuruluşları ve partililerle bir araya geldi.
Kastilya Turizm Tesisi'nde düzenlenen toplantıya Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın, Saadet Partisi İl Müfettişi Yüksel Canpolat, partililer ve sivil toplum kuruluşu başkanları katıldı.
Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın, katılımcıları selamlayarak; “Hepimizin malumu biz maddi manevi böyle zengin, mübarek bir coğrafyada yaşıyoruz. Rabb'im bize bu toprakları nasip etmiş, bu imkanları vermiş ama biz cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yüzyılı devirdik, ikinci bir yüzyıla, ikinci asra başladık. Kastamonu yatırım anlamında, değer anlamında hak ettiği imkanlara maalesef ulaşamadı. Tabii bunda bu zamana kadar ki mevcut iktidarların da kabahati olduğu gibi bu şehirde yaşayan bizlerin de kabahati var. Yani bizler gerçekten bu toprakların değerini, kıymetini bilemedik ve buraya gerekli önemi gösteremedik” dedi.
“YOLU OLMAYAN BİR TURİZM MERKEZİNE MAALESEF KİMSEYİ GÖTÜREMEYİZ”
İlimizin yüzyılının boşa gittiğini vurgulayan Yalçın; “Yüzyılın sonunda bakınca Kastamonu'da bir Ilgaz Tüneli'miz var. Yüzyılda yatırım anlamında yapılan liman bağlantımız, İnebolu yolu ne yapılabildi ne de 30 yıldan beri devam eden Taşköprü yolu bitirilebildi. Daday yolunu zaten söylemiyoruz. Azdavay yolu da bir türlü bitmiyor. Turizmin merkezi Azdavay ve Pınarbaşı ama karayolu bağlantısı yok denecek kadar kötü. Yolu olmayan bir turizm merkezine maalesef biz kimseyi ne götürebiliriz ne de oraya o insanları çekebiliriz. Sanayi anlamında zaten durumumuz ortada. İki organize sanayimiz var. Bir organize sanayisinde Kastamonu entegre sağ olsun bir yatırım yaptı. Geri kalan alanı da kendine depo yaptı. Diğer sanayicilere neredeyse yer kalmadı. Seydiler Organize Sanayi küçük küçük orada işletmelerimiz, fabrikalarımız var ama özde istihdam sağlayacak yatırımları maalesef oraya da kazandıramadık. Netice itibarıyla Kastamonu sürekli göç veriyor, sürekli genç nüfusumuzu kaybediyoruz. İşin sonuna baktığımızda da ‘Yüzyıl sonra geri kalmışız' diyoruz. O yüzden biz Kastamonu'yu kalkındırma anlamında, Kastamonu'ya yatırım anlamında gerçekten memleketimizin ihtiyacı olduğu icraatları yapmamız lazım” diye konuştu.
“GÜNLÜK POLİTİKALARLA BU ÜLKEYİ AYAĞA KALDIRMA İMKANIMIZ YOK”
İlimizde sağlık sisteminde sorun yaşandığını ve bunun çözülemediğinin altını çizen Yalçın; “Bugüne kadar ki bütün iktidarlara Kastamonu seçmeni olarak, Kastamonu insanı olarak onlara istediklerinden fazlasını da verdik. Dört vekil çıkardığımızda dördünü verdik, üç vekil çıkardığımızda üçünü verdik. Sadece mevcut iktidar için değil, biz bunu Anavatan Partisi'ne de verdik, Doğru Yol Partisi'ne de verdik. O gün iktidarda kim varsa, bütün vekillerimizi onlara verdik ama karşılığında ne aldık elimizde bir tane eğitim ve araştırma hastanemiz var. Onun da zaten personel konusunda ciddi sıkıntıları var ve vatandaşlarımız ne randevu alabiliyorlar ne de gerçekten hak ettikleri sağlık hizmetini alabiliyorlar. Bizim bunları alabilmemiz için artık masaya yumruk mu vurulur ya da gerekli yerlere sert mi konuşulacak, derdimizi anlatabilmemiz için tavrımızı koyalım. Biz bunu hak etmiyoruz. Kurtuluş mücadelesinde en çok şehidi veren dört il içerisinde Kastamonu ve Kurtuluş Savaşı'yla da o günkü şartlarda hiç alakası olmayan, hiç işgal görmemiş bir coğrafya Kurtuluş Savaşı'nda öyle mücadeleler verip 4 binin üzerinde şehit veriyoruz, karşılığında da gördüğümüz, aldığımız yüzyıl sonra durum ortada. Ben o yüzden ‘Derdimiz Kastamonu' diyorum ama biz dertliyiz. Kastamonu'nun kalkınması için ne gerekiyorsa sadece Saadet Partisi olarak değil, Kastamonu'da yaşayan bütün vatandaşlarımızla hep birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Tarımın, hayvancılığın zirvede olması gereken bu topraklarda biz tarımı, hayvancılığı bitirdik. Köylülerimiz şu anda hayvana bakamaz durumda ve satıyorlar. Tarlasını ekiyor mahsulünü alacak kimse yok. 