CHP İl Danışma Kurulu toplantısı yapıldı
Cumhuriyet Halk Partisi, 115 kişiden oluşan Kastamonu İl Örgütü ile beraber, il danışma kurulu toplantısını yaptı. Kastamonu Belediyesi Kuzeykent Grand Moni Konferans Salonu'nda yapılan toplantıya CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin, CHP Milletvekili Hasan Baltacı, CHP il-ilçe yöneticileri, Daday Belediye Başkanı Hasan Fehmi Taş, partili sivil toplum kuruluşu temsilcileri katılım sağladı. Divan teşekkülünün oluşturulması, saygı duruşunda...
Cumhuriyet Halk Partisi, 115 kişiden oluşan Kastamonu İl Örgütü ile beraber, il danışma kurulu toplantısını yaptı. Kastamonu Belediyesi Kuzeykent Grand Moni Konferans Salonu'nda yapılan toplantıya CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin, CHP Milletvekili Hasan Baltacı, CHP il-ilçe yöneticileri, Daday Belediye Başkanı Hasan Fehmi Taş, partili sivil toplum kuruluşu temsilcileri katılım sağladı.
Divan teşekkülünün oluşturulması, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan danışma kurulu toplantısı, iki bölümden oluştu. Basına açık gerçekleştirilen ilk bölümde protokol konuşmaları gerçekleştirildi. İkinci bölümde ise partililer danışma kurulu toplantısını yaptılar.
'İL DANIŞMA KURULUMUZ 115 KİŞİDEN OLUŞMAKTADIR'
CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin, açılış konuşmasında il danışma kurulunun 115 kişiden oluştuğunu kaydederek; 'Değerli arkadaşlar 24 Haziran tarihinde yapılan milletvekili genel seçim sonuçlarının iller bazında değerlendirilmesine yönelik ilçe danışma kurullarımızın tamamlanmasının ardından İl danışma kurulu toplantımız için bir araya gelmiş bulunuyoruz. İl danışma kurulumuz tüzüğümüze göre 115 kişiden oluşmaktadır. Bu 115 arkadaşımızın Cumhuriyet Halk Partisi Kastamonu İl Örgütü'nün 24 Haziran seçimlerine dönük tespitlerini, partimizin ve ülkemizin geleceğine yönelik duygu ve düşüncelerini doğru bir biçimde tespit ve temsil edeceğine, kararlı bir tutum alacağına kuşku yoktur. Bu nedenle toplantımızın basına kapalı ikinci bölümünde tüm arkadaşlarımın bu kürsüyü etkin bir biçimde kullanacağından eminim' dedi.
'38 BİN 975 OLAN OYUMUZUN 37 BİN 150'YE DÜŞTÜĞÜ BİR SEÇİM YAŞADIK'
Erbilgin, oylarının düşmesine rağmen, Millet İttifakı ile 16 yıl sonra milletvekili çıkardıklarına değinerek; 'Değerli yol arkadaşlarım, il danışma kurulumuz partimiz ve ülkemiz açısından önemli bir süreçte toplanıyor. İl örgütümüz açısından millet ittifakı ile birlikte 16 yıl sonra milletvekili çıkardığımız ancak sonuçları itibariyle 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarını da atlamadan 1 Kasım 2015 seçimlerine göre 38 bin 975 olan oyumuzun 37 bin 150'ye düştüğü bir seçim yaşadık. Bu 12 bin 297 yeni seçmenin oy kullandığı il genelinde bin 825 oy kaybı demek. Başka bir ifadeyle ve yüzdelik olarak yüzde 16,97 olan oyumuzun yüzde 1,61 kayıpla yüzde 15,36'ya düştüğü bir seçim yaşadık. Burada ilk kez seçimlere giren ve ittifak ortağımız olan İYİ Parti'nin aldığı oy elbette göz önüne alınmalıdır. Ancak hedefi iktidar olan bir parti oyunun nereye kaydığını değil neden yeni seçmenleri neden ikna edemediğinin analizini doğru yapmalı ve gerçekçi analizler üzerinden özeleştirisini verebilmelidir. İşte tüm ülkede yaşadığımız oy kayıpları nedeniyle esasen toplantımızın ikinci bölümünde değineceğim 24 Haziran Seçimleri Türkiye muhalefetinde umutsuzluk, hayal kırıklığını ortaya çıkardı ve parti tabanı bir moral bozukluğuna itildi. Bu nedenle, partimizi tekrar umut haline getirecek, Türkiye'yi içinde bulunduğu karanlıktan çıkaracak yeni bir yönetim iradesinin oluşması adına ilimiz kurultay delegelerinin tamamı kamuoyunun da bildiği olağanüstü kurultay için imza verdi. Bütün bu tespitler ve seçim sonrasında ortaya çıkan durum ve güncel gelişmeler bu talebimizin haklılığını ortaya koydu' ifadelerini kullandı.
