Mehmet Feyzi Efendi dualarla anıldı
Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı (TÜRKAV) Şubesi tarafından organize edilen Mehmet Feyzi Efendi'yi Anma Etkinlikleri kapsamında dün Rüya Düğün ve Konferans Merkezi'nde Emekli Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Necmettin Nursaçan tarafından 'Alide Huzur Yurtta Huzur' konulu konferans verildi. Programda konferans merkezi hınca hınç doldu. Programın başlangıcında İmam Hatip Liseleri arasında 2015 yılında düzenlenen Kur’an-ı Kerim’i en güzel...
Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı (TÜRKAV) Şubesi tarafından organize edilen Mehmet Feyzi Efendi'yi Anma Etkinlikleri kapsamında dün Rüya Düğün ve Konferans Merkezi'nde Emekli Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Necmettin Nursaçan tarafından 'Alide Huzur Yurtta Huzur' konulu konferans verildi. Programda konferans merkezi hınca hınç doldu.
Programın başlangıcında İmam Hatip Liseleri arasında 2015 yılında düzenlenen Kur'an-ı Kerim'i en güzel okuma yarışmasında Türkiye birincisi olan Emre Kısa, Kur'an-ı Kerim okudu.
Saygı duruşunda bunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından programın açılış konuşmasını yapan TÜRKAV Şube Başkanı Abdullah Ünal, TÜRKAV olarak Kastamonu'nun yetiştirdiği bütün milli ve manevi şahsiyetlere sahip çıkarak, onları anma ve kamuoyuna tanıtma görevini bir sorumluluk olarak kabul ettiklerini dile getirdi.
Vefanın 27'nci senesinde Mehmet Feyzi Efendiyi andıklarını ifade eden Ünal; 'Mehmet Feyzi Efendi, Hafız Ömer Akzöz Hocaefendi ile başlayarak çocukluğundan itibaren iyi bir tahsil görmüş, askerliğini yaptığı 1935'li yıllarda İstanbul'un en büyük hocalarını bularak anlardan der almış, Kastamonu, Afyon, Denizli hapishanelerinde yattığı sıralarda da ilim aşkıyla çalışmalarını sürdürmüştür. Mehmet Feyzi Efendi Kur'an-ı Kerim tilavetinde Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam gibi dini ilimlerde kendisini yetiştirmiş, ayrıca ziyaretçileri ile; astronomi, tarih, coğrafya, sosyoloji, tıp, bitkiler, hayvanlar, gıdalar, madenler gibi konularda da teferruatlı sohbetlerde bulunmuşlardır' dedi.
'MEHMET FEYZİ EFENDİ ANLAŞILMASI GEREKEN BİR DÜŞÜNCE İNSANIDIR'
Mehmet Feyzi Efendi'nin hayatını ve fikirlerini gelecek kuşaklara aktarmayı gaye edinmiş pek çok kitap yazıldığını ifade eden Ünal, sözlerini şu şekilde sürdürdü: 'Kendileri ile uzun yıllar sohbetlerde bulunmuş, ilminden istifade etmiş ve feyiz almış olan Muzaffer Ertaş ve Musa Özdağ hocalarımızın kaleme aldığı eserler bunların başlıcalarındandır. Bizler dini konulara vakıf olan kimselerden dini meseleleri öğrenmeye; milli konularda hassasiyeti bulunanlardan da milli meseleler ve sosyal konularla ilgili problemleri ve çözüm yollarını duymaya alışmış bir nesil olarak yetiştik. Dini ve milli hassasiyetleri bir bütün olarak kabul eden bir değer olarak Mehmet Feyzi Efendi anlaşılması gereken bir düşünce insanı olarak karşımızda durmaktadır.'
Günümüzde dini konularda hassas olup milli meselelere duyarlı olmayan ya da milli konularda duyarlı olup milli değerler hususunda hassasiyet göstermeyenlerin bulunduğunu vurgulayan Ünal, şunları ifade etti: 'Fertlerin zihin dünyalarındaki milli ve dini mefkurelere göre harekete geçebilmeleri halinde, yapacakları işler daima toplumun yararına olacaktır.'
