Eller semaya Kudüs için açıldı
Kudüs'ün İsrail'in başkenti yapılması yönündeki girişimlerin engellenmesi için Türkiye'nin 81 ilinde protestolar devam ediyor. AK Parti teşkilatları da dün 81 ilde ABD Başkanı Donald Trump'ın kararını protesto etmek için basın açıklaması düzenledi. Aynı zamanda İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) İl Başkanlığı da basın açıklaması yaparak kararı protesto etti. Nasrullah Meydanı'nda düzenlenen basın...
Kudüs'ün İsrail'in başkenti yapılması yönündeki girişimlerin engellenmesi için Türkiye'nin 81 ilinde protestolar devam ediyor. AK Parti teşkilatları da dün 81 ilde ABD Başkanı Donald Trump'ın kararını protesto etmek için basın açıklaması düzenledi. Aynı zamanda İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) İl Başkanlığı da basın açıklaması yaparak kararı protesto etti.
Nasrullah Meydanı'nda düzenlenen basın açıklamalarına AK Parti eski Milletvekili Mustafa Gökhan Gülşen, Belediye Başkan Vekili Eşref Can, AK Parti İl Başkanı Halil Uluay, AK Parti Merkez İlçe Başkanı Faruk Özdemir, AK Parti Kadın Kolları Başkanı Nurcan Selçuk, AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Musa Kalafat, STK temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
'KUDÜS DAVASININ SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ'
ABD Başkanı Donald Trump'ın açıklamalarının bölgedeki sorunu derinleştirdiğini söyleyen AK Parti İl Başkanı Halil Uluay; 'Sayın Cumhurbaşkanı'mızın kesin şekilde ilan ettiği üzere Kudüs, tüm Müslümanların kırmızıçizgisidir. Bu, bölgemizde barışı ve istikrarı tehdit etmeye yönelik bir adımdır. Alınan kararın, İsrail ve Filistin toplumları arasındaki husumeti arttırmaktan başka sonucu olmayacaktır. Asla kabul edilemez gördüğümüz bu karardan en kısa sürede dönülmelidir. İslam'ın sesini susturmak, kendi kurguları olan terör örgütlerini bahane ederek Müslümanların iradelerini esir etmek isteyenler, tarihte defalarca olduğu gibi yine hüsrana uğrayacaklardır. İslam'ın harem-i izzeti olan Kudüs'ü tacize teşebbüs edenler, Türk'üyle, Arap'ıyla, Kürt'üyle tüm Müslümanlarda Selahaddin Eyyubi ruhunun dirilip karşılarına dikildiğini göreceklerdir. Türkiye'nin, İnsanlığın silueti olan Kudüs'ün mahremiyetine yönelik bu saldırı karşısında Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ortaya koyduğu güçlü tepkinin sonuna kadar arkasındayız. Dünyadaki tüm Müslümanların, İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanı olan Türkiye'nin çağrısına kulak vererek Kudüs'e sahip çıkacağına inanıyoruz. Diğer taraftan, Amerika Birleşik Devletleri'nin bu kararı, dünyada yaşanan adaletsizliğin yeni bir tezahürüdür. Bu hadise, Cumhurbaşkanımızın, küresel sistemin çarpıklıklarına ve adaletsizliklerine karşı uzun zamandır dile getirdiği 'dünya 5'ten büyüktür' itirazının haklılığını teyit etmiştir. İslam'ın kalbine saplanmaya çalışılan bu hançere, ancak tüm Müslümanların iki elin parmaklarının kenetlenmesi gibi bütünleşmesiyle engel olabiliriz. Biz Müslümanlar olarak Kudüs davası ve ümmetin birliği için her türlü çabayı göstermeye, her türlü fedakarlıkta bulunmaya hazırız. Kudüs davasının sonuna kadar takipçisi olacağız' ifadelerini kullandı.