'ÜZERİMİZE DÜŞEN SORUMLULUĞU FAZLASIYLA YAPACAĞIZ'
Erbilgin, yeni bir siyaset gerekliliğinin altını çizerek; 'Öyle ki eğitim, sağlık, işsizlik, toplumsal barış ve ekonomi açısından ülkemizin içinde bulunduğu koşullar, parlamentonun etkisiz hale getirilmesi ve rejim değişikliğinin gerçekleştiği koşullarda yeni bir siyaseti inşa etmenin zorunluluğu ortadadır. Bu nedenle il danışma kurulumuzun değerlendirme sonuçlarının partimizin genel politikasının oluşmasına, Türkiye'nin önüne gerçekçi bir iktidar vizyonu koyabilecek birikimli, samimi kadrolar iş başına gelmesine en yüksek katkıyı sunmasını diliyorum. Bu nedenle Kastamonu olarak üzerimize düşen sorumluluğu fazlasıyla yapacağımızı buradan ilan ediyorum' dedi.
'HER SÖZÜN KIYMETİNİ ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇLERDE GÖRECEĞİZ'
CHP Milletvekili Hasan Baltacı ise konuşmasında, yapılan il danışma kurulunun önemine dikkat çekerek; 'Genel merkezimizin talimatı ile 24 Haziran seçim sonuçlarını ve önümüzdeki dönemi değerlendirmek için toplanan il danışma kurulu toplantımıza hoş geldiniz. Bu toplantıdan çıkacak her türlü kararın, bu toplantıda konuşulacak her türlü sözün kıymetini önümüzdeki süreçlerde göreceğiz. 24 Haziran erken genel seçimin üzerinden 48 gün geçti. Erdoğan iktidarının uzun zamandır inşa etmeye çalıştığı yeni rejim için önemli bir aşama daha kaydedilmiş oldu. 24 Haziran öncesinde cumhuriyet rejimine ait elde kalan son demokratik kurumlarında hızla tasfiye edildiği bir süreçten geçiyoruz. Bakanlıklara ve bürokrasiye damatların, kuzenlerin eş, dost ve akrabaların atandığı, kararnamelerle inşa edilen bir rejimle karşı karşıyayız. İl danışma kurulu toplantımızda katılımcılarında katkısı ile bizi hangi süreçlerin beklediğini ve önümüzdeki görevleri konuşacağız. Ancak 24 Haziran seçimlerine hangi koşullar altında gittiğimizi kısaca değerlendirmemiz gerekiyor. 2019 yılında yapılacak olan genel seçimler, içinde bulunduğumuz ve gittikçe derinleşen ekonomik ve siyasal krizin ve kaos ortamının, AKP iktidarında yarattığı seçim kaybetme korkusuyla birlikte erken ve baskın bir seçim olarak karşımıza çıktı. Baskın seçimin en belirleyici özelliği 16 Nisan referandumu ve sonuçlarıdır. 16 Nisan referandumu ile birlikte cumhuriyet rejiminin tasfiyesinin önündeki engeller büyük oranda kaldırılmış geriye sadece Erdoğan rejiminin meşruluğunu sağlayacak bir seçim yapmak kalmıştır. Referandum mühürsüz oylarla kazanılmış ve bu haliyle de tarihe geçmiştir' dedi.