'PROBLEMLERİN ANA SEBEBİ ÜÇLÜ SACAYAĞININ BİRBİRLERİNE DÜŞMAN GİBİ GÖSTERİLMESİDİR'
Sosyal ve psikolojik problemlerin had safhada olduğu günümüzde değerlerimizi ve değer şahsiyetleri toplumun önüne örnek olarak çıkarmak, insanları müsbet düşünceye, iş ve eylemlere yönlendirmek açısından oldukça önemli olduğunun altını çizen Abdullah Ünal; 'Bu bağlamda Mehmet Feyzi efendinin düşünceleri, yeni nesiller ve gelecek asırlar için dikkate değer ve asrımızın dertlerine deva olacak, sosyal problemlerine çözüm üretirken kaynak kabul edilecek görüş ve düşüncelerdendir. Mehmet Feyzi Efendi'de dini ve milli kimlik birleşmiş adeta ayrılmaz bir bütün teşkil etmiştir. Onun bu kimliğinin tabii bir neticesi olarak kendisi, Türk ve İslam dünyasının problemlerine de bir bütün halinde bakmış; dini ve milli değerlerin birlikte yaşatılması gerektiğini hayatı boyunca ısrarla dile getirmiştir. Onun tespitlerine göre 'mefahir-i diniyye, mefahir-i milliyye ve sadakat-i vataniyye' denilen üç değere birden sahip çıkılması gerekmektedir. Yani dini değerlere, milli değerlere ve vatana birlikte sahip çıkarak bu üçlünün ayrılmasına asla müsaade edilmemelidir. Çünkü bu üçlü bir arada oldukça onulmayacak, tedavi edilmeyecek hiçbir hastalık yoktur. Bu demektir ki, bugün karşı karşıya kaldığımız problemlerin ana sebebi 'üçlü sac ayağı' diyebileceğimiz 'din, milliyet ve vatan' ile ilgili konularda gösterdiğimiz zaaf ile bunların parçalanması ve adeta birbirlerine düşman gibi gösterilmesidir' ifadelerini kullandı.
'İSLAM'DAN ÇIKAN TÜRKLER, TÜRKLÜKLERİNİ DE KAYBETMİŞTİR'
Sağlam bir şekilde ayakta durabilmek için bunlardan birini diğerinin önüne geçirmeden ve hiçbirini ihmal etmeden hareket edilmesi gerektiğinin önemine dikkat çeken Ünal; 'Çare bu üçlünün bir arada olmasıdır. İslami değerlerin ayakta tutulabilmesinin yolu, milletimize Türklüğe sahip çıkmaktan geçer. Çünkü milli bünyemiz sağlıklı olmazsa, ayakta duramayız ve dinimize de sahip çıkamayız. Millet olarak ayakta duramadığımızda, kendi başına ayakta duramayan diğer Müslüman milletlerle bir araya gelmemiz de mümkün olmayacaktır. Yahut mümkün olsa bile, kol kola vermiş sarhoşalar gibi hep birlikte yere kapaklanmak veya yuvarlanmak kaçınılmaz olacaktır. Tek başına Türklüğü öne çıkarmakta çare değildir. Çünkü İslam varsa Türklük bir anlam ifade eder. İslam'dan çıkan Türkler, Türklüklerini de kaybetmiştir. Bu iki unsur birbirini tamamlar. Bu nedenle İslamiyet ruhumuz, Türklük bedenimizdir. Bunların muhafazası için ise vatan şarttır. Vatan olmazsa İslam'ı da Türklüğü de korumak mümkün değildir. Sağlam bir şekilde ayakta durmak için İlam, Türklük ve vatan mefhumları bir arada olmak zorundadır. Bunların bir arada olduğu bir Türk dünyasının, aynı zamanda diğer Müslüman milletler için de büyük bir güven ve huzur kaynağı olacağı muhakkaktır' değerlendirmesinde bulundu.
'AİLELER YIKILIRSA MİLLET YIKILIR'
Program daha sonra Emekli Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Necmettin Nursaçan'ın 'Yurtta Huzur, Ailede Huzur' konulu konferansıyla devam etti. Büyüklerini anmayanların büyük insan yetiştiremeyeceklerini vurgulayan Nursaçan; 'Mehmet Feyzi Efendi Hazretleri'nin bu anma etkinliklerine ihtiyacı yoktur. Ona nesillerimizin ihtiyacı vardır. Aramızdan ayrılışlarının 27'nci yılında bile coşkuyla anılmaktadır. Allah kulunu sevice sevdiriyor. Gönüllere sevgi koyuyor. Bu anma programlarından maksat yeni Mehmet Feyzi Efendiler yetiştirebilmektir. Gençliğimden itibaren gücüm nispetinde aziz milletimizin nabzını tutmaya çalışıyorum. Beninde tespitim, sevgiye ihtiyacımız var. Mevlana 'Sevgiyle bakın altın olur. Zindan saray olur. Viran ümran olur. Acılar tatlı olur. Karanlıklar aydınlık olur' der. Bunlar sevgi, saygı, sabır, sadakattir. Aileler yıkılırsa millet yıkılır. Çanakkale ruhunun arkasındaki şey sağlam aile yapısıdır' dedi.
Programa Emekli Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Necmettin Nursaçan, Belediye Başkanı Tahsin Bababş, MHP Eski Milletvekili Emin Çınar, TÜRKAV Genel Başkanı İbrahim Vatanserver ve yönetimi, İl Müftüsü Osman Aydın, TÜRKAV Şube Başkanı Abdullah Ünal, siyasi parti temsilcileri, İl Genel Meclisi üyeleri, STK temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.