'Çözüm sürecinden tam istediğimiz sonucu alamadık'

AK PARTİ MİLLETVEKİLİ ADAYI HAKKI KÖYLÜ: Şehit Şerife Bacı Öğretmenevi'nde Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu ve Sağlık Sen Genel Başkan Vekili Semih Durmuş’un katılımı ve “Öncü Medeniyet Güçlü Sendika” sloganıyla Kastamonu Memur-Sen İl Buluşması gerçekleştirildi. 'HERKESİN SUSTUĞU BİR ANDA YÜKSEK SESLE, HAKKI, ADALETİ HAYKIRDIK' Programda açılış konuşmasını yapan Memur-Sen İl Başkanı Mehmet Öz 'Kastamonu'da...

AK PARTİ MİLLETVEKİLİ ADAYI HAKKI KÖYLÜ: Şehit Şerife Bacı Öğretmenevi'nde Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu ve Sağlık Sen Genel Başkan Vekili Semih Durmuş'un katılımı ve 'Öncü Medeniyet Güçlü Sendika' sloganıyla Kastamonu Memur-Sen İl Buluşması gerçekleştirildi. 'HERKESİN SUSTUĞU BİR ANDA YÜKSEK SESLE, HAKKI, ADALETİ HAYKIRDIK' Programda açılış konuşmasını yapan Memur-Sen İl Başkanı Mehmet Öz; 'Kastamonu'da 7 bin, Türkiye'de 850 bini aşkın üyesiyle Türkiye'nin en büyük konfederasyonu haline geldik. Sendika sadece üyelerinin ve çalışanlarının özlük haklarını iyileştirme ve geliştirme mücadelesi veren bir kurum değil, sendika aynı zamanda mağdurun, mazlumun ve çalışanın sesi, gören gözü ve yılmaz savunucusudur. Bu ülkede sendika zor zamanda ses veren, baskılar karşısında dik duran, herkesin sustuğu bir anda yüksek sesle, hakkı, adaleti haykırdık. Sendika milletin iradesine karşı kirli plan yapanların oyununu bozan, karşısında dimdik duran, millete ve iradesine sahip çıkan bir kurumdur. Sendika sadece yerel sorunlara değil aynı zamanda ülke ve dünya meselelerine, olaylarına duyarlı fikirler üreten, ülkede istikrarın korunması için çözümler sunan platformdur. Sendika yurtta sus, cihanda sus politikalarına bariyer olmuş geride bırakmıştır. Türkiye merhamet hareketini başlatan dünya beşten büyüktür diyen lider bir ülke olmuştur. Nerede bir mazlum varsa orya gidip ekmeğini paylaşmıştır. Bu bilinçle cesur, dürüst, ilkeli ve bilgili bir hizmet sendikacılığı ile üyelerine ve çalışanlarına sıcak bir yuva olan Memur-Sen hak, adalet, özgürlük, hukukun üstünlüğü tesis edilinceye, çalışanlarının alın terinin karşılığı alınıncaya kadar mücadelemiz devam edecektir' dedi. 'HALKA HİZMET ÇOK ÖNEMLİ' Programda konuşan Belediye Başkanı Tahsin Babaş; 'Ben de memuriyetten geldiğim için sizleri daha iyi anlıyorum. Memurlarımız da bir yerlere gelebiliyorlar, seçilebiliyorlar, etkili görevlere gelebiliyorlar. Bunun canlı örneği de karşınızda. Ben işimi çok severek yaptım 27 sene çalıştım çabaladım ta tabandan tavana kadar ulaştım. Halka hizmet çok önemli. Halka hizmet ediyorsanız halkta bunun karşılığını size veriyor. Hiç bıkmadan 24 sat çalışırdım. Memur-Sen bünyesindeki arkadaşlarımda ben biliyorum ki her kurumda cefakarca vefakarca çalışıyorsunuz. Bunun içinde halk takdir ediyor. Bizlerin de bu takdire layık olmamız lazım. Bizim de elimizden geldiği kadarıyla bu güveni, bu çalışkanlığı bu basireti ve feraseti halka göstermemiz lazım. Ben şunda iddialıyım. Kastamonu Belediye Başkanı oldum. Sendikacılığın memur ve personel hak ve hürriyetlerinin en yükseğini verdiğime inanıyorum. Bugün personelin işçisine memuruna en layık olduğu ücretler dahil hepsini en maksimum seviyede veriyorum. Memura denge adı altında en yüksekten ben ücret ödüyorum yüzde 50. Hizmet alımındaki işçiye en düşük kısmına asgari ücretin yüzde 50'sini ödüyorum. Temizlikte çalışana yüzde 80 ödüyorum. Yine daimi işçilere bu sene net yüz on bir kalemde yüzde 10 fiyat artışı yaptım. Hem sendikacılığı yükselttik hem de tüm personelimize verdiğimiz değeri ortaya koyduk. Bunu aksini kimse söyleyemez. Burada Memur-Sen'in de katkıları da çok büyük. Talep ettiler, talep etmesini bildiler. Biz de haklarıdır dedik, verilsin dedik' diye konuştu. 