'TÜRKİYE BİR İÇ SAVAŞ TEHDİDİ İLE KARŞI KARŞIYA BIRAKILDI'
AK Parti'nin seçimlere devlet gücünü kullanarak girdiğini söyleyen Milletvekili Baltacı; '1 Kasım seçimleri, 16 Nisan referandumu ve erken genel seçime AKP iktidarı elindeki muazzam devlet gücünü kullanarak girmiştir. Devletin tüm Bakanlıkları, kamu kuruluşları, valilikler, kaymakamlıklar, muhtarlar, emniyet teşkilatı da dahil olmak üzere, az sayıdaki muhalif medya hariç medya kuruluşlarının tamamı tarafından desteklenen, devletin kasasının sınırsızca seçim harcamalarına açıldığı bir kampanya süreci yaşandı. Adil ve güvenli olmayacağı daha başından belli olan bir seçimdi. Dünyada sadece otoriter rejimlere özgü olan bir OHAL ortamında seçim yapmak daha baştan seçimin meşruiyetini tartışmalı hale getirmiştir. Seçim gecesi daha sonuçlar bile kesinleşmeden Türkiye'nin birçok ilinde tek merkezden yönetildiği açık silahlı kutlama gösterileri yapıldı. Amaç seçim sonuçlarına yapılacak olası toplumsal itirazlara gözdağı vermekti. Daha açıkça söylersek Türkiye o akşam bir iç savaş tehdidi ile karşı karşıya bırakıldı. Ayrıca iktidar partisi ve Erdoğan'ın uzun süredir kullandığı toplumu kutuplaştıran, ayrıştıran ve ötekileştiren dil tüm ülkeye hakim olmuş, Türkiye'de siyaset kimlik ve yaşam tarzına sıkışmıştır. Kimlik siyaseti toplumsal kutuplaşmayı daha derinleştirmiştir. Bu da hem seçim kampanyası boyunca hem de seçim günü ülkenin birçok yerinde çatışmayı da beraberinde getirmiştir. Öyle ki Erdoğan seçim sürecinde Cumhuriyet Halk Partisi'ne tezek demekten bile çekinmedi. Özellikle millet ittifakını oluşturan partileri terörle ilişkilendirmekle toplumda onarılması güç yaralar açtı. Komşuyu komşuya, arkadaşı arkadaşa düşman eden, akrabaları ve aileleri dahi bölen böylesi derin bir kutuplaşma ortamında seçim yapıldı. Toplum biz ve onlar diye bölündü. Böyle bir ortamda maalesef en az konuşulan siyaset oldu' diye konuştu.
'ÇÖZÜMLERİMİZİ HER FIRSATTA DİLE GETİRDİK'
Milletvekili Baltacı, Millet İttifakı ile farklı anlayıştaki insanları bir araya gelebileceklerini gösterdiklerini ifade ederek; 'Oysa hem seçim kampanyası boyunca, hem öncesinde ülkenin içinde bulunduğu, gittikçe ağırlaşan ekonomik ve siyasal sorunlara çözüm üreten bir politika yürüttük. Bununla birlikte Millet İttifakı adı altında CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti seçimlere birlikte girerek istenirse birbirinden farklı kimliklere sahip insanların ve anlayışların nasıl bir araya gelebileceklerini gösterdik. Eğitimde sağlıkta, yargıda, iç ve dış politikada, ekonomide her alanda içinde bulunduğumuz koşulları nasıl değiştirebileceğimizi, bu sorunlarla nasıl mücadele edeceğimizi ve çözümlerimizi her fırsatta dile getirdik. Ve aslında en önemlisi içinde bulunduğumuz derin bunalımı aşmak için her şeyden çok ihtiyacımız olan toplumsal barışı nasıl sağlayacağımızı anlattık. İşçileri ve memurları; kadrolu, sözleşmeli, taşeron, geçici olarak bölen, öğretmenleri kadrolu, sözleşmeli, vekil olarak bölen, memleketin binlerce sağlık personeline ihtiyacı varken sağlıkçıları işsiz bırakan ve on binlerce üniversite mezununun işsiz olduğu, köylünün mazota, gübreye çalıştığı, sanayicinin kredi sarmalında boğulduğu, esnafın siftah bile yapamadığı, ülkenin dolar ve faiz batağına iyice gömüldüğü, yargının iktidarın elinde muazzam bir silaha dönüştüğü, dış politikada itibarın yerlerde süründüğü mevcut durumu kabul etmediğimizi en yüksek sesle söyledik. Toplumsal barışı sağlayabilirsek, özellikle gençlerimizin üretkenliğini ekonomiye ve siyasete kazandırabilirsek, güçlü bir ülke olacağımızı vurguladık. Ayrıca bu seçim döneminde en çokta yalana, akıl dışı olana karşı mücadele ettik. Bilimin, aklın ve gerçeğin kazanacağından hiç şüphemiz olmadı. Bundan sonra da yeni ve daha güçlü bir mücadeleye devam edeceğiz' dedi.