3-5 tüccara muhtaç. Onlar aldı aldı, almadı yok parasını onu da veriyor bir yılını zararla geçiriyor. Zaten bizim köylümüz yıllardan beri kıt kanat karın tokluğuna çiftçilik yapıyor. Bir de bir yılın sonunda zarar ederse maalesef o çiftçimizi de o köylümüzü de batırırız. O yüzden bizim siyaseten de iktidar olarak da politik olarak da gerçekten planlı, programlı hareket etmemiz lazım. Günlük politikalarla, günlük algılarla artık bu ülkeyi ayağa kaldırma imkanımız yok. O yüzden sağlam, ciddi, planlı, programlı, politikalarla inşallah biz Kastamonu'dan buna başlayacağız. Yeni bir Valimiz, yeni bir milli eğitim müdürümüz geldi. Gerçekten memleketimizi ayağa kaldıracak projeleri hem onlara hem kendi aramızda istişare yaparak iktidarından muhalefetine, bütün siyasi partilere iletip bu mübarek coğrafyada hayırlı hizmetler yapmamız gerekiyor. Bizim başka memleketimiz yok. Biz Kastamonuluyuz. Biz burada yaşayacağız, bizim gidecek yerimiz de yok ama en azından biz hayırlı hizmetler yapabilirsek yarın gelecek nesiller ruhumuza bir Fatiha okur, ‘Allah razı olsun' der. O sayede belki gençlerimizi şehrimizde tutabiliriz. Ben hepinize katıldığınız için tekrar teşekkür ediyorum. Burada yapacağımız bu toplantımız inşallah hem Kastamonu'muza hem ülkemize hem de bizim milli görüş davamıza hayırlar getirir” şeklinde konuştu.
“MİLLETİMİZİN ORTAYA KOYDUĞU İRADEYİ BAŞ TACI YAPARIZ”
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya da önemli bir toplantı ve çalışma günü geçireceklerini belirterek; “Gece vaktine kadar Kastamonu'daki çalışmalarımızı Allah nasip ederse İl Başkanlığımızın planladığı şekliyle yürütmeye çalışacağız. Biz Saadet Partisi milletvekilleri olarak 14 Mayıs itibarıyla 10 milletvekilimizle beraber bütün Türkiye'de STK ve Halkla İlişkiler Başkanlığımızın yaptığı plan çerçevesinde bütün Türkiye'de illerimizi geziyoruz. Ben de bu ay içerisinde toplamda 9 ilde aynı programı gerçekleştireceğim. Zannediyorum Kastamonu 5 veya 6'ncı ilimiz oldu. Bundan sonra Sinop, Çankırı, Edirne var. Onlarda da aynı çalışmaları yapacağız. Önce Saadet Partisi olarak Gelecek Partisi'yle beraber kurduğumuz grupla birlikte aslında Türkiye'de yeni bir muhalefet anlayışını, yeni bir dili, yeni bir yaklaşımı geliştirmeye çalışıyoruz. Şu ana kadar kamplaşan siyasetin tamamen kendi içinde artık kısır döngüye dönen iktidar- muhalefet ayrışmasının bir anlamda farklı bir soluk olsun ve Saadet-Gelecek grubu mecliste milletimizin problemlerini, sıkıntılarını, dertlerini çözebilecek yöntemleri, dili, muhalefet dilini geliştirsin diye umut ediyor, bunun çalışmalarını yapıyoruz. Ayrıca 1 Ekim itibarıyla parlamento açılacak. Açıldığında ilk gündeme gelecek başlıklardan birisi de 2024 yılı bütçesi olacak. Bütçe çalışmalarında komisyon çalışmalarında yine grubumuz olarak biz her türlü katkıyı verip bütçeyle alakalı milletimizin arzu ettiği neticelere ulaşılması için gayret edeceğiz. Ayrıca şunu da ifade etmek istiyorum. 14 Mayıs itibarıyla milletimizin verdiği karar mevcut yönetimde yola devam etmek oldu. Biz milletimizin verdiği karar neyse bu karara elbette saygıyla karşılar milletimizin ortaya koyduğu iradeyi baş tacı yaparız. Ancak şu noktayı da dikkatlerinize arz etmek istiyorum. 14 Mayıs öncesinde Saadet Partisi'nin dile getirdiği bütün eleştirilerin ve ortaya koyduğu gerçekliklerin bu toplumun karşı karşıya kaldığı risklerin tamamı bu iktidar tarafından teyit edildi. Niçin teyit edildi? Çünkü hemen 14-28 Mayıs'ın ardından yapılan çeşitli ürünlere ve vergilere yapılan zamlar ve şu anda insanlarımızın karşı karşıya kaldığı enflasyon ve alım gücünün gitgide zayıflaması, asgari ücretlinin açlık sınırının altında bir rakama denk düşürüyor olması, emeklilerin 7 bin 500 lira gibi artık açlık sınırıyla kıyas bile götürülmeyecek oranda bir maaşla yaşam mücadelesi veriyor olması başlı başına bizim öncesinden dile getirdiğimiz bütün eleştirilerin teyit edildiği anlamına geldi” dedi.
“TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASINI SAĞLIKLI BİR ZEMİNDE YÜRÜTÜLMEDİĞİNİ GÖRÜYORUZ”
Dış politikada da farklı gelişmelerin yaşandığının altını çizen Kaya; “Sayın Cumhurbaşkanı BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada önemli noktalara değindi ancak Sayın Cumhurbaşkanı bundan önce iktidarının yaptığı aynı durumları göz önüne getirerek şimdi İsrail Başbakanı Netanyahu'yla Türk Evi'nde görüşme yaptı. 10 yıl içerisinde İsrail Başbakanı'nın Filistinlilere yaptığı bütün mezalim ortadayken bugün biz İsrail'le yakınlaşma çabası içerisine giriyoruz. Rusya-Ukrayna meselesi ayrıca bizim şu anda gündemimizde. Tahıl koridoru anlaşması var. Bir anda Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken Türkiye'nin Ukrayna'nın lehine açıklamalar yaparak o bulunduğu denge pozisyonundan uzaklaştığını görüyoruz ve Türkiye'nin yine aynı şekilde Amerika'yla ilişkileri yürütürken de bir anlamda Kıbrıs'taki risklerle de boğuşurken de Türkiye'nin dış politikasını sağlıklı bir zeminde yürütülmediğini görüyoruz. Bunları ifade ederken bütün bunların alt başlıklarını açabiliriz. Bütün detaylandırmaları yapabiliriz. Ülkemizin dış borcu 500 milyar dolar. Faiz indirimi yaparken bunu inancımızın değerleriyle açıklayarak bunun nasıl olduğunu iddia eden iktidar, bugün faizlerin yüzde 30 çıkarılmasıyla birlikte bunu nasıl açıklayacağına bir türlü karar veremiyor ve bu durum yani öylesine bir mantıksız ve öylesine bir temelsiz plansız bir ekonomik yaklaşım var ki bu yaklaşımla beraber bizler neye uyanacağımızı bilmiyoruz. Yarın hangi kararların alınacağını bilmiyoruz. Bugün ‘doğru' denilene yarın ‘yanlış' denilmeyeceğinin garantisi yok. Bugün ‘yanlış' denilene de yarın ‘doğru' denileceğinin garantisi yok. Yani ‘Mehmet Şimşek Halk Bankası'nı batırdı, Halk Bankası'nı zarara uğrattı' diyerek eleştirilen bir isimdi. Bugün Mehmet Şimşek ekonominin kurtarıcısı olarak takdim ediliyor. Bu kargaşa içerisinde bu zikzaklar içerisinde, bu neye evrildiği belli olmayan ortam içerisinde yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. 500 milyar dolar dış borçtan bahsediyoruz. 500 milyar dolar dış borcun 207 milyar dolarını 2024 yılında ödemek zorundayız ama paramız yok. Şu anda mazot 40 lirayı aştı. Ayrıca 27 lirada baskılanan bir dolar var. Kur korumalı mevduat denilen bir sistem icat edildi. Bu tam anlamıyla bir servet transferine dönüştü ve dövizi baskılamak adına, dövize olan ihtiyacı elde etmek adına yapılan bütün bunların ekonomiye getirdiği yükleri de hep beraber gördük” diye konuştu.