'YETER Kİ BİRLİKTE ÖZGÜN ÇALIŞALIM' Halka hizmet konusundan çalışan personelin daha duyarlı olması gerektiğine vurgu yapan Babaş; bazı noktalarda sıkıntıların yaşanabildiğine dikkat çekerek; 'Mesela tam 12.00'da vezneyi kapatıyor. Vatandaşta orada bekliyor. Ben olsam kapatmam. Yani akşam mesai bitti 17.30'da hemen çıkıyorlar. Bu konuda belki çalışanı da eğitmek lazım. Onlara gerekli duyarlılığı vermek lazım. Kastamonu Memur-Sen Teşkilatı'nın ciddi anlamda çalışmaları var. Her konuda bize destek oluyorlar. Bizde elimizden geldiği kadar onlara destek vermeye devam edeceğiz. Yeter ki birlikte özgün çalışalım. Çünkü doğru yoldayız buna eminiz. Belki arkadaşlar sendikacılık konusunda çekimser davranan arkadaşlarımız var. Çekimser olmayın, kimseden çekinecek bir şeyimiz yok. Etkin ve yetkin olmak zorundayız. Kimseden ne korkumuz ne de korkacak bir durumumuz var. Her konuda etkin olmamız lazım. Gerçekten bizim arkadaşlarımız doğru düzgün, dürüst işinde ehil olmuş kişiler. Onun için de biraz daha etkin olmamız gerekiyorum' dedi. 'ÖLENLERİN YERİNE BİR TARAFTAN SÜREKLİ TAKVİYE EDİLİYOR' İlk defa Memur-Sen üyeleriyle bir araya geldiğini söyleyen AK Parti Milletvekili Adayı Hakkı Köylü; 'Son günlerde herkesin kafasını karıştıran bir terör meselesi var. Çözüm süreci meselesi var. Bizi en çok eleştirdikleri konuların başında geliyor bu. Bu konuda sizlere bazı bilgiler sunmak istiyorum. Biliyorsun PKK terörü Türkiye'de 80'li yılların ortalarında başladı. Güneydoğuda baskınlar bombalamalar, adam öldürmeler, yol kesmeler derken giderek artan bir şekilde devam etti. Zaman zaman da biz bu terör örgütü ile ciddi şekilde mücadelelerde bulunduk. Benim Mardin'de görev yaptığım yıllarda 86-88 yılları arasında başsavcı olarak yaptığım zaman terör örgütü bir gece bir köyü bastı ve 30 kişiyi katletti. Bunlar arasında da bir bebek de vardı. Terör örgütü başındaki kişiye de bebek katili denmesinin sebebi de burada öldürülen bebektir. Bundan sonra devlet tüm imkanları ile özel hareket timleri ile jandarma timleri ile polislerle bu örgütün üzerine gitti. Bugüne kadar gittik. O günlerde şu söylenen şu idi. Terör örgütü kaç kişi 2 bin 500 kişi içerde var. 2 bin 500 kişi dışarda var. Devamlı operasyonlar yapılıyor. Sonra bakıyorsunuz sayı yine aynı değişen bir şey yok. 10 sene sonra yine aynı. Bir 10 sene daha geçiyor yine aynı. 2015 yılına geliyoruz sayı yine aynı. Bu arada 40 bin terörist öldürüldü. Yine sayıda bir azalma yok. Ne oluyor. Bir kaynak var. Ölenlerin yerine bir taraftan sürekli takviye ediliyor. Biz iyi de mücadele ediyoruz. Ama terör bitmedi. Bunun birkaç sebebi var. Bunlardan bir tanesi terörü finanse eden kaynaklar var içerde ve dışarda terörü ve terörizmi destekleyen gruplar ülkeler var. İçerde yandaşlar var. Son yıllarda da gördük bir de ihanet şebekeleri var' şeklinde konuştu. 'ÇÖZÜM SÜRECİ HİÇBİR İŞE YARAMADI' Dünyada hiçbir ülke teröristleri öldürerek bitiremediğini söyleyen Köylü, açılım sürecine değinerek; 'Bir yerde anlaşmaya varmış ve anlaşmayla terörü bitirebilmiş. Bizlerde terör örgütünün başındaki kişi örgüt artık silahı bırakmalıdır, silahla mücadele devri bitmiştir artık anlaşma ile bu işleri çözebiliriz dedi ve terör örgütü yandaşları olan partide bunu gündeme getirdi. Bu parti ile varılan diyalog sonucu böyle bir anlaşmaya varıldı. Terör örgütü silahı bırakacak ve dışarı çekilecek denildi. Bunu yapmak zorundaydık. Denemek zorundaydık. Terörle mücadele o kadar basit değil. Ülkenin kaynaklarını eritiyoruz çok büyük kaynak sarf ediyoruz. Hem de şehitler veriyoruz. Artık şehit vermeden bu işi bitirelim istedik. Ve böyle bir çözüm sürecine giriştik. Terör örgütünün üyeleri neden azalmıyor tamam içerden dışardan destek var. Ama bir terörist öldürdüğümüz zaman devlete 10 tane düşman kazandırıyoruz. Akrabaları, eşi dostu devlete düşman oluyor. 