'DOLARI DURDURAMIYOR VE TABİ FAİZLERİ DE DURDURAMIYORUZ'
Doların yükselişine değinen Milletvekili Baltacı; 'Ne dediler; parlamenter sistem eskidi dediler. Parlamenter sistemde hızlı kararlar alamıyoruz dediler. Bürokrasi bize engel oluyor dediler. Sanki bu bürokrasi 16 senedir AKP atamıyor, yönetmiyormuş gibi yüzümüze karşı bunu söylediler. Eğer başkanlık sistemine geçersek tüm yetkiler başkanda toplanırsa tüm sorunlarımızı çözeriz dediler. Şimdi yasamayı, yürütmeyi, yargıyı, ekonomiyi, eğitimi, sağlığı hepsi ama hepsi tek adama teslim edildi. Artık damadını bakan, oğlunun arkadaşını ve akrabalarını bakan yardımcısı olduğu bir rejimde yaşıyoruz. Ama doları durduramıyor ve tabi faizleri de durduramıyoruz. Dış politikadaki iflasın önüne geçemiyor. Uzağa gitmeye gerek yok. Şurada Kastamonu Devlet Hastanesi'nde doktor ve sağlık personeli yetersiz dediğimizde bunu bile çözmekten aciz bir iktidarla karşı karşıyayız. Ne olduğunu kimsenin bilmediği bir eğitim sistemi var. Çocuklarımızın hangi liseye gideceğini bile düzenleyemiyorlar. İş Kur'dan alınan ve geçici olarak istihdam edilen işçilerin geleceğinin ne olacağına karar veremiyorlar. Bütün KHK'lar yeni rejimi aile, dost ve müteahhit kesimini inşa ve ihya etmeye dönük. Ha bir de toplumu nasıl olurda daha çok baskı altında tutarız onun hesabına dönük. Bundan başka Kastamonu da ve tüm ülkede yatırımlar durmuş, enflasyon artmış ekonomiye ve siyasete güven dibe vurmuştur. Bir kez daha söylemekte yarar var artık rejim değişmiştir. 24 Haziran Türkiye için bir milat olmuştur. Tamda bu aşamada, yeni sistemin ve rejimin değiştiği aşmada artık hiç kimsenin, hiçbir partinin eskisi gibi kalamayacağı da açıktır. Şunu net bir şekilde söylemem gerekiyor bu ülkede hala eşitliğe, özgürlüğe, adalete inanan ve mücadele eden milyonlar var ve neredeyse toplumun yarısı kadar. Her ne kadar siyasete güven dibe vurmuş olsa da, her ne kadar toplum kimlik siyaseti ve yaşam tarzları üzerinden bölünmüş olsa da diyebilirim ki mutlu bir azınlık tüm hariç toplumun gündelik hayatta yaşadığı sorunlar aynıdır. Her birimizin evinde en az işsiz bir genç var. Her birimiz artan enflasyonla mücadele ediyor, günü kurtarmaya çalışıyoruz. Sağlığımız ve çocuklarımızın eğitimi için her birimiz kaygı duyuyoruz. Yani ne kadar kutuplaşmış bir toplum olsak da sorunlarımız ortak, kaygılarımız ve endişelerimiz ortak' dedi.
