Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir: 'Duyarlı Bir Toplumun Oluşması Lazım'
Saadet Partisi İl Başkanlığı tarafından Halk Eğitim Merkezi'nde Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı Anma ve Milli Görüş Belediyeciliği Başkan Adayları Tanıtım Programı, Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir'in katılımıyla gerçekleştirildi.
Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir; “Duyarlı bir toplumun oluşması lazım. Vicdanın sesini duyan bir toplumun oluşması lazım. Sivil toplum yönetimlerin tam manasıyla toplum tarafından elde edilmesi lazım. Şehr-i Emin'in sizin olmanız lazım. Zihniyet değişmedikçe sonuç değişmez. Bu toplumun en güvenilir insanların sizin olmanız lazım. Bu gayretin içinde bulunmak ilahi bir sorumluluktur” dedi.
Saadet Partisi İl Başkanlığı tarafından Halk Eğitim Merkezi'nde Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı Anma ve Milli Görüş Belediyeciliği Başkan Adayları Tanıtım Programı, Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir'in katılımıyla gerçekleştirildi.
İstiklal Marşı ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda açılış konuşmasını gerçekleştiren Saadet Partisi İl Başkanı Nihat Yazıcıoğlu; “Ülkenin hali ortada, pahalılık, yoksulluk başına almış gidiyor. Adaletsizlik ortada, sokakların hali belli. Çare üretime yönelik yönetim uygulamak lazım. Üreticiyi desteklemek, üreticinin elindeki malı tüketiciyi ulaştırmak lazım. Halkı aracılara, tefecilere ezdirmemek lazım. Bu durumdan kurtulabilmemiz için, önce kendimiz düzeleceğiz, sonra evimiz, sonra şehirler düzelecek ve bu şekilde her şey kendiliğinden düzelecektir. Bu da bu toplulukla olacak. Bizler malımızla, canımızla cihat için varız” dedi.
'Binlerce Ton Şeker İthal Eden Bir Ülke Haline Geldik'
Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir ise; “Sosyal medyada bir şey ile karşılaştım. O da ABD'nin özellikle ekonomik alanda belirli bir istikrar kazanmasını sağlayan, Başkanların Ronald Reagan'ın konuşmasıydı. Konuşmasında ‘Ben öğrenciyken bir kitap okudum. Kitapta ‘Bir ülke gelişmeye başladığı zaman kuruluş safhasında vergiler son derece düşük olur ama yıkılma safhasına geçtiği zaman vergiler çok yüksek olur' diyordu. O benim açımdan rehber oldu ve başkan olduğum zaman onun görüşleri istikametinde politika takip ettim. İbn-i Haldun adında bir Müslüman filozof” ifadelerini kullanıyor. Yani günümüzü de anlatması bakımından çok önemli. Eğer vergi olarak çok ödüyor ama hizmet olarak az alıyorsak, o ödenen vergilerde hiç arzu edilmeyen istikamete gidiyor, birilerine peşkeş çekiliyorsa, orada problem var demektir. Bir ülke ekonomik krize girmişse, ekonomik sıkıntılar yaşanıyorsa, insanlar geçim sıkıntısıyla karşı karşıya kalmışsa, o zaman o ülkede ortaya çıkabilecek gelişmeleri, İbn-i Haldun tam 600 yıl önce bize çok veciz bir şekilde bize anlatmış. İbn-i Haldun ‘Bir toplumun çöküşünün alametleri vardır' diyor. 1'inci derecede bir toplumun çöküşün alameti o toplumu teslim eden fertler arasındaki dayanışmanın yok olmasıdır. İnsanlar arasındaki dayanışma yok olduğu zaman o toplumdaki birlik ve beraberliğin sağlanması mümkün olmaz. 2'nci husus üretimin zayıflamasıdır. Üretimin zayıflaması derken, esas olarak o toplumda yapılması gereken birçok hizmetin, bizzati toplum içerisinde gerçekleştirilmesi gerekir. Siz şeker fabrikalarını kapatırsanız, şeker fabrikalarını kapattığınız zaman aynı zamanda pancar üretimini de azaltırsanız, sonunda şeker ithal etmek mecburiyetinde kalırsınız. Üretimin azalması derken, kastettiğimiz şey budur. Eğer bundan 2 sene önce büyükbaş hayvan stokunuz belirli bir miktarda iken, 2 sene içerisinde hayvan stokunuz 3 milyon civarında düşüyorsa, orada üretim azalıyor demektir. Aynı durum bütün alanlarda söz konusu. Bir toplumun çöküşünün alametlerinin başında o toplumdaki üretimin azalmasıdır. 20-25 yıllık dönem içerisinde bu insanların ödedikleri vergilerle kurulan, böylece üretime katkıda kurulan ve hatta bir dönem önemli miktarda ihracatın gerçekleştirildiği birçok şeker fabrikası satılmıştır. Bunların da bir kısmı üretimini devam ettirmektedir. Şeker fabrikaların arsaları bir takım binaların yapılması noktasında rant amaçlı kullanılmıştır. Binlerce ton şeker ithal eden bir ülke haline geldik. Bu ülkeye reva görülebilecek son neticedir. Böyle bir durumda aslında asla ve asla toplumun iradesinin o iktidar yönünde tecelli etmemesi gerekir. İbn-i Haldun ‘Eğer o toplumda üretim zayıflıyorsa, o toplum çöküş sürecindedir' ifadelerini kullanıyor” dedi.
