Memur-Sen Kastamonu il divanı toplandı

Diyanet-Sen Genel Başkanı Ali Yıldız'ın katılımıyla Şehit Şerife Bacı Öğretmenevi'nde Memur-Sen İl Divan Toplantısı gerçekleştirildi.

Diyanet-Sen Genel Başkanı Ali Yıldız'ın katılımıyla Şehit Şerife Bacı Öğretmenevi'nde Memur-Sen İl Divan Toplantısı gerçekleştirildi.

Memur-Sen Şube Başkanı İrfan Bakırcı, yaptığı konuşmada, Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifa dileyerek; “Memur-Sen bundan 31 yıl önce bir avuç yüreğin gördüğü rüyadır. Memur-Sen üyeleri için onur, kamu görevlileri için umuttur. Özgürlük ve adalet hareketi, milli iradenin teminatıdır. Memur-Sen, zalimlere karşı direnişin merkezi, mazlumlar için diriliş nefesidir. Kapitalizmin ‘Bire dokuz, dokuza bir' düzenine karşı adil paylaşım iradesidir. Memur-Sen emperyalist ‘adi' düzene karşı ‘adil' dünya girişimidir. Memur-Sen varsa çözüm var. Memur-Sen varsa umut var” dedi.

“TÜRKİYE'NİN SON 20 YILDA KAT ETTİĞİ AŞAMAYI GÖRÜYORUZ”