10 bin terörist öldürdüğünüzde 100 bin düşman kazanıyorsunuz. Bunların bir kısmı eline silah alıp dağa çıkıyor. Bir kısmı yanlış olan partini saflarına geçiyor bir kısmı en azından devlete karşı bir kinle yoluna devam ediyor. Yani biz devletin düşmanlarını sürekli çoğaltıyoruz. Bunu da önlememiz lazım.  İşte bundan dolayı da biz bir çözüm sürecine girelim düşmanı daha da çoğaltmayalım daha doğru bir yol bulalım istedik. Sonuçta peki nereye vardık? Bu da çok eleştiri konusu çözüm süreci hiçbir işe yaramadı. Onu söyleyeyim. Çözüm sürecinden tam istediğimiz sonucu alamadık. Terör örgütü yurtdışına çıkmadı çıksa da bir kıymeti yok. Silahları bırakmadı. Muhafaza etti. Bunda da istediğimiz olmadı. Ama biz başka bir şey kazandık. Bizim çözüm sürecinden en çok kazanmak istediğimiz ve beklediğimiz şey bölge halkının terörden uzaklaştırıp devletin yanına çekmekti. Biz bunu başardık. Bunu kazandığımızın işareti nedir? Geçtiğimiz 2 aydan beri güneydoğuda birçok ilçede mahallede sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Polis asker gidiyor evleri tek tek arıyor mühimmat, teçhizat ne varsa topluyor. Karşı koyan teröristleri öldürüyor. Teslim olanları tutukluyor. Bu şekilde bin 500 e yakın terörist tutukladı bu az bir sayı değil. Ama halktan hiç itiraz eden sokağa çıkan olmadı. Daha önce olsaydı sokaklar yanardı yüzlerce kişi sokaklara dökülürdü. Sıkıyönetim zamanı onda dahi halk sokağa çıkma yasağına bu kadar uymamıştır. Halk artık terörden bezdi onları yanında görmekten onlarla beraber olmaktan usandı ve devletin yanında yer aldı. Evlerinden dışarı çıkmadılar. Teröristleri gelsin polis asker temizlesin diye. Cenazeleri dahi 3 gün yanlarında beklettiler Cenazeyi bile defnetmek için sokağa çıkmadılar sırf ortalık karışmasın ortalık karışmasın diye. Bu sanıyorsunuz ki hiç kimse bir şey demedi de bu oldu. Terör örgütüne sırtını dayayan partililerin yetkileri o bölgede halkı sokağa çıkmaya teşvik ettiler. Boş durmadılar. Bunu televizyondan açıkça söyleyemediler ama gidip tek tek insanları tahrik ettiler. Kimse çıkmıyor baktılar. Kendileri yürümeye kalkıştılar ama cevap bulamadılar. İşte en önemlisi buydu. Halkı devletin yanına çekmek biz bunu başardık. Halkı yanınıza alamazsanız terörü bitirmeniz mümkün değil. Hep dile gelen bir konu var. Ülkede bir bölünme var. O bölgenin insanı bunu isterse kimse engel olamaz. Topla tüfekle binleri, on binleri, yüzbinleri etkisiz hale getirecek halimiz yok. Saddam gibi insanları uçakla bombalayacak halimiz yok. Biz bunu yapamayız bize yakışmaz zaten. Ama o bölgenin insanı devletin yanında yer aldı teröre karşı çıktı, bölünmeyi aklına getirmedi. Biz bundan dolayı başarılı olduk' şeklinde konuştu. 'TERÖRLE MUAZZAM BİR MÜCADELE VAR' 22 Temmuz'da yeniden terörün hortlatıldığını ifade eden Köylü, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: 'İnsanları korkutarak bunlar meclise girsinler de terör biter dediği partinin tekrar terör örgütü ile birlikte şımarması üzerine terör örgütü harekete geçti. İşte bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti tüm gücü ile bütün unsurları ile terör örgütünün üzerine gitti. Terörle muazzam bir mücadele var. Yapılamayan tarzda şiddetli bir mücadele var. 2 bin 500 kişiye yakın terörist öldürüldü. Bin 500 yakın terörist tutuklandı. Bu her günde devam ediyor. Bitinceye kadar devam edecek. Kimse artık umutlanmasın geri dönüş yok terörü destekleyen siyasi partide umutlanmasın.  