'Kalaycılık öldü, zanaatımız öldü'

KALAYCI USTASI RAŞİT YAZICI: Bakırcılar Çarşısı'nda, küçük bir dükkanda, soba sıcaklığında, ateş yardımıyla bakırları kalaylıyor Raşit Yazıcı Usta. 50 yılın verdiği ustalıkla, büyük bir özenle işliyor elindeki işleri. Ellerinde, meslekten kalan kömür karası, yüzünde mesleki yaşanmışlıkların kırışıklığıyla buyur ediyor müşterilerini. Kalaycılık mesleği üzerine edilen hasbihalin her bir dakikasında iç çekiyor, kaybolup giden mesleğinin son zamanlardaki...

KALAYCI USTASI RAŞİT YAZICI: Bakırcılar Çarşısı'nda, küçük bir dükkanda, soba sıcaklığında, ateş yardımıyla bakırları kalaylıyor Raşit Yazıcı Usta. 50 yılın verdiği ustalıkla, büyük bir özenle işliyor elindeki işleri. Ellerinde, meslekten kalan kömür karası, yüzünde mesleki yaşanmışlıkların kırışıklığıyla buyur ediyor müşterilerini. Kalaycılık mesleği üzerine edilen hasbihalin her bir dakikasında iç çekiyor, kaybolup giden mesleğinin son zamanlardaki durumuna. Büyük bir buruklukla; 'Bitti ya bitti işte' sözleriyle özetliyor kalaycılık mesleğini. Doğma büyüme Kastamonulu olduğunu söyleyen Raşit Yazıcı; 'Kalaycılık işini 50 senedir yapıyorum, yaşım 62. Dededen kalma bize bu meslek. Dedem, babam, amcam, herkes bu mesleği yaptı zamanında' diyerek mesleğe nasıl adım attığını anlatıyor. 'BAKIR YAPAN DA SATAN DA YOK' Kalaycılık mesleğinin, bakırcılığın ölmesiyle yok olmaya yüz tutan meslekler arasına girdiğini ifade eden Yazıcı; 'Bizim meslek 10-15 seneden beri kan kaybediyor, öldü. Önceden bakırcılar üretim yapıyordu. Biz kalaylıyorduk. Yaptığımız kazanlar, tavalar hep satış için pazara gidiyordu. Bakır satışı yapan pazarcılar vardı, dolu. Şimdi hiçbirisi kalmadı, çoğu öldü. Bakır yapan da satan da yok. Kastamonu'da bir tek hacı amca var, o da gittiğinde bakırcılık da kalmayacak memleketimizde. Ben de 62 yaşına gelmişim, çalışsam çalışsam, en fazla 2 sene daha çalışırım. Ben öldüğüm zaman bu zanaat da ölecek Kastamonu'da. Taşköprü'de iki tane varmış, Tosya'da iki kişi varmış. Onlar da ihtiyarlamış. Bu kadar işte Kastamonu'da, 5 kişi. Bitti işte, bitti ya…' diyerek seriyor gözler önüne, kalaycılık mesleğinin de yoklar kervanına katılışını. 'ZANAATIMIZ ÖLDÜ' Kalaycılık mesleğinin yok oluşunu bakırcılığın yok oluşuna, bakırcılığın yok oluşunu fabrikasyon ürünlerinin çıkmasına bağlıyor Raşit Usta. Bakır kapta yemek pişir de gör aradaki farkı diyerek meydan okuyor fabrikasyon kaba, çanağa. Kalaycılığın öldüğünü her bir cümlesinde yineleyen Raşit Usta; 'Kalaycılık öldü. Bende öldüğüm zaman komple öldü. Zanaatımız öldü. Paslanmaz çıktı, alüminyum çıktı, kalaya para vermemek için vatandaşlar paslanmaz alıp, alüminyum alıp kullanıyorlar. Bakırcılık, kalaycılık o yüzden öldü. İnsanların fabrika üretimine dönmesi de kalaycılığın pahalı olmasından değil. En sağlıklı olan bakır, bakır kapta yemek pişir, alüminyumda yemek pişir, paslanmazda yemek pişir hangisi daha lezzetli bir bak. Deneyin' diyor. 'ÇIRAĞIN KARNINI NASIL DOYURAYIM Kİ?' Çırak bulmanın anlamsızlığına değiniyor Raşit Yazıcı. Çırak bulsak ne olur sorusuna, karnını doyuramaz ki cevabını yapıştırıveriyor. Çırakların devlet işlerine girdiğini de ekleyerek cevabının arkasına; '3 tane çocuğum var. Karın doyurmuyor ki bu mesleğe ilgi duysunlar. Çıraklar devlet işlerine girdi, oralardan emekli oldu çoğu. Çoğu da vefat etti. Şimdi bu işi benden başka yapan kimse kalmadı. Hem yıkamak hem kalaylamak, tek başına zor, kolay değil kalaycılık. Yeni çırak da yetiştiremezsin, karın doyurmuyor ki. Adam buraya gelince aç kalır. Ben şimdi çırak tutsam, kendi karnımı doyuramıyorum, çırağın karnını nasıl doyurayım ki? Benim emekli maaşım var da ondan idare edebiliyorum. Kahvelerde otursam, aldığım maaş kahvelere gidecek. Yetmez ki. Kalaycılık artık benim için bir uğraş. 50 senedir bu işin içindeyim, bu kokuyu özlerim' cümlelerini ekleyiveriyor.

Bakmadan Geçme