Güven Tur Başkanı İslamoğlu: 'En kısa mesafe bin lira üzerinde olmalı'
Güven Tur Karayolu Yolcu Taşıma Kooperatifi Başkanı Faruk İslamoğlu, 2023-2024 okul servisi ve çeşitli firmalara yapılan taşımacılık fiyatlarını belirleyemediklerini, sektörün zor günlerden geçtiğini vurgulayarak açıklamalarda bulundu.
Akaryakıt ve KDV, ÖTV vergilerindeki artışlar birçok sektörü gün geçtikçe daha fazla etkiliyor. Servisçiler ve minibüsçüler bu konuda en çok muzdarip olan sektörler arasında başı çekiyor. Sektör temsilcileri akaryakıt ve KDV, ÖTV vergi indirimi talep ederken sektörün gün geçtikçe daha da kötüye gittiğini belirtiyor.
“SIKINTILAR YAŞANIYOR”
Güven Tur Karayolu Yolcu Taşıma Kooperatifi Başkanı Faruk İslamoğlu, akaryakıttaki artışlardan en çok etkilenen sektörlerden biri oldukları belirterek; “Taşıma sektöründe şoför camiası içerisinde akaryakıtın en çok etkilediği kesim haliyle tabii ki araçla işi olan kamyoncudur, taksicidir, dolmuşçudur, özel halk otobüsü, minibüsçü servisçi, nakliyeci gibi kesim etkileniyor bundan. Akaryakıt fiyatlarının çok düşük olması da bizim çok işimize gelmez. Çünkü bizim taşıma sektöründeki ücretlerimizi belirleyen en önemli unsur akaryakıt fiyatları ama alışık olduğumuz zamlardan çok fazla bir zam geldiği için ve zamlar sabit değil, sürekli ummadığımız oranlarda arttığı için şu anlamda biz sıkıntı yaşıyoruz. Bir fabrikayla bir anlaşma yapıyoruz bugünün durumuna göre örneğin günlüğü ‘Yüz lira' demişsiniz Haftaya bakıyorsunuz akaryakıt, 20'den 30'a, 30'dan 35'e çıkıyor bu seferde aldığımız ücret eriyip gidiyor. Tekrardan o kimseyle gidip tekrardan sözleşme yapmaya yüzünüz tutmuyor. Bu gibi sıkıntılardan dolayı özellikle personel servislerinde, tekstil servislerinde bizim kooperatifimiz de olsun, başka kooperatiflerde olsun birçok arkadaşımız iş bırakmalara başladılar. Dolayısıyla fabrika sahipleri de kendilerine göre haklıdır mutlaka onların da personel giderleri, sosyal güvenlik, elektrik, doğal gaz bütün giderlerdeki artışlar sebebiyle onlar da tabii ki taşımaya ayırdıkları bütçeyi gözden geçirmek zorundalar amma velakin bir türlü anlaşamıyoruz. Sıkıntılar yaşanıyor” diye konuştu.