“ORTAK SORUNLARI ÇÖZEBİLECEK BİR İRADEYE İHTİYAÇ VAR”
İlimiz ile ilişkinde görüş belirten Kaya; “İl Başkanımız da az önce belirtti, Kastamonu isteyemediği için mi bütün bunlar başına geliyor, Kastamonu gidip de lobi faaliyetini yapamadığı için mi bunlar başına geliyor? Bu kadar emek vermiş, bu kadar güzel bir coğrafyayı ayakta tutmaya çalışan insanlarımız var. Aldığımız istatistiklere göre 370 bin nüfus var Kastamonu'da. Kastamonu nüfusuna kayıtlı 1 milyon 370 bin insan var. Bizim Sivas gibi, ben de Sivaslıyım. Sivaslılar Sivas'ta yaşamıyor İstanbul'un en kalabalık şehrinde yaşıyorlar. Bugün Kastamonulular da aynı şekilde ve biraz önce il başkanımızın o değerlendirmelerini dinlerken gerçekten üzüldüm. En önemli şehirlerimizin başında gelen inci gibi maddi manevi zenginliklerle donatılmış bir Kastamonu var. İlçelere gidiş gelişlerde sorun yaşadığını söyleyen bir Kastamonulular var. Yani bunu nasıl açıklayacağız? Hangi mantıkla bunu biz kavrayabiliriz? Bunu anlamak mümkün değil. Yani aslında Kastamonu'nun kendine özel yüz yıldır ihmal edilen eksiklikleri, yanlışlıkları var ama ben geçen gün Çorlu'daydım. Çorlu'da insanlarımız diyor ki ‘En büyük sorunumuz randevu alamamak, hastanemizde uzman doktor yok' Kastamonu'ya geliyorum. Kastamonu'daki insanlarımız da diyor ki ‘Hastanede uzman doktor yok. Randevu alamıyoruz' aynı sıkıntı. Mesela uyuşturucu meselesi. Çorlu'daki, Mardin'deki, Diyarbakır'daki insanlarımız diyor ki ‘Uyuşturucu tacirleriyle sokaklarımız yol geçen hanına döndü okullarımızın etrafında o hapların satıldığına şahit oluyoruz' Kastamonu'ya geliyorum, aynı sorunlarla karşı karşıya kalıyorum. Kastamonu'nun kendisine özel sıkıntıları, problemleri var ama aynı zamanda aynı zamanda ortak sorunlarımız var. Bu ortak sorunları çözebilecek bir iradeye ihtiyaç var. Bu iradeye milletimizin verdiği karar baş üstüne ancak içinde bulunduğumuz sıkıntıların aşılabilmesi adına mutlaka hem Kastamonulular olarak hem ülkemiz olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmek gibi bir gayretin içerisinde olmamız lazım. Kastamonulular aklı selim, salih insanlar oldukları için gidip iktidarları desteklemiş olmalarına rağmen bu basit sorunlarını çözemiyorlarsa buradaki sorunu da hep beraber masaya yatırmamız gerekir” dedi.
“EKONOMİYİ TABANA YAYAMADIĞIMIZ MÜDDETÇE KRİZLERLE KARŞI KARŞIYA KALIRIZ”
Tarımla ilgili de konuşan Kaya; “Bir istatistik vermiştim. Nerede bu Kastamonuluların, Sivaslıların çoğunluğu İstanbul'da. Anadolu'nun farklı şehirlerdeki insanların çoğunluğu İstanbul'da. Niye? Çünkü burada tarımda çalışan insanlarımız emeklerinin karşılığını alamıyor. Aksine zarar ediyor, cepten yiyor ve sürekli kaybediyor. Almanya'yla Türkiye arasında bir kıyaslama yapalım. Almanya'nın nüfusu ortalama 85-90 milyon, Türkiye'nin nüfusu ortalama 85-90 milyon. Almanya'nın en kalabalık şehri Berlin nüfusu 4 milyon. Türkiye'nin en kalabalık şehri İstanbul nüfusu 20 milyon. Bu verdiğim istatistik bile bizim ekonomide, tarımda, sanayide nasıl plansız, nasıl iş bilmez, nasıl uzun yıllardan beri devam eden bir yanlışın içinde olduğumuzun en önemli delilidir. Ekonomiyi tabana yayamadığımız müddetçe Kastamonuları Kastamonu'da doyuramadığımız müddetçe, Sivaslıları Sivas'ta doyuramadığınız müddetçe insanların kendi geçimlerini sağlayabilecekleri fabrikaları, sanayi sitelerini yapamadığınız müddetçe İstanbul'u doldurur, Allah muhafaza yarın bir deprem olduğunda da bütün ülkeyi etkileyecek ekonomik, sosyal krizlerle karşı karşıya kalırsınız. Bunun başka çıkarı yok. Bundan başka çıkış yolu yok. Yarın İstanbul'da bir deprem olsa, bırak yani başka bir şey yapmayı, sokaktan sokağa insanların gidip birbirinin yarasına merhem olması mümkünü yok. Şimdi böyle bir plansızlığı, böyle bir yanlışın, böyle bir sıkıntıların olduğu ortamda biz bu planlamaya doğru diyebilir miyiz? Bütün bunları kabul edebilir miyiz?” diye konuştu.