'Limanlarımızın Satılması Yanlıştır'
Türkiye'de birçok limanında satıldığını söyleyen Tekir; “Herkes zannediyor ki limanlar bizim. Satılmış limanlarımız arkadaşlarımız. Bu limanların hepsi vatandaşlarımızın vergilerle yapılmıştır. Limanlarımızın satılması yanlıştır. Şu sıralarda İzmir Limanı da satılmaya çalışılmaktadır. Limanlarınızı satarsanız, sizin ihracat ve ithalatta birçok problemle karşılaştığınız asla şikayet etmemeniz gerekir. Üretimin azalması bir ülkenin çöküşünün alametidir. Son derece önemlidir. 600 yıl önce İbn-i Haldun'un söylediklerinin 2'nci kısmıdır. Başka tüketim çılgınlığında bir ülkenin çöküşünün alametleridir. Ölçüsüz bir şekilde tüketen bir topluluk, nihai olarak tüketim gücünü kaybedecektir. Ürettiğinden daha fazlasını tüketmek sadece ve sadece kişinin kendisini tüketmesi anlamına gelir. O halde bir toplumunda ürettiğinden fazlasını tüketir hale gelmesi, o toplumun çöküşünün alametlerindendir. Kredi kartlarıyla zaten siz bunu yaşıyorsunuz. Devletlerde aynen toplumlar gibidir. 4'üncü husus vergilerin artmasıdır. Bugün her adım atışınızda eğer vergilerle karşılaşıyorsanız, eğer seçimler olmazsa, daha başka vergilerin yağmur gibi yağacağından hiç kimse şüphe etmiyorsa, yazılı ve görsel basında herkes bunu dile getiriyorsa, o sebepsiz değildir. Çünkü tüketim çılgınlığı sadece ve sadece kişilerde değildir. Devletlerin de tüketim çılgınlığı vardır. Eğer bir devlet başkanı 40-50 arabayla bir yere gidiyorsa, 10-15 tane de uçak filosuna sahip varsa, burada bir problem var demektir. Türkiye dışında hiç kimsenin böyle bir uçak filosu yoktur. Tüketim çılgınlığı yaşayan devletlerin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için vergi alması gerekir. Vergi almazlarsa o lüks yaşamın maliyetini karşılayamazlar” şeklinde konuştu.