“OTURMUŞ BİR FİYAT YOK”
Normal şartlarda şimdiye kadar 2023-2024 eğitim öğretim yılı için fiyatını belirlemeleri gerektiğini ama mevcut durumda bunun mümkün olmadığını dile getiren İslamoğlu; “KESOB'tan okul servis ücret fiyatlarının belirlenmesi dilekçeyi vermiş olacaktım ama geciktiriyoruz. Geciktirmek zorundayız, haftaya akaryakıtın ne olacağı belli değil, bir sonraki hafta ne olacağı belli değil. ‘Ne kadar geç ücret tarifesi için dilekçe verebilirsek o kadar az zararımız olur' diyoruz. Tekrardan bir zam gelirse bu sefer de aldığımız zamlar edilmiş olacak. Tekrardan bir zam talebinde bulunmamız sıkıntı oluyor çünkü velilerle ona göre bir sözleşme imzalıyoruz. Özellikle bizim servis sektörü ve özel halk otobüsleri sektörü kovid döneminden bu tarafa sıkıntı içerisinde. Daha yeni yeni toparlanmaya çalıştığımız bir dönemde ekonomik krizlerin ortaya çıkması, akaryakıt zamları. Sadece akaryakıtla da bitmiyor. Biz önceki yıllarda sanayiye girdiğimiz zaman kafamızdaki en büyük rakam 3 ila 5 bin lira arasında olurdu. 8-10 bin liralık masraf bir şanzımandır veyahut ağır bir masrafı oluştururdu ama şimdi bir klima gazını bile 2 bin liraya basıyorlar. Maksimim 500 liraya bastırırdık bunu. 4 katına çıkmış her şey. Oturmuş bir fiyat yok. Araştırmadan gidemiyorsunuz hiçbir yere. Ustaya da sormak zorundasınız. Yedek parça aldığınız zaman da 2-3 yere sormak noktasında kalıyoruz. Bazısı zammı hemen uygulamıyor bazısı geldiği gün uyguluyor, bazısı siparişini verdiği gün toptancısında uyguluyor. Bu hesapları yapmak zorunda kaldığımız bir dönem içerisindeyiz. Tabi ki ülkemizin de içinde bulunduğu sıkıntıların farkındayız. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde özellikle Türkiye'nin 11 ili, ilçeleriyle birlikte hangi oranlara tekabül ediyor onu bilmiyorum ama ülkemizin 10'da 1'i yeniden inşa ediliyor. Bu da tabii ki etken bu fiyatların yansımasında. Motorlu taşıtlar vergileri ikişer tane daha geldi. Bizim talebimiz şuydu. En azından bu sektördeki insanları ayakta tutabilmek adına, bu çarkın dönebilmesi adına MTV'lerin ticari taşıtlardan alınmaması yönünde bir talebimiz oldu. Akaryakıtta ticari araç kullananlara farklı bir uygulama yapılmak zorunda. Biz bunu eğer ki taşıma sektöründen başlayarak yansıtamazsak bu dolaylı yollardan halka zaten misliyle yansıyor. Kısa mesafe için bin liraya çekebileceğim bir öğrenciyi mazot sübvansiyonundan yararlanıp da 700 liraya çekebilirsek, 300 liralık kalan ücret yine bir şekilde devletin kasasına girecek. Bu dar gelirli insanların veya orta gelirli insanların 300-500 lirayı altına veya dolara yatıracak, yastık altına koyacak hali yok. Gene ekonomiye aktaracak bir şekilde bunu. Emekli çocuklarını da taşıyoruz. Dedesinin, ninesinde yanında kalan insanlar var. Şu an için aldıkları maaşları biliyorsunuz. Cumhurbaşkanımız yılbaşında iyileştirme yapılacak dedi ama yılbaşına kadar bu insanlar ne yapacak? Bizim yapabileceğimiz indirimler bir şekilde doğrudan ya da dolaylı zaten devlete veya millete yansıyor” ifadelerini kullandı.