Bakırcı, önlerinde birbirinden kritik 3 tarih olduğunu belirterek; “1 Mayıs'ta Cumhurbaşkanımızın da teşrifleriyle uluslararası katımla gerçekleştireceğimiz Memur-Sen 7'nci Olağan Kongresi var. Memur-Sen'i 4 yıl boyunca temsil ve yarımızı inşa edecek kadroları seçeceğiz. Kongremizin şimdiden üyelerimiz, teşkilatımız, ülkemiz ve insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapılacağı, tarih. 14 Mayıs'ta ülkemizin istikametini, geleceğini, elde ettiğimiz kazanımlarımızın akıbetini oylayacağız. 15 Mayıs ise zirvedeki Memur-Sen bayrağını daha da yükseğe taşıyacağımız mutabakat tarihi. Zirvedeki konumumuzu daha da güçlendirmek, çitayı düşürmemek, bilakis çok daha yükseğe koymak için ter dökeceğiz. Üçü de bizim için çok çalışmamız, dikkatli adımlar atmamız gereken, geleceğimizi ilgilendiren kritik süreçler. 14 Mayıs seçimleri bizim hikayemizin parçasıdır. Biz kişisel ya da kurumsal hesaplar içinde değiliz. Derdimiz millet, hassasiyetimiz emektir. Derdimiz milletin kazanımlarını sürdürmek, emeği, emekçiyi emek düşmanlarına karşı korumaktır. Emeğin hakkını muhafaza etmek, özgürlüklerimizi, demokrasiyi ilerletmek, vesayete geçit vermemektir. O nedenle biz mümeyyiz bir akılla hareket edeceğiz. Sadece vaatlere değil zihniyetlere de bakacağız. Kim kimi gizli açık destekliyor onlara da bakacağız. Kimler seçim sonrası hangi hesapları yapıyor, buna da bakacağız. Tercihimizi yaparken; ‘AK Parti ve MHP'ye karşı en büyük mücadeleyi PKK ve ABD yürüttü, AK Parti iktidarını yıkmak için her türlü mücadeleyi vereceğiz' diyen PKK elebaşı Duran Kalkan'ın ve ‘Bu seçim hiçbir seçime benzemiyor, 14 Mayıs'ta AK Parti iktidarını yıkacağız' diyen PKK üst yöneticisi Bese Hozat'ın sözlerini aklımızda tutacağız. Tercihimizi yaparken; ‘Erdoğan'a karşı muhalefetin liderlerini desteklemeliyiz. Erdoğan yaptıklarının bedelini ödemeli. Muhalefetle doğrudan iletişimde olup, onları Erdoğan'ı mağlup etmeleri için cesaretlendirmeliyiz' diyen Biden'in, Kimleri neden desteklediğini, kimden neden rahatsız olduğunu göz önünde bulunduracağız. Yavuz Ağıralioğlu'nun ‘PKK'nın, Kandil'in, FETÖ'cülerin dahil olmak için yarıştığı, uluslararası operasyonların taşıyıcısı' Akşener'in, de ‘Kumar masası' dediği bir masadan özgürlük adalet, kalkınma, refah, insan hakları ve demokrasi beklenir mi, elbette konuşacağız. Doğal gaz keşfine sevinemeyen, TOGG'un üretimine kara çalan, SİHALAR, Milli Muharip Uçak gibi gurur kaynağı olan projelere kalorifer peteği, maket, montaj diyenleri denkleme katacağız. 4-6 yaş kuran eğitimi çağ dışı diyen, LGBT'yi savunan bir zihniyetin liderine ‘mücahid' payesi biçenler mi kazanılmış haklarımızı koruyacak, bunu da değerlendireceğiz. Belediyelerde iş başına gelince binlerce çalışanı işten kovanların iktidara gelince neler yapabileceğini aklımızda tutacağız. ‘Suyu bedava yapacağız' dedikten sonra suya defalarca zam yapanların, bugün depremzedelere evleri bedava verme vaadini ciddiye alabilir miyiz, bakacağız. Hepimiz Türkiye'nin son 20 yılda kat ettiği aşamayı görüyoruz. 28 Şubat rezaletini, turnikelere takılan özgürlükleri, Gezi parkı tertibini, 15 Temmuz ihanetini, kumpasları, tapeleri, darbe girişimlerini, hortumlanan bankaları, sendikaların darbe seviciliğini hep birlikte yaşadık. Biz karar verirken kimlerin özgürlüklerin önünü açtığını, kimlerin de engel olmaya çalıştığını, bugün helalleşelim diyenlerin dün neler yaptıklarını hesaba katacağız. Bizim tercihimiz; Terörden medet umanlara karşı, sırtını millete dayayanlar. LGBT sapkınlığına karşı aileyi koruyanlar, İstanbul Sözleşmesini çöpe atanlar, Terörle sözde değil özde mücadele edenler olacaktır. Bizim tercihimiz; müesses küresel düzene karşı adil bir dünyayı savunanlar, vesayeti tarihin çöp tenekesine yollayanlar, kamusal alan yalanını tarihin çöp tenekesine atanlar adaletsiz katsayı uygulamasını kaldıranlar, Ayasofya'yı asli kimliğine döndürenler insana ve inanca saygılı olanlardan yana olacaktır. Bizim tercihimiz; emek mücadelesini kundaklayanlara karşı kucaklayanlar, üreterek büyüyen, büyüyerek güçlenen Türkiye için mücadeleye edenler, yeni ve sivil bir anayasa için irade gösteren, savunma sanayine çağ atlatan bağımsız dış politikayla Türkiye'yi bölgesel güce dönüştüren, terörle etkili ve kalıcı mücadele ederek ülkede 40 yıllık terörün belini kıranlardan yana olacaktır bizler Memur-Sen'iz. Bugüne kadar tarihi sorumluluğumuzun gereğini yaptık, değerlerimizden ilkelerimizden taviz vermedik. Ekmek mücadelemizi hürriyet mücadelemizden ayırmadık dolayısıyla bizim duruşumuz, istikametimiz belli. Biz bu istikamette yürüyerek; istiklalimiz ve istikbalimiz için siyasetin ve ekonominin istikrarı için ter akıtanların yanında, milletle beraber yol alanlara, dünya mazlumları için yorulanları safında duracağız. Mücadelesini verdiğimiz, her bir kazanımı korumakta kararlıyız. Kritik bir sürece giriyoruz. Verilen her oy önemli bu nedenle seçimde her türlü algı operasyonlarına, sandık hilelerine, oy hırsızlığına karşı teyakkuzda olmamız gerekiyor. Adil bir seçimin olması için teşkilatlarımız illerimizde Oy birliği Platformu'na dahil olmalı, sandıkları da haklarımızı da yarınlarımızı da koruyalım. Biz şanlı bir tarih, soylu bir mücadelenin öznesiyiz. Biz, Türkiye'nin entelektüel birikimi, yeni ve büyük Türkiye'nin, adil bir dünyanın müjdesiyiz. İyi ki Memur-Sen var, iyi ki varsınız diyorum” ifadelerini kullandı.

“14 MAYIS GÜNÜ AKŞAMINI BAYRAMA ÇEVİRMEMİZ LAZIM”

AK Parti Milletvekili Hakkı Köylü, seçimlerde Memur-Sen'e de büyük görevler düştüğünü dile getirerek; “Vatan, millet, bayrak bunda hiç itirazımız yok, herkes bunun farkında. Burada olanlar bunu biliyor, bunu dışarıdaki vatandaşlarımıza anlatırız ama size bunu anlatmamıza gerek yok, bu zaten sizin ruhunuzda olan bir şey. Bu sevgi ve duyguyla hareket ederek 14 Mayıs günü akşamını bayrama çevirmemiz lazım. Vatan, millet, bayrak sevgisi olanlar bir tarafta, vatan haini olanlar ve vatan hainlerine çanak tutanlar bir tarafta. Herkesi vatan haini olarak da ilan etmiyorum, vatan hainlerini zaten siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz. Ülke üzerine büyük hesapları olanlar, o akşam hüsrana uğramalıdır. Bu bizim görevimizdir, bunu hep birlikte yapacağız inşallah” diye konuştu.

