Cumhurbaşkanı Erdoğan PMYO Mezuniyet Törenine katıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gölbaşı'nda bulunan Polis Akademisi'nde Polis Meslek Yüksekokulları Mezuniyet Törenine katıldı.
Törende Polis Meslek Yüksekokulları Mezuniyet Töreni'nde Kastamonu Polis Meslek Yüksek Okulu Dönem Birincisi Kastamonu'lu Sevdenur Arslan da diplomasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, nereli olduğunu sorduğu Polis Memuru Arslan; “Kastamonuluyum Sayın Cumhurbaşkanım cevabını” verdi.
Mezunların akademide aldıkları üst düzey eğitimle kendi ülkelerine en güzel şekilde hizmet edeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, ülkemizde eğitim gören hiçbir öğrenciye yabancı gözüyle bakmadık, bakmıyoruz. Türk misafirperverliğini onlara hissetmenin çabası içindeyiz. Türkiye'nin gönül elçileri sıfatıyla ülkelerimiz arasındaki münasebetlerin gelişmesine katkı sağladılar. Bugünkü mezunlarımız da inşallah aynı gayreti sergileyeceklerdir. Mezun olan misafir öğrencilerimize bundan sonraki meslek hayatlarında başarılar diliyorum” dedi.
“ELDE ETTİĞİMİZ BAŞARILARIN BAŞ AKTÖRLERİNDEN BİRİ EMNİYET TEŞKİLATIMIZDIR”
Bugün bünyesine katılan 2 bin 89 yeni polis memuru ile birlikte emniyet teşkilatının daha da güçleneceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbim sizleri her türlü kazadan, beladan, saldıran muhafaza buyursun. Ülkemizin dört bir köşesinde 81 vilayetimizin tamamında asayişi, güvenliği ve huzuru sağlamak amacıyla gece gündüz demeden fedakarca görev yapan tüm polislerimize teşekkür ediyorum. Milletçe kendimizi huzur ve güvende hissediyorsak bunun arkasında tüm birimleri ve kademeleriyle emniyet teşkilatımızın emeğinin yer aldığını çok iyi biliyoruz. Polislerimiz sorumluluğu ağır bir mesleği şanla şerefle yaparak insanın en başta gelen ihtiyacı olan güvenlik talebini karşılıyor. Sizler ifa ettiğiniz ve edeceğiniz görevlerle aynı zamanda devletimizin bekasının, milletimizin esenliğinin, toplumsal barışımızın da teminatısınız. Ekonomide elde ettiğimiz başarının ticarette yakalanan ivmenin, turizmden gelen güzel haberlerin, terör örgütlerine karşı verdiğimiz başarılı mücadelenin, hasılı; asayiş işle birlikte diğer alanlarda elde ettiğimiz başarıların baş aktörlerinden biri mensubu olduğunuz emniyet teşkilatımızdır” açıklamasını yaptı.
Güvenlik güçlerinin insanların hayatında ne kadar kritik bir rol oynadığının, 6 Şubat depremlerinde bir kez daha görüldüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, asrın felaketi olarak nitelendirilen depremler sonrasında emniyet birimlerinin süratle harekete geçtiğini kendi mesai arkadaşlarını depremde şehit vermelerine rağmen tüm güvenlik güçlerinin depremzedelere yardım için adeta seferber olduğunu kaydetti.
“TÜRKİYE BAŞARILI BİR İMTİHAN VERMİŞTİR”
Polislerin arama kurtarma çalışmalarından yardım dağıtımına, yağmacılarla mücadeleden asayişin teminine kadar acil ihtiyaç duyulan her konuda aktif sorumluluk üstlendiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birkaç münferit hadise dışında süreç suhuletle yönetilmiştir. Dünyanın diğer ülkeleriyle karşılaştırıldığında afet sonrasında güvenlik hizmetlerinin sağlanmasında Türkiye başarılı bir imtihan vermiştir. Depremde yıkıntıların altında kalarak hayatını kaybeden 216 emniyet mensubumuzu rahmetle yad ediyorum. Rabbim bizleri bir daha benzer afetlerle karşı karşıya bırakmasın niyazında bulunuyorum. 14 Mayıs- 28 Mayıs seçimleri dönemindeki özverili çalışmaları dolayısıyla tüm emniyet güçlerimizi tebrik ediyorum. Türkiye, depremden sadece 3 ay sonra üst üste iki seçimi demokrasisine yakışır bir olgunlukla yüzde 90'ları bulan rekor katılım oranlarıyla, hiçbir sorun, sıkıntı yaşamadan başarıyla yapmıştır. Önceki hafta cumartesi günü tarihimizin en büyük ihanetlerinden olan 15 Temmuz darbe girişiminin 7. yıl dönümünü geride bıraktık. 7 sene önce uçak ve silah sesleriyle başlayan karanlık bir geceyi milletimizin direnişi sayesinde kardan daha aydınlık bir sabaha çevirdik” değerlendirmesinde bulundu.