“HİÇ KİMSE GEÇTİĞİMİZ YILLARDAKİ SERVİS ÜCRETLERİNİ KIYASLAMASIN”
Şoförlerin belirli bir kar marjı olduğunu ve bundan daha fazla kazanamadığının altını çizen İslamoğlu; “Sosyal güvenlik, akaryakıt, amortisman giderlerimiz ve benzeri zaruri giderlerimiz düştükten sonra bizim kazancımız aylık kestiğimiz faturanın yüzde 15 ila 20'sidir. Bu rakam hiçbir zaman değişmez. Yani akaryakıt bedava da olsa, akaryakıt 100 lira da olsa bizim kar imajımız aynı. Bu yüzden özellikle 2023-2024 yılı için hem eğitim öğretim yılı hem personel taşımacılığındaki çalışmalarımız için şu anda belirsizlik hakim. Belirsizliğin hakim olmasının da ana sebebi akaryakıtın yerine oturmamış olması. İnşallah eylül ayına kadar bir sistem yerine oturur. Bizler de elimizden geldiği ölçüde kendimizden fedakarlık ederek her zamanki gibi uygun rakamlarda taşımacılık yapmaya çalışırız ama hiç kimse geçtiğimiz yıllardaki servis ücretleriyle bundan sonraki servis ücretlerini kıyaslamasın. Kıyaslanırsa bize haksızlık, vicdansızlık yapmış olunur. Geçtiğimiz yıl 500 bin liraya aldığımız araç bugün 1 milyon 200 lira. Bu sadece araç fiyatı. Aradaki 700-800 bin liralık amortisman kaybımız bizim kazancımızın misli fazlası zaten. Şu anda araç yaşı 2024 yılının temmuz ayına kadar 15'e uzatıldı ama bugün için 16 yaşındaki bir araç bile 500 bin lira. 1 milyon 200 bin liraya 0 araç almış olsanız S plaka ve benzeri giderlerle bir o kadar daha masrafınız oluyor. Yani 2 milyon masrafınız olacak, aylık kazancınız 12-13 bin lira ancak olacak. Bir nevi asgari ücret civarında maaş alacaksınız. Bu mantıklı mı? Bu yüzden bu sektöre de artık rağbet yok. Bu şekilde çalışan insanlar da elindeki araçları değiştiremez. Bu işi yapamaz hale gelirlerse bu işi yapan insan sayısı daha da azalacak. Azaldığı zaman da rekabet ortamı da ortadan kalkar, halka yansıtılır” diye konuştu.
“ARAÇ YAŞLARININ ESKİSİ GİBİ ON SEKİZE ÇIKARTILMASINI İSTİYORUZ”
Uzun zamandır şoför sıkıntısı da çektiklerinin vurgulayan İslamoğlu; “Şoför olarak şu anda deneyimli emekli ağabeylerimizi kullanıyoruz. Onları da part-time çalıştırıyoruz ve ona göre sigorta yapıyoruz. Yani şoförlük yapan bir insan birden fazla işte koşturmuyorsa, örneğin bir okul yanında fabrika gibi işlerde de koşturmuyorsa zaten para kazanma şansı yok. Çarkı çeviremez. Kazandığı ücret benzin istasyonlarına, sanayiye, vergiye, araç arızalarını ancak denk gelir. Başka hiçbir şeye yatırım dahi yapamaz. Elindeki aracının da modeli dolduktan sonra koyar internete satar, işlem yapar. Gerçekten zor bir dönem. Şoför esnafına ayrı bir indirim, ayrı bir uygulama ayrı bir akaryakıt, ÖTV, KDV indirimi veya araç alımlarında birtakım muafiyetler olması lazım. Okul servisleriyle ilgili sektörde bir diğer talebimiz önceki yıllarda mesela araç yaşları 18'di. Şu an normalde okul servis yönetmeliğinde 12 yaş uygulaması var. Bu ek genelgeyle 2024'ün 24 Temmuz'una kadar 15 yaşa kadar uzatıldı ama gün çabuk gelir. O gün yine aynı sıkıntıları yaşayacağız. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar göz önünde bulundurulduğu zaman bunun artık genelgelerle falan uzatmadan 15'e falan da değil, 18 çıkarılması lazım çünkü bizim araçlarımızın birçoğu şehir içinde günlük yaptığı sadece 80-100 kilometre. Bu araçların yağı bile ısınmadan zaten kapının önünde işi bitiyor. TÜVTÜRK muayene istasyonundan geçebilmek zaten öyle kolay bir şey değil. Araç yaşı 18 olsa bile kilometreleri bu araçların 150-200 bin lira civarında. Motorunun yarı ömrü bile olmadan aracın yaşı doluyor. Araç yaşlarının eskisi gibi on sekize çıkartılmasını istiyoruz. Milli servetin çöpe gitmemesi için bu şart. Bizim kazancımızın hepsi zaten elimizde bir araba kalırsa kalıyor onu da düzenli ödeme yapmadıysak emekliliğimize yakın zamanlarında 500 ila 700 bin lira birikmiş BAĞ-KUR primleri için arabayı satıp üzerine para çekip BAĞ-KUR primlerimizi kapatıp Bir emeklilik maaşına talim eder durumdayız. Yani kamu sektöründeki gibi ikramiyemiz falan yok. Kazancımız biraz normal olsa, primlerimizi ödeyebilmiş olsak, elimizdeki aracımızı sattığımızda o bizim emekli ikramiyemiz olması lazım. Bu da mümkün olmuyor. Taleplerimiz bu yönde. Gene araçlarımızda bizim birtakım ek özellikler isteniyor. O da şu anda ek genelgelerle uzatılıyor. O kamera sistemlerinin daha kaliteli olması, araç takip sistemleri, üç noktalı emniyet kemerleri, oturmaya duyarlılık, sensörler ve benzeri birtakım giderler ve istekler var. Çok yerinde istekler de olabilir ama şu anda değil. Bunların en azından 5-6 yıl daha ertelenmesi lazım. Bunlar istendiğinde haliyle fiyatlar tekrardan artacak. Dolayısıyla olan gene millete olacak. Devlet bizden birtakım şeyleri bekliyorsa kendi de birtakım fedakarlıklar yapması lazım. Özellikle taşıma sektöründe alınan kararlar masa başında alınan kararlar olmamalı. Sahaya inen insanlar olmalı. Bizlerin dertleri dinlenmeli ama iyi dinlenmeli ve takibi yapılarak mutlaka bunlar uygulanmalı. Biz servisçiyiz, eski arabayla sanayilerde uğraşmaktansa, yeni arabaya binmek istemez miyiz? Daha püfür püfür klimaları olan araçları elbette bizler de isteriz ama araç kalitemizi yükseltmemekte zorlanıyoruz. Dolayısıyla hizmet kalitesi de düşmüş oluyor, keza vatandaşın cebine yansıyan rakamlar da yüksek oluyor. Bize yapılan her iyilik mutlaka halka yansır. Ben bunun inancındayım. 2001 yılından bu tarafa bu sektörün içerisindeyim. 17-18 yıldır da yöneticilik Güven Tur Kooperatifi'nde yöneticilik yapıyorum ve Güven Tur Kooperatifi sadece il sınırları içerisinde servis sektörüne hakim bir kooperatif değildir. Sinop, Çankırı, Çorum, Karabük olsun her zaman bizimle görüş alışverişinde bulunan illerdir. Geçtiğimiz aylar içerisinde Trabzon'dan bir teklif telefon geldi. Servis konusunda çözemedikleri bir problemle karşılaşmışlar, internet üzerinden ismimize ulaşmışlar sağ olsun. Sıkıntısının çözüm yollarını gösterdiğimiz zaman adamın söylediği ifade şuydu; ‘Allah sizden razı olsun sizden, bir buçuk aydan bu yana Ulaştırma Bakanlığı dahil bu konuya biz çözüm bulamadım. Siz büyük bir kooperatifsiniz” dedi. Bunu neden anlatıyorum? Bizlerin sözlerine kulak verilsin diye, biz reklam peşinde değiliz. Biz bu ülkenin daha refah seviyesinin ileri seviyelerde olması amacıyla çalışan, kafa yoran insanlarız. Deprem olur, biz koşarız, sel olur, biz koşarız. Hiçbir ücret talep etmeden keza fakir fukara, etkinlik, yardım olur, ücret talep etmeden koşarız elimizden geldiği kadar. Ayaklanma olur, darbe olur, caddeye gene herkesten önce şoför esnafı çıkar. Bunlar göz önünde bulundurulmalı. Şoför esnafı bu ülkenin en önemli mihenk taşlarıdır, çarkını çeviren dişlileridir. Bu yüzden şoför esnafına ayrı bir özen ve kulak verilmesini düşünüyorum. Şu anda akaryakıt bugünkü haliyle kalsa bile en kısa mesafe yarım gün bile bin lira üzerinde olmak zorunda. Tam günde ise bu fiyat yüzde 30 civarında artar ve bu rakamları yazdığımızda biz fazla kazanmış olmayacağız, çarkı ancak bu şekilde çevirebileceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.