AK Parti 1'inci Sıra Milletvekili Adayı Halil Uluay da selamlama konuşması yaparak, 15 Mayıs günüyle birlikte ilimize hizmet etmek için çalışacağını söyledi.

“CUMHURBAŞKANIMIZA KASTAMONU EVLADI OLARAK BORCUMUZ VAR”

AK Parti İl Başkanı Doğan Ünlü, 2023'ün önemine değinerek; “Kaç yıldır söylüyoruz, 2023'ün arifesine geldik. 2023 yılı aslında hepimiz için çok büyük anlam ifade ediyor. Tüm Türkiye'nin önündeki zincirlerin kırıldığı bütün şer odaklarının bertaraf edildiği Türkiye yeni yüzyılının yeni hedeflere doğru koşacağı bir yılı ifade ediyor. Yüz yıllık cumhuriyet tarihimizin yeni yüzyılını inşa edecek yeni süreci anlatıyor. Bu süreç hepimiz için önemli. 21 yıldır AK Parti iktidarı olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok büyük kazanımlar elde ettik. Eğitimden sağlığa, ulaşıma, milli savunma sanayinden diğer alanlara kadar Türkiye'miz çok geride olduğu birçok sıralamada şu an dünyanın en önde gelen ülkeleriyle yarışır hale geldi. Bu bütün kazanımlarımızın daha ileriye gitmesinin önünde tek engel var 14 Mayıs seçimleri. Bu seçimleri diğer seçimlerden farklı kılan şey aslında 7 Haziran'ı hatırlarsanız o dönemde ilk defa tek başımıza iktidar olamadığımız zamanda bu ülkenin o ara dönemde bile ne kadar sıkıntıya girdiğini ne kadar zorlandığını hep beraber şahit olduk. Bizim böyle seçim sonuçları üzerinden baktığımızda bu şer odaklarına fırsat vermememiz gerekiyor. Bilmiyorum başka hangi güç bu zillet ittifakını yan yana getirebilir. Adeta bu terör örgütleri adeta Türkiye düşmanları birbiriyle yarış eder halinde bir yerde toplandılar. Manzaraya baktığımızda karşımızda Türkiye'nin ve bizim gibi düşünen insanların karşısında birleşmiş bir güruh var. Türkiye üzerindeki oynayacakları oyunları da alenen söylüyorlar. ‘Selahattin Demirtaş'ı, Abdullah Öcalan'ı, Osman Kavala'yı özgürlüğüne kavuşturacağız.' Bugün kayyum atanan belediyelerdeki terör yanlısı olanların hepsi hukuk önünde cezasını çekerken onları da' özgürlüğüne kavuşturacağız' diyorlar. ‘Yüz yıllık cumhuriyeti kesintiye, akamete uğratacağız' demiyorlar mı? Az önce bahsettiğimiz Türkiye'nin kazanımlarının hepsini yok etmekten, bitirmekten başka bir projeleri var mı? Yok. Dağdan aldıkları emirle üst aklın Avrupa'dan, okyanus ötesinden gelen talimatlarıyla birlikte seçim çalışmalarını yürütüyorlar ve bunu yürütürken de açıkça ifade ediyorlar. Tek hedefleri var. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı liderliğini sonlandırmak, AK Parti'yi bitirmek, Cumhur İttifakı'nı tamamen yok etmek. Onun dışında bir hedefleri var mı? Yok. Kim gelsin? Kim gelirse gelsin. Önemli değil. Cumhurbaşkanımıza bizim millet olarak, bir Kastamonu evladı olarak, bir vatandaş olarak borcumuz var. Yıllardır ülkesi için, yıllardır milleti için, yıllardır bu topraklar için mücadele eden dünya lideri cumhurbaşkanımıza 14 Mayıs'ta bu borcumuzu ödeme zamanı geldi. Memur-Sen ailesiyle olduğumuz her yerde başarıyı yakaladık. Şehitler diyarı, evliyalar şehri Kastamonu bu zamana kadar vatan hainlerine şer odaklarına izin vermemiştir. Bu topraklar kutsal topraklardır. Kastamonu bu tür yapılara, bu tür bileşenlere bugüne kadar izin vermediği gibi 14 Mayıs'ta da vermeyecek” dedi.