'HERKESİ DİNLEMEYE ÇALIŞTIK'
Baltacı: 'Seçimden önce olduğu gibi seçimden sonrada bütün ilçelerimizi ziyaret edip sivil toplum kuruluşlarının ve halkımızın dertlerini dinleyip, dertlerine ortak olmaya çalıştık. Bir gün taşeron işçileri dinledik, bir gün işsiz gençleri dinledik, bir gün köylüleri dinledik. Bu kentin turizmcisini, sanayicisini, müteahhidini, memurunu herkesi dinlemeye çalıştık. Evet, seçimler bitti ve sonuçları da ortada. Daha baştan OHAL koşulları altında yapılan ve sonuçlanan bu seçimler meşru değildir. Bizim için de, dünya kamuoyu için de meşru değildir. Öyle ki Erdoğan'ın başkanlığını kutladığı törenlere gelişmiş ve demokratik ülkelerden gelen hiç kimse yoktur. Seçimlerden önce uyardık ve dedik ki; bu ülkede eğer parlamenter sistem tasfiye edilirse, cumhuriyet rejimi tasfiye edilirse, bu ülkeyi oluşturan bütün kesimler işçisinden, memuruna, gencinden kadınına köylüsünden kentlisine kadar hiç kimse için başkanlık sistemi çözüm getirmeyecek dedik. Her ne kadar 24 Haziran seçim sonuçlarında bir başarısızlık olsa da geri çekilmemiz ve teslim olmamız söz konusu değildir. Bu toplantıyı yaparak öz eleştiri sürecine girmemiz gerektiğini hepimiz görüyoruz. Bu toplantıları tekrar edeceğiz. Önümüzdeki süreçte kararları birlikte ve ortak almaya çalışacağız. Yeni ve farklı bir siyasi anlayışı birlikte yaratmaya çalışacağız' şeklinde konuştu.
'İRADE ORTAYA KOYMAK ARTIK BİR ZORUNLULUKTUR'
Milletvekili Baltacı, son olarak; 'Hiç kimsenin kimliğini ve yaşam tarzını dışlamadan yeni bir siyaseti örgütleme zorunluluğu önümüzde duruyor. Bütün toplumu kucaklayacak, hiçbir sorunu çözmekten uzak durmayacak, geniş halk kesimlerinin birlikte mücadele etmeye ikna edecek, halkı mücadeleye çağırmaktan tereddüt etmeyecek bir iradeyi ortaya koymak artık bir zorunluluktur. İşçisiyle, işsiziyle, evde çalışan ya da iş yerinde çalışan kadınla ve gençlerle yeni bir dayanışma ağı kurmak ve yeni bir mücadele hattı inşa etmek hepimizin ortak görevidir. Bizler de işte tam da bu anlayışla seçimlerden hemen sonra partimizin kapsamlı bir kurultay yapmasını talep ettik. Kurultay talebi hiç kimsenin kişisel beklentilerinden kaynaklı değildir. Bu talep Türkiye'nin talebidir. Çünkü mevcut düzene karşı itirazın, yani hayır iradesinin merkezinde partimiz vardır. Çünkü itiraz eden, hayır diyen ve toplumsal barışı tesis edebilecek tüm güçleri birleştirecek, geriye kalan yüzde 50'ye de umut verebilecek ve ikna edebilecek tek güç CHP'dir. Yalnız bu kurultay sürecinden kendine pay çıkaran, bu süreçten nemalanmaya çalışanlara sözümüz elbette olacak. AKP grup başkan vekili Bülent Turan, partimizdeki kurultay süreci için 'bu işin sonu kayyım' dedi. Herkes şunu bilmelidir ki; Cumhuriyet Halk Partisi kurultaylar toplar, tüzüğünü tartışır, programını belirler, yönetimlerini değiştirir, siyasi anlayışını ortaya koyar ama hiç kimse bu partiyi kayyıma teslim etmez. Hiç kimse, hiçbir kurultay delegesi arkadaşımda bu parti kayyıma teslim edilsin diye vermemiştir. AKP'li Turan şunu bilmelidir; Küçük bir ilçenin ilçe başkanını bile seçimle değiştirmekten korkanlar bize demokrasi dersi vermezler. Hiçbir ilde, ilçede birden fazla adayla kongresini yapamayanlar CHP'ye dil uzatamazlar. Şunu unutmayın 24 Haziran sonrasında bütün siyasi partilerde buna iktidar partisi de dahil önemli değişiklikler olacak. Ama CHP'de bu demokratik yollarla yapılacak' ifadelerini kullandı.