“15 TEMMUZ'U UNUTMAYACAĞIMIZI TÜM DÜNYAYA BİR KEZ DAHA İLAN ETTİK”
15 Temmuz'un önemini bir kez daha hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demokrasi tarihine altın harflerle kazınan 15 Temmuz kıyamımızı 85 milyon olarak hep beraber yeniden hatırladık. Kayıplarımızın dinmeyen sızısı yüreğimizi kavururken maruz kaldığımız ihanetin büyüklüğü karşısında öfkemiz daha da arttı. Hem tanklara karşı meydan okumanın gururunu hem de kendi silahıyla vurulmanın açsını beraber yaşadık. Üstünden değil 7 yıl 70 yıl da geçse 15 Temmuz'u unutmayacağımızı tüm dünyaya bir kez daha ilan ettik. Şehitlerimizin aziz hatıralarına daima sahip çıkacağız. 15 Temmuz gecesi 253 vatan evladını şehit verdik. Şehitlerimiz arasında 63 polisimiz bulunuyordu. Sadece Gölbaşı'nda 51 kahramanımız şehit edildi. Şehitlerimizden geriye kalan eşyalar, o gece burada yaşanan vahşetin, FETÖ'cülerin canavarlığının boyutunu bizlere hatırlatmaktadır. İnsanlık böyle bir ihanet, böyle bir alçaklık görmemiştir. Hal böyleyken 15 Temmuz'a kontrollü darbe iftirası atanları, milletimizin vicdanına havale ediyorum. Buradan ayrıca kendilerine şu çağrıyı yapmak istiyorum. 15 Temmuz'da sizler televizyon karşısında kahvelerinizi yudumlarken bu milletin evlatlarının nasıl bir mücadele verdiğini görmek istiyorsanız, gelin hemen yanı başımızdaki müzeyi ziyaret edin. Türkiye'nin o gece nasıl büyük bir badire atlattığını, istiklal ve istikbali uğruna milletimizin ne bedeller ödediğini gelin burada görün” dedi.
“BİRİNİN FETÖ'YE MÜSAMAHAKAR DAVRANMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”
15 Temmuz'un öncesinde alınan tedbirlerin önemine değinen Erdoğan, “15 Temmuz ile ilgili yalanlarınızı, iftiralarınızı, FETÖ'cülere destek veren beyanlarınızı şayet yüzünüz varsa gelin burada da söyleyin. Siyasi hesaplarla masum ilan ettiğiniz FETÖ'cü mankurtların Türk milletine yaşattığı acıları gelin burada kendi gözlerinizle görün. Terörü öven gazeteci kılıklı tetikçilere ve 6-7 ekim olaylarının faillerine gösterdiğiniz vefanın binde birinin gelin vatanımız için toprağa düşen kahramanlara da gösterin. Milletimiz şu gerçeğin farkındadır, o geceyi bizzat yaşamasa dahi FETÖ'cü hainlerin işlediği cürümlere şahit olan birinin FETÖ'ye müsamahakar davranması mümkün değildir. FETÖ ile mücadelede oluşacak en küçük bir zafiyetin bize neye mal olabileceğini yanımızdaki gazi mekanda görebiliyoruz. Bir daha benzer ihanetlere maruz kalmamak için hem hafızamızı diri tutmamız hem de tedbiri elden bırakmamamız gerekiyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsünü boşa çıkarmamızı, 17-25 Aralık girişimi sonrasında aldığımız önlemlere borçluyuz. Şayet o dönem Polisi Akademisi'ni yeniden yapılandırmamış, hassas birimlerde tasfiyeye gitmemiş olsaydık daha büyük bedeller ödemek zorunda kalırdık. Nasıl vakitlice alınan tedbirler devletimizi işgal teşebbüsünden kurtardıysa, 15 Temmuz sonrası atılan adımlarlar da güvenlik görevlilerimizin görevini daha iyi yapmalarını, milletimize daha iyi hizmetler yapmamızı sağlamıştır” diye konuştu.