“DOĞRU ZAMAN, DOĞRU ADAM RECEP TAYYİP ERDOĞAN”

İlimizden 3 milletvekilini meclise göndermek istediklerinin altını çizen Ünlü; “Biz bunu daha önce Kastamonulu olarak yaptık. Hep birlikte yapabiliriz ve yapmaya çok yakınız. Buna gerçekten gönülden inanıyorum. Cumhurbaşkanlığı oyumuz en son yüzde 69'du, hedefimiz bu seçim yüzde 80. Aynı zamanda 3 milletvekilimizi meclise gönderdiğimiz zaman Kastamonu'yu daha güçlü bir şekilde temsil etmiş olacağız. Yapılacak olan tüm yatırım ve projelerde çok büyük katkı sağlayacak. Geçmiş dönemde 2 Ak Parti, 1 CHP milletvekili vardı. CHP milletvekili Ankara'ya gitti geldi, yaptığı hiç bir şey yok, dikili ağacı yok. Bay bay Kemal'i Kastamonu'daki temsilcisinin yaptığı belirli şeyler var. HDP ile olan meclisteki kararlarda birlikte el kaldırmak, Kastamonu'yu sürekli meclis kürsüsünden karalamak ve kötü şeyler ile anmak. Yangında, selde vatandaşlarımızın faydasına çalışma yapmak yerine oralarda hükümeti, devleti karalayıp vatandaşlarımızın moral ve motivasyonunu bozmaktan başka bunlar bir şey yapmıyor. Yapmalarını da beklemiyoruz, zaten Kastamonu için de projeleri yok, Türkiye için de yok. Var olan projeleri yok etmekten başka bir düşünceleri var mı, yok. Şimdi 7 cumhurbaşkanı yardımcısı ile Türkiye'yi yönetmeye çalışacaklar. Orada bir karar alınana kadar sabah olur. Böyle bir sistemle ülkeyi ucube bir yönetim anlayışına mahkum edenlere fırsat vermeyelim diyorum. Bu tarih önemli bir tarih. İnşallah o akşam nasıl mutluluklarımızı, sevincimizi, kazanımlarımızı Memur-Sen ailemiz ile paylaştıysak bu kazanım hepimizin kazanımı olacak. Allah hepinizden razı olsun. Sayın Cumhurbaşkanımızı görüyorsunuz, ne kadar yoruluyor. Kim için? Ülkemiz, geleceğimiz için. Geçen hafif hastalık bile geçirdiğinde ne kadar üzüldük. Cumhurbaşkanımızın, AK Parti'mizin yanında durmanın tam zamanı. Doğru zaman, doğru adam Recep Tayyip Erdoğan” diye konuştu.

“KAMU ÇALIŞANLARININ UMUDU OLMAYA DEVAM EDİYORUZ”

Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mesut Öner ise ilimizde bulunmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu belirterek; “Aramızdaki deneyimli başkanlarımız da çok iyi bileceklerdir ki zor süreçlerden geçildi. Yeri geldi sendikanın kirası aramızda toplanarak ödendi, yeri geldi sendikanın aracı yoktu aramızda para toplayıp araca benzin koyarak tek tek üyelere ulaşma gayreti içerisinde olduk. Bugün Memur-Sen olarak 1 milyon 100 binlik kapasiteye ulaştık. Geldiğimiz nokta çok kıymetli, çok önemli, bunun farkında olmamız gerekiyor. Bugün itibarıyla yetkiyi aldığımız noktadan geldiğimiz son noktaya 802 önemli kazanıma imza attık. Kamu çalışanlarının umudu olmaya devam ediyoruz. Bugün kamu çalışanları ‘Eğer bir sorun varsa, bir talep varsa bunu çözerse, Memur-Sen çözer' diyorsa bizim bu ortaya koyduğumuz mücadelenin eseridir. 802 kazanıma biz kolay gelmedik. Bugün bir kazanım için ciddi bir mücadele ortaya koymanız gerekiyor. Bir kazanımı kazanım hanenize ekleyebilmeniz adına bunu olgunlaştırabilmek için öncelikle sahadan hücre hücre en ücra köşeden talepleri topluyorsunuz ve bu topladığınız talepleri mutfak çalışmasıyla beraber raporlaştırıyor, olgunlaştırıyor ve ardından talebe dönüştürüyorsunuz. Talebe dönüştürdükten sonra ısrarcı bir tutumla talebinizi dile getirmeniz lazım. Yeri gelir baskı unsuru oluşturursunuz. Yeri gelir siyaset kurumuyla görüşürsünüz. Yeri gelir idareyle canhıraş bir mücadeleye girersiniz ve eninde sonunda bu mücadelenin sonucu olarak bir başarı elde edersiniz ve bir kazanım hanenize bir eklenir. Biz bu noktaya kolay gelmedik. Bu sekiz 802 kazanımız bugün artık kamu çalışanlarının umudu durumundadır ve yeni çalışmalarımızı geleceğe taşımaktadır. Kazanımlarımızın değersizleştirilmesine asla ve asla müsaade etmeyelim. ‘2011'den önce dişe dokunur bir kazanım söyleyebilir misiniz?' sorusunun cevabı yok. Bugün kamu çalışanları kazanımlarla buluşmuşsa bu Memur-Sen'in eseridir ve bu başarının mimarı Memur-Sen'dir. Bunun farkında olmak lazım. Bizim alnımız ak, başımız dik. ‘Göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, çobanla benim oyum bir olacak mı?' diyen zihniyetteki ve kafadaki insanların ‘Yetkili sendika ne işe yarıyor? Yetkili sendika neyi yapıyor?' gibi zehirlemelerine kesinlikle müsaade etmeyelim. Yalanla ulaşılmaya çalışan hedeflerin karşısında doğrularla net bir şekilde duralım ve diyelim ki bugün kamu çalışanları kazanımlarla buluşmuşsa bunun mimarı Memur-Sen'dir. Biz kazanımlarımızı arttırmaya devam edeceğiz. Biz mücadelemizi büyütmeye, emek ve ekmeğimiz için mücadele etmeye devam edeceğiz. Yolumuz uzun, işimiz meşakkatli. Bunun farkındayız ama biz gücümüzü sizlerden, bu salonlardan alıyoruz. Sizlerin mücadele azmi bize güç veriyor. O açıdan büyük ve güçlü ailemize yolcu çağrısında bulunmaya devam edeceğiz. Yeni üye çağırmaya, üye kaydetmeye devam edeceğiz. Bir taraftan 14 Mayıs için sahada adım adım dolaşırken kurumlarda doğruyu, iyiyi, düzeni anlatırken bir taraftan da üye kaydetmeye devam edelim. Büyük ve güçlü ailemizi genişletelim inşallah. Bugün Memur-Sen artık Türkiye'yi aşmış ve bir dünya konfederasyonu olmuştur. Kurduğumuz uluslararası emek örgütüyle beraber bugün 25 milyonluk bir kapasiteye hitap ediyoruz. Hindistan'dan Afrika'ya, Afrika'dan Avrupa'ya ve birçok dünya bölgesinde ortak iş birliği yaptığımız ve dayanışma hattı oluşturduğumuz sendika platformu var ve bunu genişleterek büyüterek devam edeceğiz. O açıdan sizlerin güçlü desteği, önemli ve kıymetli 14 Mayıs'a doğru giderken bugüne kadar bu ülkenin içinden geçtiği zor virajlarda nasıl milletten yana irademizi ortaya koymuşsak, yine milletten yana durmaya, milletten yana yol almaya, el ele, kol kola birlikte emeğimizi, ekmeğimizi büyütmeye, adil paylaşımı desteklemeye, milletin adamlarla ve milletin adamlarıyla beraber yol yürümeye hep birlikte devam edeceğiz inşallah. Bu noktada 14 Mayıs'a kadar elimizden geldiğince mücadele edeceğiz. Türkiye'de istikrarın ve istikametin sapmasına asla ve asla müsaade etmemeliyiz” dedi.

“BİZLER TATLI SU BALIĞI SENDİKACISI DEĞİLİZ”