“SEÇİMLERE KENDİ ADAYLARIMIZLA GİRMEYİ HEDEFLİYORUZ”
Son olarak yerel seçimlerle ilgili de konuşan Kaya; “Saadet Partisi olarak biz bin 389 seçim çevresinin tamamında kendi adaylarımızla seçime girmeyi hedefliyoruz. Kendi adaylarımız halkımızın karşısına çıkacak ve milletimizin desteğini almaya gayret edecek ama ikinci aşamada da Gelecek Partisi'yle kurmuş olduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisi grubumuzun aynı zamanda yerel seçimlerde birlikte hareket etme ihtimali olan bazı bölgeler olabilir ama ana ilke olarak ifade edeceğimiz şey biz yerel seçimlere tek başımıza gireceğiz. Bu yerel seçimlerin aslında ülkemizin geleceği açısından da önemli bir boyutu var. Yani şöyle bundan önce istatistiklere baktığınızda genelde öyle oluyor 2018 seçimlerini kazanan Cumhur İttifakı'ydı, 2019 yerel seçimlerde mağlup oldu. Yani İstanbul, Ankara gibi belediyeleri kaybetti. Ben yine bu seçimde de özellikle Saadet Partisi'nin bir çıkış yapacağına inanıyorum ama aynı zamanda iktidarın da bu yaşanan ekonomik krizlerin neticesinde mutlaka millet tarafından bunların değerlendirileceğini ve milletin buna mutlaka bir cevap vereceğini ve kendi kaderine, kendi iradesine sahip çıkacağına inanıyorum. Çünkü mevcut koşullar altında insanlar gerçekten çok zor koşullar altında yaşıyorlar. Çorlu'daki kiraları sordum. Dediler ki 8-10 bin lira. Kastamonu'da kiralar nedir bilmiyorum ama en az İstanbul'da 12 bin lira. Bu koşullar altında soruyorum, bu millet geleceğe nasıl güvenle bakacak? Nasıl kendi ayakları üzerinde duracak? İşte bu gerekçelerle bizler bu çalışmaları yaparak milletimize, derdimizi anlatmaya çalışıyoruz. Bu vatan bizim, bu millet bizim, bu topraklar bizim, bu coğrafya bizim, bütün her karış toprağıyla bizim. Burada bir sıkıntı geldiğinde A partili B partili, C partili diye ayrılmayacak. Hep beraber bu sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz. Bir deprem felaketi yaşadık. Deprem felaketinde 11 ilimizden 14 milyon insanımız etkilendi 14 milyon insanımızın içerisinde 50 binin üzerinde hayatını kaybeden vatandaşımız var. 50 bin insanımızın istatistiğini A partili, B partili, C partili diye tutmadık ve sizler de burada yardım konvoyları düzenlerken elinizden geldiği ölçüde oraların yaralarını sarmaya çalışırken Hatay'a, Adıyaman'a, Kahramanmaraş'a mı acaba diye ayırt etmeden nerede ihtiyaç varsa oraya gönderdiniz. Ayrım yapmadınız çünkü biz aynı milletin evlatlarıyız, aynı kaderi paylaşıyoruz, aynı havayı soluyoruz, aynı sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz. Böyle bir ortamda kendi irademize sahip çıkmak, memleketimize sahip çıkmak, iktidarlardan bağımsız olarak millet olarak birbirimizi anlayabilmek, dinleyebilmek adına üzerimize sorumluluklar düştüğünü ifade ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı.
Konuşmaların ardından Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, katılımcıların sorularını yanıtladı.