'KUDÜS İNSANLIĞIN ORTAK MİRASIDIR'
İHH adın açıklamada bulunan İHH İl Başkanı Mücahit Dağdelenoğlu ise; 'Kudüs savaşın değil barışın şehridir. İnsanlık tarihinin en kanlı, en şedit dönemlerinin yaşandığı bir zaman dilimindeyiz. Şiddeti daha da derinleştirerek kanlı iktidarlarını sürdürmek isteyen bir zihniyet, Kudüs üzerinden yeni bir hamle yapmaya hazırlanıyor. Bunu gören, tarihsel gerekçelerini bilen ve dünyanın bu devrine itiraz eden vicdan sahiplerinin sesi olarak ihtarda bulunmak üzere burada toplandık. Kudüs'ü işgal eden İsrail'e, İsrail'e destek veren ABD ve bütün bunlara sessiz kalanlara karşıdır bu ihtarımız. Kudüs insanlığın ortak mirasıdır, özgürlük Kudüs'ün hakkıdır diye yeniden haykırmak üzere buradayız. 'ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma' ve 'Amerikan Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınmasına' yönelik olarak 1995 yılında aldığı kararını fiiliyata geçirmeyi amaçlayan ABD ve Başkanı Trump ihtarımızın öncelikli muhataplarıdır. ABD'nin bu hamlesi, insanlık için manevi ve tarihi kıymete sahip, bu yönüyle de dünyanın barış adası olmuş Kudüs'ü savaş gerekçesine dönüştürmek amacı taşımaktadır. İsrail'in Filistin ve Kudüs'te varlığı gayri meşrudur. Varlık sebebi işgaldir ve işgal devam etmektedir. İsrail'in işgali ulusal ve uluslararası hiçbir hukukta onaylanmış değildir, onaylanması da mümkün olamaz. Kudüs'ün statüsü konusunda Birleşmiş Milletlerin kararları nettir. 1967 sınırları sonrasında yapılan ve yapılacak bütün işgaller, yerleşkeler, utanç duvarları illegal olarak tescillenmiştir. Görünen o ki ABD, BM başta olmak üzere kendi savundukları uluslararası hukukun ve sistemin kararlarına karşı koymuş İsrail gibi artık tüm dünyaya meydan okuyarak 'hukuku' tanımayacağını beyan etmiştir. Bunun iki sonucu olabilir: Ya dünyadaki tüm devletler kendi hukukunu uygulayacak ve dünyaya kaos hakim olacak, insanlığın geleceği yok olacak yada Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm uluslararası mekanizmalar ABD ve İsrail'in mevcut genel kabul gören hukuka uymasının gereğini sağlayacak. Aksi takdirde ABD'nin tüm dünyadan 'İsrail için bunu yaparsan tüm Ortadoğu'yu ateşe verir kan gölüne çevirirsin ve bu ateş ve gözyaşı tüm dünyayı sarar' uyarılarına rağmen bu kararı almasının bedelini Müslüman, Hristiyan tüm dünya ve gelecek nesiller ödeyecektir' dedi.
'KUDÜS'ÜN BU VASIFLARININ YOK EDİLMESİNE İZİN VERMEYİZ'
Kudüs'ün bu vasıflarının yok edilmesine izin vermeyeceklerini söyleyen Dağdelenoğlu; 'Bu yolla, diplomatik ve ekonomik zeminde devam eden örtülü üçüncü dünya savaşının ateşli bölümünün İslam coğrafyası üzerinden gerçekleşmesi istenilmektedir. Oysa Kudüs, bütün inançlar için ortak tarih, ortak coğrafya, ortak kültür ve hepsinden öte ortak kader ve birlikte yaşamak demektir. Kudüs'ün bu vasıflarının yok edilmesine izin vermeyiz. Kudüs'ün insanlığın ortak mirası olması gerçeğine ihanet ettirmeyiz. ABD-İsrail ortak yapımı bu kirli strateji, şiddet ve krizlerle kavrulan bütün insanlık için eğer engellenmezse daha da büyük sorunların kapısını aralayacaktır. Tam da bu yüzden dünyanın bütün iyi insanları barışı geliştirme ve barış adası Kudüs'ü koruma noktasında çağrımızın muhatabıdır. Buradan diyoruz ki, korsan İsrail Kudüs'ü başkent yapmak gibi bir hataya düşmemeli, ABD İsrail'in başkentinin Washington olduğunu idrak etmeli. Kudüs, bizim nazarımızda bir mihenktir. Her bir karışı İlahi