Diyanet-Sen Genel Başkanı Ali Yıldız, toplantının hayırlı olmasını dileyerek; “14 Mayıs sürecinde ve akabinde 15 Mayıs sürecine giden bu yolda da Memur-Sen'imiz 81 ilimizde, Memur Sen İl Divan toplantılarımızda, teşkilatımızda, lider kadromuzla bir kez daha bir araya gelerek, son virajda bir omuz daha vererek bu anlamda kazanımlarımızın kaderini belirleme noktasında son bir kez daha omuz verelim diye bu programları yapıyoruz. Memur-Sen'imiz sendikacılığı özlük ve özgürlük mücadelesi olarak kodluyor ve bu şekilde tanımlıyoruz. Özlük mücadelesi boyutunda kıymetli Genel Başkan Yardımcısı arkadaşımız çok güzel net ve özet bir şekilde bu konuyu özetlediler ve sizlere sundular. İnşallah özlük boyutunda da bundan sonra da Memur-Sen Konfederasyonumuz bütün hizmet kollarıyla birlikte kamu çalışanlarımızın yaşam standartlarını ve kalitelerini yükseltme noktasında her zaman olduğu gibi şimdiye kadar bundan sonra da aynı aşkla, aynı şevkle, aynı gayretle çalışmaya devam edecektir. Tabii işin özgürlük boyutunda, değerler sendikacılığı noktasında da Memur-Sen'imiz her zaman duruşunu sergilemiştir. Yine ülkemizde gönül coğrafyamızda bu konuda meydana gelen olaylarla ilgili tavrını belirlemiştir ve burada da buna göre çalışmalarını yönlendirmiştir. Yine ülkemizin geçmiş olduğu kritik dönemlerde her zaman milli iradenin yanında ve milletimizin değerlerinin yanında yerini alarak tavrını belirleyerek yoluna devam etmiştir. Fazla uzak değil. 28 Şubat'a kadar giderek oradan bu tarafa doğru şöyle bir hatırlatacak olursak, toparlayacak olursak 28 Şubat firavunlarının hakim olduğu bir dönemde sağımızda sendikacılık yapanlarla, solumuzda sendikacılık yapanların bir araya gelip oluşturdukları beşlik çeteleri döneminde ve o firavunlar döneminde bile Memur-Sen'imiz o zaman belki sayısal olarak azdı, sayısal olarak bu anlamda belki yetkili pozisyona değindik ama koskoca imanlarıyla, yürekleriyle alanları doldurarak ve başörtüsü eylemlerini, el ele eylemleriyle birlikte en azından kalben buğz noktasında bile sorumluluktan kurtulmak için bir hakkın görevini yerine getirmiştir ve o baskıcı zulüm döneminde bile milletin iradesinin yanında bu anlamda yerini almıştır ve bu konuda da mücadelesini yapmıştır. Hakeza devam eden o kritik süreçleri şerit halinde gözümüzün önünde getirebilirsek yine Gezi olayları sürecinde Taksim Meydanı'nda toplanarak birbirlerine mesaj atarak ‘Hala anlamadınız mı maksat ağaç değil' diyerek ve Taksim Meydanı'nda Türk bayrağını yakan alçaklara karşıda milli iradenin yanında duruşunu gösteren yine Memur Sen'dir. Dolayısıyla bu süreçlerde egemen güçler nedir? Birtakım odaklar nedir? Birtakım makamlar nedir? Onların yüz renkleri ne haldeler? Onlara bakarak değil milli milli iradenin tavrına ve milletin değerlerinin doğrultusunda bütün çalışmalarını ve tavrını bu yönde buna bakarak değerlendirmiştir. Hakeza 17-25 Aralık FETÖ darbe sürecinde bile milli iradenin yanında tavrını almıştır. Her türlü şantajın, montajın ahlaksızlıklarını sergiledikleri bir dönemde bile hiçbir şeyden korkmadan etmeden cesurca milletin iradesinin yanında Memur-Sen'imiz kadrolarımızla birlikte hep birlikte yerimizi aldık. Milletin iradesinden başka bir iradeyi tanımadığınızı, Allah'tan başka bütün cümle aleme ilan ettik. Yine yaşadığımız süreçlerde 15 Temmuz gecesinde bile birtakım sivil toplum kuruluşlarının adına birtakım STK denilen kuruluşların, cümle kurmak için, duruş göstermek için bu konuda fikrini beyan etmek için ‘Bir sabah olsun da ne oluyor bakalım?' diye bir tavır sergilediği dönemde daha akşam saat 22.30-23.00 civarında Sayın Cumhurbaşkanımızdan bile haber alamadığımız bir anda Memur-Sen'imizin cesur genel başkanı Ali Yalçın Bey'in TRT Haber canlı yayına çıkarken milletin değerlerine sahip çıkmak üzere ‘Bir milyon Memur-Sen üyesini meydanlara davet ediyorum' dedi. Dolayısıyla bizler tatlı su balığı sendikacısı değiliz. Bizler ne olursa olsun bizim inancımız, değerlerimiz, kültürümüz, tarihimiz, şahsiyetimiz ne gerektiriyorsa ilk anda adımımızı atarız. Onun için bu kuvvetli, anlayışlı, davasına, hedefine kilitlenmiş teşkilat yapımızı hiçbir zaman bozmamamız gerekir” diye konuştu.

