Eğitim İş Şube Başkanı Bal: 'Türk Ulusu Atatürk Devrimlerini İçselleştirmiştir'
Eğitim İş Şube Başkanı Ahmet Tevfik Bal, Büyük Önderimiz Atatürk'ün Kastamonu'yu ziyaretinin, Şapka ve Kıyafet Devriminin 99'uncu yılı münasebetiyle açıklamalarda bulundu.
Eğitim İş Şube Başkanı Ahmet Tevfik Bal açıklamasında; “Bu 23 Ağustos'ta da Kurtuluş Savaşımızın büyük önderi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, eşsiz insan Mustafa Kemal Atatürk'ün Kastamonu'yu ziyaretinin 99'uncu yılını büyük bir kıvanç içerisinde kutluyoruz. 1919'dan 1923'e kadar süren Bağımsızlık Savaşımızın büyük zafer, Lozan Antlaşması'nın imzalanması ve Cumhuriyet'in ilanı ile taçlanmasının ardından, Türkiye'nin ayağına pranga olan ortaçağ ilişkileri ve kurumlarından kurtarılıp uygar ve aydınlık bir ülke haline getirilmesi mücadelesi başlamıştı. Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak, hatta onu da aşmak amacını güden Atatürk devrimleriyle ulus ve yurttaşlık bilincinin, laik, bilimsel ve akılcı düşüncenin geliştirilmesi, kadın-erkek eşitliği, çağdaş kültürün benimsenmesi sağlanmıştır. Bu mücadele süreci içerisinde gerçekleştirilen Atatürk devrimleriyle, bütün dünyada hayranlık uyandıran siyasal ve toplumsal dönüşümler kısa sayılabilecek bir zaman dilimi içerisinde başarılmıştır. Bundan dolayı, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinde bağımsızlık savaşımız ve Lozan Barış Antlaşması'nın yanı sıra Atatürk İlke ve Devrimleri de bulunmaktadır” dedi.
'Kastamonu Halkı, Büyük Önderimizin Çağrılarına Büyük Bir Destek Vermiştir'
Açıklamalarına devam eden Bal; “Şapka ve kıyafet devriminin Atatürk'ün Kastamonu ziyareti sırasında gerçekleştirilmesi de son derece anlamlıdır. Bu ziyaret sadece şapka ve kıyafet değişikliği yanı sıra büyük bir zihniyet değişikliğini gerçekleştirmek amacını gütmekteydi. Nitekim Atatürk'ün Kastamonu ziyareti sırasında yaptığı konuşmalarda verdiği mesajlar bu durumu açıkça göstermektedir. Kastamonu, işgale uğramamasına rağmen bağımsızlık savaşımıza en fazla katkıyı yapan illerimizin başında gelmektedir. Kastamonu halkı; cepheye gönderdiği kahraman evlatlarıyla, büyük zorluklar içerisinde cepheye silah ve cephane taşıyan kadınlarıyla, Anadolu'nun kurtuluş yolu durumunda bulunan İnebolu'suyla kurtuluş destanına unutulmaz katkılarda bulunmuştur. Kurtuluşta böylesine önemli rolü bulunan Kastamonu'nun, şapka ve kıyafet devriminin yürürlüğe konulduğu yer olması da bizler için ayrı bir gurur ve övünç kaynağıdır. Büyük önderimiz Atatürk, Kastamonu ziyareti sırasında son derece önemli bazı açıklamalarda da bulunmuştur. Atatürk, bu açıklamalarında: ‘Efendiler, Türkiye Cumhuriyeti halkı fikriyle, anlayışıyla uygar olduğunu kanıtlamak ve ortaya koymak zorundadır. Uygarım diyen Türkiye halkı aile hayatıyla, yaşayış tarzıyla uygar olduğunu göstermek zorundadır. Kısaca, Türkiye'nin gerçekten uygar halkı başından aşağıya dış görünüşüyle bile uygar ve gelişmiş insanlar olduğunu fiilen göstermek zorundadır…' (…) ‘Turan kıyafetini araştırıp düzeltmenin yeri yoktur. Uygar ve uluslararası kıyafet bizim için çok cevherli, milletimize yakışan bir kıyafettir. Onu giyeceğiz.' Kadınlarımıza ilişkin olarak da: ‘Yolculuğum sırasında köylerde değil, özellikle kasaba ve şehirlerde kadın arkadaşlarımızın yüzlerini ve gözlerini sıkıca ve özenle kapattıklarını gördüm. Özellikle bu sıcak mevsimde bu tarzın, kendileri için kesinlikle işkence ve sıkıntı yarattığını tahmin ediyorum. Erkek arkadaşlar, bu biraz bizim hodbinliğimizin eseridir… Fakat değerli arkadaşlar, kadınlarımız da bizim gibi kavrayışlı ve düşünceli insanlardır. Onlar yüzlerini dünyaya göstersinler. Ve gözleriyle dünyayı dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak bir şey yoktur' demiştir. Atatürk, bunlardan başka çağdaş bir toplum ve ulus olarak dünyada saygın bir yer almanın yolunu da şu sözleriyle işaret etmiştir: ‘Bugün bilimin, fennin, bütün her şeyiyle yüz yüze gelişinde filan veya falan şeyhin yol göstericiliğinde maddi mutluluğu ve maneviye arayacak kadar ilkel insanların Türkiye uygar toplumunda varlığını asla kabul etmiyorum. Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır.' Kastamonu halkı, Büyük Önderimizin bu çağrılarına büyük bir coşkuyla destek vermiştir. 30 Kasım 1930'da kabul edilen ‘Tekke ve Zavielerin Kapatılmasına ve Şapka İktisasına (Giyilmesine)' dair iki kanunla da gereken yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Bu düzenlemelerle, ulusumuzu cehalet içerisinde bırakıp onu her yönden sömüren, akılcı ve bilimsel düşüncenin gelişmesine engel olan ‘tekke ve zaviyeler' kapatılmış, şeyhlik, dervişlik, dedelik, çelebilik vb. unvanlar yasaklanmıştır” ifadelerini kullandı.
'Tarihin Tekerleği Geri Çevrilemez'
Ahmet Tevfik Bal son olarak; “Günümüzde ortaya çıkan bazı ‘dâhili ve harici bedhahlar', Atatürk devrimlerini, bağımsız demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkarak ulusumuzu etnik gruplara, tarikat ve cemaatlere bölme amacını gütmektedirler. Öyle anlaşılıyor ki; Türkiye'yi bölmek ve sömürgeleştirmek isteyen odaklar, Atatürk ilke ve devrimlerini amaçlarına ulaşmanın önünde en büyük engel olarak görüyorlar. Şurası iyi bilinmelidir ki; halkımızın dini duygularını istismar ederek, dini kendi şahsi, siyasi ve ekonomik amaçlarına alet etmek isteyenler, ülkemizi ve ulusumuzu büyük bir felakete doğru sürüklemektedirler! Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı ve ulusumuzun bütünlüğü, Atatürk ilke ve devrimlerinin korunup geliştirilmesine bağlıdır. Türk ulusu ezici çoğunlukla Atatürk İlke ve Devrimlerini içselleştirmiştir. Türk ulusu kazanımlarından asla vazgeçecek değildir! Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir! Çünkü tarihin tekerleği geri çevrilemez! Eğitim-İş Kastamonu Şubesi olarak; bu duygu ve düşüncelerle, bütün Kastamonuluları kutlar, saygılarımızı sunarız” dedi.