“FETÖ'NÜN DEVLET İÇİNDEKİ UZANTILARININ ÖNEMLİ BİR KISMINI TASFİYE ETTİK”
Bir taraftan polis teşkilatını FETÖ'cü unsurlardan temizlerken aynı zamanda emniyet hizmetlerinde sıkıntıya mahal verilmediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişiminden bugüne toplam 41 bin emniyet mensubunun kurumla ilişiğinin kesildiği bilgisini paylaştı. Erdoğan, teşkilatı güçlendirmek için 31 bin çarşı ve mahalle bekçisi aldıklarını, komiser yardımcısı, polis memuru ve sivil personel olarak ise toplam 128 bin personel alımı gerçekleştirildiğini belirterek; “Böylece farklı unvanlarda ise toplam 158 bin 682 personel alımı yaparak emniyet teşkilatımızın eskilerini, eksiklerini giderdik. Hali hazırda 340 bin emniyet personelimiz görev yapıyor. Güvenlik sistemini nitelikli insan kaynağı ile yeni uzman birimleri, teknik kapasiteyle sürekli geliştiriyoruz. Bunun neticelerini başta terörle mücadele olmak üzere güvenliğimize dair her konuda tecrübe ediyoruz. FETÖ'nün devlet içindeki uzantılarının önemli bir kısmını tasfiye ettik. Mahrem yapılanmasına yönelik operasyonlarımız kesintisiz sürüyor. Bölücü terör örgütüne katılım neredeyse durma noktasına geldi. Bugün bütün teröristlerin inlerine giriyor, bu inlerde bunları yok ediyorsak bunun faili sizlersiniz. Sizlerin başarısı bu inlere onları mahkum edecektir. Bundan sonraki süreçte de evelallah Güney doğu, Doğu bütün buraları bu teröristlerden temizliyoruz, temizleyeceğiz. Örgütü sadece sınırlarımız içinde değil. Irak ve Suriye sahasında da başını kaldıramaz hale getirdik. Terörü kaynağında kurutma stratejimiz çerçevesinde, nerede bir terör kümelenmesi varsa hemen yok ediyoruz. Döktükleri şehit kanlarının ve vatandaşlarımıza yaşattıkları acıların bedelini, bölücü örgüt mensuplarına misliyle ödetiyoruz” dedi.