“DEPREM FELAKETLERİNDE 12 MİLYON NAKİT KATKI SUNDUK”

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen depremlere ilişkin de konuşan Yıldız; “6 Şubat sabahı meydana gelen benim şahsi olarak ‘Küçük kıyamet' diye adlandırdığım bu kıyamet döneminde bile Memur-Sen'imiz gereğini yapmıştır. Ramazan ayını da bu hüzün ve matem havası içerisinde yaptık. O sabah Memur-Sen'imizin ülkemizin üç noktasında konuşlandırmış olduğumuz arama kurtarma ekipleri, Van, Afyon ve Ankara'dan hareket ettirerek Kahramanmaraş'a intikalini sağladık. Dolayısıyla ondan sonraki süreçlerde teşkilatlarımıza sizlere mesajlarla bilgilendirerek Kızılay kan merkezlerimize, hastanelerimize giderek kan verme talimatlarımızı sizlere sunduk. Allah razı olsun. Sizler de aynı şekilde görevini yerine getirdiniz. Memur-Sen'imiz bütün çalışmalarda olduğu gibi yine 10 milyon nakit parayla AFAD'ımızın hesabına yatırarak devletimizin bu konudaki harcamalarına omuz vererek her zaman olduğu gibi yine örneklik teşkil etmiştir. Bu paralar şahsi olarak bizlerin cebinden çıkan paralar değil. Bu paralar sizlerin emeği, alın teri. Allah sizlerin hayırlarını kabul eylesin. Rabbim sizlerin hepinizden razı olsun inşallah. Bazen tezviratçılar çıkıyor diyorlar ki ‘Bu Memur-Sen'e bu kadar para kesiliyor, nereye gidiyor, Memur-Sen bu paraları nereye harcıyor?' Türkiye'deki muhalefet mantığı, siyasetteki muhalefet mantığıyla, sivil toplumdaki muhalefet mantığı arasında bir fark yok. Siyasetteki muhalefet mantığı ‘Tayyip Erdoğan gitsin de ülkeyi ne olursa olsun' Sivil toplumdaki siyaset mantığı da ‘Memur-Sen'i itibarsızlaştıralım da Memur-Sen'i alanda bu anlamda zayıflatalım' hak, hakikat umurlarında değil. Evet bu kaynaklar milletten geliyor, tekrar millete dönüyor. Genel başkanlar olarak maaşlarımızı bağışlayarak iki milyon civarında da öyle katkı sunduk. Memur-Sen ailesi olarak deprem felaketlerinde 12 milyon nakit katkı sunduk. Bu yardım çalışmalarımız da devam ediyor. Teşkilatlarımızı organize ederek yine ilk etapta 120 tırın üzerinde bir yardım filosunu ilk hafta olay yerine intikal ettirdik. Milletimizin bu birliği beraberliği bu gönlünün gani genişliği olduğu müddetçe bizi hiçbir şeyi sarsamaz. Milletimizin bu şekilde birlik beraberlik içerisinde olduğunu gören odaklar, milletimizin bu anlamda bu enkazdan da kendilerine bir rant elde edemeyeceklerini anlayan o çarpık tayfalar ne yaptılar? ‘Enkazda devlet yoktu' diyerek devleti, itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Hep bakıyoruz toplum olarak ortak değerlerimiz neyse onu itibarsızlaştırmaya çalışıyor bu alçaklar. Oradan bir şey çıkartamadılar çünkü milletimiz itibar etmedi onların tezviratlarına. Daha sonra Diyanet üzerinden dini, din görevlileri Diyanet'i itibarsızlaştırmaya çalıştılar. ‘Deprem bölgesinde din görevlilerinin ne işi var?' diye açıklama yapanlar İsveç'te, Danimarka'da Kur'an-ı Kerim'i yakan ve Türk bayrağını yakan alçaklarla aynı hesabın adamları bunlar. Bu seçimler onun için önemli. Bu Ahmet, Mehmet seçimi değil” ifadelerini kullandı.

“YERİMİZ MİLLİ İRADENİN YANIDIR”

