Kastamonu İlk Defa Ne Zaman Türklerin Eline Geçti?
Geleneksel Türk evi ve yakın dönem Osmanlı mimarisi örneklerinin yoğun olarak bulunduğu ender illerden olan Kastamonu, büyük şehirlerin gürültüsünden kaçmak isteyenlerin sığınabilecekleri alternatif bölgeler arasından yer alıyor.
Geleneksel Türk evi ve yakın dönem Osmanlı mimarisi örneklerinin yoğun olarak bulunduğu ender illerden olan Kastamonu, büyük şehirlerin gürültüsünden kaçmak isteyenlerin sığınabilecekleri alternatif bölgeler arasında yer alıyor.
Türkiye'nin cennet köşelerinden biri olan Kastamonu, panoramik dağlarıyla, yemyeşil ovalarıyla, zümrüt sahilleriyle, zengin kültürel varlıklarıyla çok sayıda alternatif sunan bir tatil beldesi olarak tercih ediliyor.
Kentsel sit kapsamına alınmış olan Kastamonu, MÖ.18.yy.da Gas'ların yurdu oldu. Eski bir yerleşim alanı olduğu bilinen bu bölge, zamanla Hititler, Firigler, Kimmerler, Lidyalı'lar, Pers'ler, Pontuslular, Romalılar ve Bizanslıların yönetimine geçti.
Romalıların bu yörede kurduğu Paflagonia isimli eyaletin merkezi olan pompei-polis höyüğü bugünkü Taşköprü ilçesinde bulunuyor. Bizans hanedanı Komenoslar tarafından yapılan ve Kastamonu şehrinin tarihsel çekirdeğini oluşturan Kastamonu Kalesi, görkemli görüntüsüyle ziyaretçilerini asırlardır selamlamaya devam ediyor.
Öte yandan Kastamonu, Taşköprü, İnebolu, Küre ve Abana'nın eski mahalleleri ve yapıları ziyaretçilerde hayranlık uyandırıyor.
Milli Mücadele Döneminde En Güvenilir Bölge Oldu
Milli mücadele sırasında lojistik destek açısından en güvenilir bölge olan Kastamonu İnebolu Limanı'ndan Ankara'ya erzak, cephane ve taşınmasında stratejik açıdan büyük önem taşıdı. Kastamonu, Kurtuluş Savaşı'nda en fazla şehit veren üçüncü il olurken, Araç ilçesi ise nüfus bazında Türkiye'de en çok şehit veren tek ilçe olarak adını tarihe altın harflerle yazdırdı.
Doğal güzelliklerini ve yeşil doğasını korumayı başaran Kastamonu, Çatalzeytin'deki Ginolu ile Cide'deki Gideros koyları Karadeniz'in en güzel koyları arasında yer alıyor. 135 km. kıyı bandıyla deniz, kum ve güneş arayanlara da hitap eden bu şehir, zengin tarihi, kültürel mirası ve tabiatı ile baş döndürüyor.
Kastamonu'nun Bilinen Tarihi Hititler İle Başladı
Kastamonu'nun bilinen tarihi, Hitit İmparatorluğu ile başladı. Hititlerden sonra Frigya ve Lidya Krallıklarının egemen olduğu bu topraklar M.Ö.4.yy'da Perslerin eline geçti. M.Ö.4,yy'da Büyük İskender, Anadolu ile birlikte Kastamonu topraklarını da Makedonya'ya katmayı başardı. İskender'den sonra yöreyi ele geçiren Pontus Krallığı M.Ö.1,yy'da Romalılar tarafından ortadan kaldırıldı. Uzun yıllar Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalan Kastamonu M.S.395 yılında İmparatorluğun bölünmesiyle bütün Anadolu gibi Bizans İmparatorluğu'na katıldı.
Prehistorik çağlardan Sümerlerin en eski bir kolu olan Gaslar (Gaşka Türkleri), M.Ö.2000-1300 yılları arasında bu bölgede hüküm sürdü. Gaslar (Gaşkalar) devamlı olarak Mısırlılar, Suriyeliler ve Kaldelilerle siyasi, ticari ve kültürel ilişkilerinin sürdürdü. Sert karakterli, cengaver kişiler olarak bilinen Gaslar, Hititlerle de bazen savaştı, bazen de dost oldu.
Kastamonu İsminin Nasıl Türediği Konusunda 3 Görüş Bulunuyor
Bugün Kastamonu ve çevresindeki illeri de içine alan ve Romalılar devrinde adına Paflagonya (Pophlaginia) denilen Gasların kurduğu şehirlerden bir tanesi de “Timonion veya Tumanna“ olarak biliniyor.
Kastamonu adının nereden geldiği konusunda üç görüş bulunuyor Bunlardan ilki, “Gas“ kelimesi Ile “Timoni“ veya “Tumanna“ kelimesinin (Gas ülkesi anlamında) birleşmesinden meydana geldiği görüşü öne sürüldü.
İkinci görüş ise, Romalılar devrinde Taşköprü'nün eyalet merkezi olduğu zamanlar Kastamonu küçük bir kasaba olup, Bizans devrinde ve özellikle Kommenler soyu zamanında gelişmeye başladı. Bu soy, zamanında buraya bir kale yaptı. Bu kaleye Kommenlerin kalesi anlamında “Kastra Kommen” denildi. Bu kelimenin zamanla “Kastamonu” şekline dönüştüğünü ileri sürüldü.
Üçüncü bir görüş ise Bizans tekfurunun kızı Türk askerine aşık olduğu için kalenin anahtarını aşık olduğu askere verdi. Bunu gören baba, kızını kaleden aşağı atarak “Kastın neydi Moni” dedi. Kastamonu isminin bu şekilde türediği ifade edildi.
Kastamonu, İlk Kez Danişmentliler Zamanında Türklerin Eline Geçti
Kastamonu'nun ilk defa Türklerin eline geçmesi Danişmentliler zamanında Ahmet Gazi'nin Oğlu Gümüş Tekin devrinde 1105 yılında gerçekleşti. 100 yıla yakın bir zaman Danişment idaresinde kalan şehir ve çevresi 15 yıl süre ile tekrar Bizanslılara geçerek, 1213 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın emriyle Selçuklu kumandanı Hüsamettin Çobanbey tarafından korundu.
Moğollar tarafından bölgenin ikinci kez zaptına memur edilen Şemsettin Yaman Candar kumandasındaki ordu 1292 yılında Kastamonu'ya giderek Muzafferettin Yavlak Arslan birliğini bozguna uğrattı. Bu bozgunda kendisi de öldürüldü. Muzafferettin Yavlak Arslan'ın oğlu Mahmutbey, babasının intikamını almak için mücadeleye girerek, Şemsettin Yaman Candar'ı buradan batıya sürmeyi başardı. Şemsettin Yaman Candar'ın ölümünden sonra Süleyman Paşa tarafından 1309 yılında Kastamonu yeniden ele geçirilerek, toprakları genişletildi. Sonrasında “Candaroğulları Beyliği”ni kurularak Çobanlar hakimiyetine son verildi.
İsfendiyarbeyden sonra “İsfendiyaroğulları” adını da alan Kastamonu Beyliği, 1460 yılında Osmanlı idaresine girinceye kadar önemli bir ilim ve kültür merkezi olarak bir çok ilim adamı yetiştirdi. Osmanlılar zamanında da bu özelliğini devam ettirdi.
Kastamonu, Fatih Sultan Mehmet'in 1460 yılında Sinop'la birlikte bu şehri alarak Candaroğulları Beyliği'ni ortadan kaldırmasından sonra Osmanlı Devleti'ne katıldı.