Etkili sonuç almamızın sebepleri de biz yıllarca dağları uçaklarla bombaladık. İnsansız hava araçları kullandık. Peki bunları kim yapıyordu. İnsansız hava aracı İsrail'den aldık. Helikopteri Amerika'dan aldık. Uyduyu başka bir ülkeden aldık. İstihbaratı Amerika'dan aldık. Bize gelen istihbaratlar yanlış. İnsansız hava uçaklarına görüntü gelene kadar teröristlere haber veriyorlar. Teröristler saklanıyorlar biz oraları bombalıyoruz. Bir başka kısmı da dağlara attığımız bombalar dağların üzerinde patlıyor içerdekine bir şey yapmıyor. Ama şimdi akıllı bombalar ürettik. Mağaranın ağzında giriyor ve içerde hiçbir şey bırakmıyor. İnsansız hava uçaklarını biz ürettik. Helikopterleri biz ürettik. Uydu kendimizin Göktürk Uydusu. 2023'de hedeflerimiz kendi savaş uçağımızı kendimiz yapacağız. Türk savaş uçakları gökte uçacak. Çıkarma gemisini denize indirdik. Tüm silahları kendimiz yapıyoruz artık. İhraçta yapıyoruz. Pazar paylarını elinden almaya başladık. Uçak gemisi yapacağız. Bunlar bazılarını ürktüğü ve Türkiye'nin üzerine çullanmaya başladılar. Suriye karıştı, Irak karıştı. Irakla ilgili bizim bazı düşüncelerimiz vardı. Irak petrolleri Türkiye üzerinden pazarlanacaktı ve Irak petrollerinin parası da halk bankasına yatacaktı. Amerika bunu istemiyor kendi bankasına yatırılmasına istiyor.' 'İDEALİMİZ GERÇEKLEŞENE KADAR MÜCADELEDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ' Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, yeniden büyük Türkiye ve daha adil bir Dünya için hem sahada hem de alanlarda olduklarını söyleyerek; 'İdealimiz gerçekleşene kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Bizim mücadelemizde Hak var. Emek ve ekmek var. Alın teri mücadelesi var. Bizim mücadelemizde mazlum coğrafyalar var. Mazlumlar ve yetimler var. Biz Hak ve adalet için ayaktayız. Mazluma el uzatıyor, mahzuna destek veriyoruz. Bir daha 28 Şubatlar olmasın, bir daha 5 Nisan kararları olmasın diye irademize sahip çıkıyoruz. Biz memurların; emeklilerin, işsizlerin, kadınların, erkeklerin, gençlerin, çocukların, yaşlıların, kısacası toplumun tamamının sorunlarının dile getiriyor ve çözüm önerileri sunuyor, sonuç alana kadar direniyoruz. Kamplaştırmıyor, ayrıştırmıyor, herkes için sendikacılık yapıyor, herkes için çözüm üretiyoruz' dedi. 'İTTİFAKLARI DAĞITACAĞIZ' Güçlü bir Türkiye istemeyenlerin ittifak halinde saldırdıklarını ifade eden Uslu; 'Post modern sömürgecilerin kirli emellerine ulaşmalarına asla müsaade etmeyeceğiz. İttifakları dağıtacağız. Onların planlarına, tuzaklarına ve komplolarına karşı tek ses, tek yürek, tek bilek olduk. Bundan sonra da hep birlikte var olmaya,  diri kalmaya, onurla yaşamaya devam edeceğiz' şeklinde konuştu. 'İLKLERLE GEÇMEYİ FAZLASIYLA HAK ETTİK' Sağlık Sen Genel Başkan Vekili Semih Durmuş ise, 3'üncü Dönem Toplu Sözleşme kazanımlarını teşkilat ile paylaştı. Durmuş; 'Toplu sözleşme masasındaki kararlılığımızla ve alanlardaki dik duruşumuzla hem demokratik hem mali ve sosyal kazanımların altına imzamızı attık. Sendikacılık ve toplu sözleşme tarihine rekorlar ve ilklerle geçmeyi fazlasıyla hak ettik. 3'üncü Dönem Toplu Sözleşmesiyle, Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'na yönelik sessiz devrim gerçekleştirdik ' dedi.

Bakmadan Geçme