“TÜRKİYE'YE UZANAN KİRLİ ELLERİ NEREDE OLURSA OLSUN KIRMAKTA KARARLIYIZ”
Türkiye'ye uzanan kirli elleri nerede olursa olsun kırmakta kararlı olduklarının altını çizen Erdoğan, “Terör örgütlerini ülkemize yönelik bir tehdit unsuru olmaktan tamamen çıkarmaktır. Türkiye'nin emperyalist güçler tarafından başına salınan terör belasından kurtulması hayati derece önemlidir. Sadece güvenliğimize değil ekonomiden demokrasiye, dış politikadan milli birlik ve bütünlüğümüze yönelik girişimleri akamete uğratmamız, terör belasını tamamen defetmemize bağlıdır. Terör örgütleri varlığını sürdürdükçe kendimizi emniyette hissedemeyiz. İçeride ve ya sınırlarımızın ötesinde terör unsurları oldukça Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu arzu ettiğimiz hızda hayata geçiremeyiz. Kandil'deki terör baronlarının sesleri kesilmedikçe iç siyasetimizi dizayn etme çabalarının önünü alamayız. 14 yaşında, 15-16 yaşında kızları annelerinden, babalarından kaçırarak Kandil'e getiriyor ve terör baronları bunları taciz ediyorlar. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden bir olacaksak, turizmde yıllık 100 milyar dolar hedefliyorsak, küresel sistemde söz sahibi bir ülke olmak istiyorsak terör sorununu çözmemiz şarttır. Aynı şekilde belli çevrelerin özellikle seçim döneminde istismar ettiği göçmen meselesinin çözüme kavuşturulmasının yolu da terör örgütleriyle başarılı mücadeleden geçmektedir. Suriye'de ölümden kaçarak bizlere sığınan, bizi ensar olarak gören, bu kardeşlerimize ne yazık ki ülkemizde ana muhalefetin yaklaşımı insani bir yaklaşım değildir, İslam'i bir yaklaşım hiç değildir. Suriye ve Irak'ta terör saldırıları devam ettikçe sığınmacıların kendi topraklarına dönmesi beklenenden daha fazla vakit alacaktır. Şu anda 500 bine yakın konutu oralarda inşa ediyoruz. Güvenlik ve istikrar sağlandıkça gönüllü ve onurlu geri dönüşler artacaktır. Suriye'nin kuzeyinde terörden arındırıp güvenli hale getirdiğimiz yerlere şimdiye kadar 600 bine yakın sığınmacı döndü. İki ay önce temelini attığımız konut projesi kapsamında ise 240 bin ailenin, yani 1 milyon sığınmacının dönüşünü hedefliyoruz. Sivil Toplum Kuruluşları öncülüğünde yürütülen briket evler projesiyle 90 bine yakın aileye barınma imkanı sağlandı” dedi.
“36 BİN DÜZENSİZ GÖÇMEN YAKALANDI”
2 ay önce temelini atılan konut projesi kapsamında 240 bin ailenin yani 1 milyon sığınmacının geri dönüşünü hedeflediklerini aktaran Erdoğan, “Katar'ın finansman desteği ile hayata geçirdiğimiz kalıcı konut projelerinde inşa çalışmaları devam ediyor. Bir taraftan bu adımları kararlıkla atarken diğer taraftan düzensiz göçün engellenmesine yönelik çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerimizde denetimler sıkıntı şekilde yapılıyor. Turizm , eğitim, yatırım, sağlık amacıyla ülkemize gelenlere ve ya geçici koruma altında olanlara yönelik menfi yaklaşımımız söz konusu değildir. Türkiye ve Türk ekonomisine katkı sağlayan herkese kapımız açıktır. Suça karışanlar toplumun huzurunu bozanlar ile illegal olarak ülkemizde bulunanlar ise sınır dışı ediliyor. Son iki ayda 36 bin düzensiz göçmen yakalandı. Bunların 16 bini sınır dışı edildi; kalanların işlemleri devam ediyor. İnşallah bu meseleyi; kültürümüze, inancımıza, hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde hal yoluna koyacağız” açıklamasını yaptı.
Türkiye'nin mazlumlara her zaman desteğinin olduğunu söyleyen Erdoğan, “Biz, tarih boyunca dara düşene, başı sıkışana zulme uğrayana kucak açmış ali cenap bir milletiz. Irak'taki kardeşlerimiz 1990'larda zulme uğrayınca bunu yaptık. Suriyeli komşularımız canlarını kurtarmak için bize sığındığında bunu yaptık. Atalarımızdan miras aldığımız vicdani duruşu hiçbir fitne düşmanı değiştiremez, değiştiremeyecektir. Sığınmacılara yönelik nefret söylemlerine prim vermek bir Müslüman Türk'e yakışmaz. Mazlumları rengine, kökenine, dinine göre yargılamak bize yakışmaz. Batı'da kendi insanımızı tehdit eden yabancı düşmanı fikirlere meyil etmek bize yakışmaz. Burada çizgimiz son derece nettir ne güvenliğimizden taviz vereceğiz ne vatandaşımızı sıkıntıya sokacağız, ne de milletimize Boraltan Köprüsü Faciası gibi utançlar yaşatacağız. Mazlum ve mağdura kucak açarken gerçekçi politikalarla yasa dışı göç sorununa kalıcı çözümler üretmeyi sürdüreceğiz” dedi.