Memur-Sen'in boş konfederasyon olmadığının altını çizen Yılmaz; “Memur-Sen davası ve sevdası olan bir kuruluştur. Dolayısıyla davamız ve sevdamız için ideallerimiz doğrultusunda çalışmamız lazım. Bu sendikaları kuranlar Ahmet'e, Mehmet'i falanca makama müdür yapalım diye kurmamıştır. Elbette çalışan kardeşlerimizin özlük haklarını korumak da bize ait. Bu sendikaları kuran insanların düşünceleri, idealleri, hülyaları farklı bir medeniyet mücadelesidir. 2023, 2053 ve 2071 projeleri günlük siyasi mülahazalarla konmuş projeler değildir. Ne çabuk unuttuk, daha dün üniversite kapılarında turnikelere kızlarımız sıkıştırılıyordu. Bu süreçleri hep birlikte geçtik. Şimdi Cumhurbaşkanımız ve Memur-Sen sayesinde böyle bir huzur ortamı açıldı. Cuma namazına gidemiyordu kimse.'12 yaşında çocukları Kur'an kurslarına, camilere aldınız' diye soruşturma geçiren hocalarımız var. Bunlar bir yere gitmedi ki. Neyi bekliyorlar? Tökezlememizi bekliyorlar. Buna müsaade edeceğiz mi? İçimizde sıkıntılar olabilir. AK Parti'nin eleştirilecek tarafları da olur. Akşama kadar eleştiririz. Ama şimdi değil bu. 14 Mayıs Memur-Sen'imizin bir hikayesidir. Bizden bağımsız değildir. Emeğe, özgürlüğe sahip çıkma anlamında, temel hak ve özgürlüklere sahip çıkma anlamında bunları oylayacağımız zamandır. Öyle algı operasyonları yapılıyor ki. Bu kadar kazanımlarımızla pazardaki domates, patates fiyatları arasında tercihe zorlanıyoruz. Akşam o ekranlara koydukları palavracılar tarafından bu algı oluşturuluyor. Biz ne zaman inançlarımızı, değerlerimizi temel hak ve hürriyetlerimizi, özgürlüklerimizi iki kilo soğana, bir kilo patatese değiştirir olduk? Ülkesinden çıkan doğal gaza sevinemeyen vizyonsuzlarla bir arada olamayız. Biz Ülkemizin Akdeniz'de ilan ettiği NAVTEX'lere İsrail ve Amerika gibi yorum yapan siyaset müsveddeleriyle yol yürüyemeyiz. TOGG'un üretimine sevinemeyen, itibarsızlaştırmaya çalışan itibarsızlarla o siyasilerle yol yürüyemeyiz, yol alamayız. Dünya siyasetinin yönünü ve istikametini değiştiren İHA ve SİHA'lara ‘Kalorifer peteği' diye itibarsızlaştırmaya çalışan çapsızlarla da yol yürüyemeyiz. Biz LGBT sapık anlayışının sözcülüğünü ve liderliğini yapan bir kişiye mücahit payesi veren şuursuzlarla da yol yürüyemeyiz. Duruşumuz net. Bazen diyorlar ki bana ‘Hocam çok siyasi olmadı mı?' Hem varlık, yokluk sebebi diyoruz hem de kuş diliyle mi konuşacağız? TÜSİAD sivil toplum kuruluşu değil mi? Siyasetini gizli mi yapıyor? Bu ülkede vatan hainleri hainliklerine aşikar bir şekilde özgürce yapıyor. İslam düşmanları Türkiye'de düşmanlıklarını açıkça ve cesurca yapıyor. ‘Varlık, yokluk sebebi' dediğim gerçekten geleceğimizi, kaderimizi belirleyeceğimiz bir olayda tarafsız duracağım, renksiz, kokusuz, belirsiz cümleler kuracağım. Böyle bir şey yok. Bu sendikaları bunun için kurulmuştur. PKK'nın, eşkıyanın başı Duran Kalkan, ‘AK Parti hükümeti ve Recep Tayyip Erdoğan ile PKK ile Amerika kadar mücadele eden olmadı. Tayyip Erdoğan'ın uluslararası gücün aksine yapmış olduğu faaliyetlerden dolayı hesabını vermesi lazım' diyor. Diğer taraftan büyük şeytan Amerika'nın başkanı Biden ne diyor? ‘Muhalefeti destekleyerek bu anlamda Tayyip Erdoğan'dan hesap sorulması lazım ve bu seçimleri muhalefetin kazanması lazım' diyor. Burada Duran Kalkan'ın söylediği istikamette mi yerimizi alacağız, yoksa milletin iradesinin yanında mı? Biz büyük şeytan Amerika Başkanı Biden'in talebi doğrultusunda mı bir noktada duruş sergileyeceğiz, yoksa milletin iradesinin yanında mı? Dolayısıyla şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da yerimiz bellidir. Milletin değerlerinin yanıdır, milli iradenin yanıdır. Bir milyon üyemize ulaştık. İnşallah 15 Mayıs'a doğru giden süreçte yetkimizi daha çok perçinleştirerek, daha çok firavunlarla mücadele etme noktasında daha çok değerler sendikacılığını yayma ve yaygınlaştırma noktasında vites artırarak bu anlamda performansımızı yükseltilerek yolumuza devam edeceğiz” dedi.

Bakmadan Geçme