vahyi insanlığa bildiren peygamberlerin izlerini taşıması hasebiyle Kudüs; insan olma şuuru, selamete erme bilinci ve sulhun mihengidir. Kudüs, son Peygamber'in risaleti sırasında ilk kıble olarak seçilmesiyle de bizim için varoluşumuzun ve medeniyet kodlarımızın ifadesidir. Muharref bir inancı kendisine payanda olarak kullanan ve batıdaki faşist düşüncelerden hız alan şiddet ideolojisi Siyonizm'in ateşine odun taşımak, nereden bakarsanız bakın akıl tutulmasıdır. Yüz yılı aşkın süredir Filistinlilere karşı şiddet uygulayan Siyonist çetenin ideallerine bu derece destek çıkmak sadece akıl tutulmasıyla açıklanabilecek bir durum değildir elbette. Asıl neden kanlı müstebitlerin her ne olursa olsun iktidarlarını sürdürme stratejileridir. Görünen odur ki Kudüs; çökmekte olan köhne dünya düzeninin merkezindeki ABD oligarşisinin yaşadığı iktidar çatışmasını gizleme aparatı olarak seçilmiştir. Bu yönüyle de çağrımızın bir diğer muhatabı Siyonizm'e karşı çıkan samimi Yahudilerdir. Çünkü Kudüs, samimi Yahudilerin de sığınağı ve inançlarını yaşama alanıdır. Bu nedenle sadece İstanbul'da yaşayan 25 bin Yahudi'yi de ABD'nin bu kararına ve İsrail'in Kudüs'ü işgal politikasına karşı açıklama yapmaya davet ediyoruz. Hatırlatmak isteriz ki eğer şiddet sarmalı bölgemizi ve dünyamızı sararsa bütün dünyada Müslüman, Hristiyan, Yahudi ve diğer hiçbir din ayırt edilmeksizin güvenlik riski/zafiyeti yaşanacağı da açıktır' şeklinde konuştu.
'ÖZGÜRLÜK HAYKIRIŞI SUSTURULMAK İSTENİYOR'
Dağdelenoğlu son olarak; 'Nasıl ki, Hz. Ömer'in fethiyle, Selahaddin Eyyubi'den bu yana medeniyetimizin önemli merkezlerinden biri olan Kudüs'ü Haçlılara karşı yüz yıllar boyu savunduysak; nasıl ki, Yavuz Sultan Selim Han'ın hilafetiyle birlikte Kudüs'ü bütün inançların barış adalarından biri yaptıysak; nasıl ki, Abdülhamid Han'ın mücadelesiyle Siyonizm'i Filistin ve Kudüs'ten uzak tuttuysak; Şimdi de aynı şuurla mücadelemizi sürdürüp, haçlı artığı düşüncelleri payanda olarak kullanan emperyalizme ve Siyonizm'e karşı bütün insanlığı da içine alan bir söz söyleyebiliriz. İslam coğrafyasında günü kurtarma politikaları peşinde koşan devlet yöneticilerinin ikircikli tutumlarına karşı çıkarak, inancımızın ve tarihimizin bize verdiği güçle barışın sesini yükseltebiliriz. Şiddetten boğulmuş, krizlerle boğuşan bütün insanlık, doğru ve adil bir söz bekliyor. Anadolu bu sözü söylemeye hazırdır. Ümmetin gönlü bu hakikate açıktır. Bu konudaki inancımız ve kararlığımız tamdır. Şimdi bu inancı ve kararlılığı fiiliyata dökme vaktidir. Kudüs'ün Siyonizm'e başkent yapılmasını engellemek için harekete geçmek, birlikte ses vermek ve insanlığın beklediği o sözü söylemek için buradayız. Müstebitler de en çok bundan korkuyor. Emin olun ki Kudüs'e özgürlük haykırışı bunun için şiddetle susturulmak isteniyor. Eğer insanı ve Kudüs'ü özgürleştirecek söz söyleyebilirsek, eyleme geçebilir, fikir, teknoloji ve emtia üretebilirsek müstebit iktidarlar yerle yeksan olur, özgürlüğün nefesi bütün dünyaya ulaşır. Bu inanç ve kararlılıkla Mescid-i Aksa'nın selamını alıyor, Kudüs ve Aksa'nın İslam'la kucaklaşması için haykırıyoruz. Yaşasın başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti. Yaşasın işgalden kurtulmuş Kudüs şehri' dedi.
Açıklamaları ardından atılan sloganlarla ABD Başkanı'nın açıklamaları protesto edildi. Nasrullah Meydanı'nda gösteri Kudüs'ün kurtulması için edilen dualarla son buldu.