'Adalet Müessesinin İyi İşlemesi Gerekmektedir'
Devletin çöküşünde liyakatin dikkate alınmamasının bir başka unsur olduğunu söyleyen Tekir; “Bir toplumun çöküşünün alametlerinden biri olarak kabul edilen 5'inci husus liyakatin dikkate alınmamasıdır. Liyakat ile ehliyet bizde birbirine karıştırılır. Liyakat başka bir şeydir, ehliyet başka bir şeydir. Ehliyet bir eşyayı kullanabilmesidir. Liyakat ise bambaşka bir şeydir. Liyakat mal, can, namus ve ahlak güvenliğini sağlayabilecek şekilde sorumluluk bilincine sahip olmaya denir. Eğer bir ülkede devleti yönetenler, o yönetim süreci içerisinde kamu görevine getirdikleri insanları liyakat esasına göre değil de, eş dost kayırmacılığı içerisinde veya da başka ölçülere göre getiriyorsa, orada bir problem vardır. Devletin yıkılışının önemli göstergelerinden birisi de bu liyakatin dikkate alınmamasıdır. Sonra adaletsizliğin yaygın hale gelmesidir. Bu da bir devletin çöküşünün en önemli göstergelerinden bir tanesidir. Adalet mazlum insanların, mağdur kimselerin veya en azından haksızlığa maruz kalmış insanların, kendi haklarını almak için bir umut kapısı olarak baktıkları adalet müessesinin iyi işlemesi gerekmektedir. Son zamanlarda diğer mahkeme diğer mahkemeyle çatışıyor ve siyasi iktidar buna ses çıkarmıyor. Böyle devlet yönetimi olmaz. Bir toplumun çöküşünün karakteristik özelliğini görmek istiyorsanız, adalet müessesinin çökmesi şeklinde düşünebilirsiniz. Bir vatandaşımız hakkını almak için mahkemeye müracaat ettiği zaman 3-5 sene beklemek zorunda kalıyorsa, burada bir hata var demektir. Eğer bir ülkede dayanışma yok olmuşsa, üretim zayıflamışsa, ihtiyaçların karşılanmasında problem varsa ve vergilerin ağır baskısı hissediliyorsa, liyakate önem verilmiyor ve adaletsizlikte yaygın hale gelmişse, o toplumda insanların umut sahibi olmaları mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
'Hiç Kimsenin Birbirini Aldatmasına Gerek Yok'
Umutların kırılmış olmasının bir ülkenin çöküş alametlerinden biri olduğunu söyleyen Tekir; “Bugün böyle bir durumla karşılaşıyoruz. Demek ki ülkede bir problem var. Bu problem kendiliğinden meydana gelir mi? Bir ülkede enflasyon denilen olgu, siyasi iktidarların iradeleri o istikamette tecelli etmediği mühletçe asla meydana gelmez. Dış ülkede artan enflasyon içeriye yansımadıkça, o ülkede asla ve asla enflasyon yaşanmaması lazım. Siyasi iktidar istiyorsa enflasyon olur. Bir ülkede gelir dağılımın bozulmasında siyasi iktidarın, arzusu dışında mı cereyan eder? Bunu hiç kimse iddia edemez. İbn-i Haldun; ‘Umutların kırılmasına paralel olarak o toplumda göç hızlanır' diyor. Milyarca masraf yapıyorsunuz, Tıp Fakültelerini kuruyorsunuz ve orada yetişen çocuklar umutları kalmadığı için dışarıda çalışıyorlar. Doktora ihtiyacımız olduğu halde, demek ki burada bir problem var. Geleceğini güvende görmeyen gençlerimiz dışarıda çalışmayı tercih ediyorlar. Devletin çöküş alametlerinden bir tanesi de budur. İbn-i Haldun ‘Ülkeyi yönetenler iblishane bir gurur ve kibir içerisinde olurlar' diyor. Sadece siyasileri kastetmiyorum. İşadamlarını da kastediyorum, bürokratları da kastediyorum. Bir insan kendini müstağni görüyorsa, ondan her türlü kötülük beklenir. İbn-i Haldun ‘Bir devlet eğer çöküş aşamasına girdiyse, o devleti yönetenleri, üst tabaka yöneticiler, işadamları veya siyasi yönden, sosyal yönden etkili pozisyonda bulunan insanlar gösteriş meraklısı olurlar. Riyakarlık, yalakalık had safhaya varmış olur ve bütün bunların hepsi normal olarak kabul edilir' diyor. Bütün bunları yaşadığımız halde hepimiz bunun normal olduğunu düşünüyoruz. Hiç kimsenin birbirini aldatmasına gerek yok. Bu toplumda büyük yanlışlıklar var. Yanlışlıklara ortaklık yapanlar var. Bunları biz yeni bir yönetim anlayışı içerisinde düzeltmek mecburiyetindeyiz” diye konuştu.
'Vicdanın Sesini Duyan Bir Toplumun Oluşması Lazım'
Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir son olarak; “Duyarlı bir toplumun oluşması lazım. Vicdanın sesini duyan bir toplumun oluşması lazım. Sivil toplum yönetimlerin tam manasıyla toplum tarafından elde edilmesi lazım. Şehr-i Emin'in sizin olmanız lazım. Zihniyet değişmedikçe sonuç değişmez. Bu toplumun en güvenilir insanların sizin olmanız lazım. Bu gayretin içinde bulunmak ilahi bir sorumluluktur. Bu görevi hakkıyla sizin üstlenmeniz gerekiyor. Salonun dolu olmasını arzu ederdim” ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir'in konuşmasının ardından Saadet Partisi Belediye Başkan Adayı Hulusi Özbek başta olmak üzere, Saadet Partisi İlçe Başkan adayları tek tek çağrılarak, tanıtıldı.