Çekingenlik Ve Utangaçlık Belirtilerine Dikkat: Kalıcı Özellikler Görülebilir!
Psikolojik Danışman Kağan Yılmaz, çekingenlik ve utangaçlık arasındaki farkları ve her birinin çocuk üzerindeki etkilerini ele alarak, ailelere ve öğretmenlere önemli tavsiyelerde bulundu.
Psikolojik Danışman Kağan Yılmaz, çekingenlik ve utangaçlık arasındaki farkları ve her birinin çocuk üzerindeki etkilerini ele alarak, ailelere ve öğretmenlere önemli tavsiyelerde bulundu.
Çekingenliğin, daha çok kişinin genel bir tavrı gibi olduğunu söyleyen Psikolojik Danışman Kağan Yılmaz; 'Çekingenlik, daha çok kişinin genel bir tavrı gibidir; yani sosyal ortamlardan kaçınma eğilimi süreklidir. Çocuğunuz yeni bir ortama girdiğinde ya da topluluk içinde geri planda kalıyorsa, bu çekingenlik olabilir. Utangaçlık ise o anki bir durumdan kaynaklanan geçici bir his gibi düşünebilirsiniz. Mesela çocuk bir sunum yaparken kızarır, sesi titrer ama bu durum sürekli değildir. Çekingenlik bir davranış biçimi, utangaçlık ise bir duygusal tepki diyebiliriz. Her çocuk biraz çekingen ya da utangaç olabilir, bu çok doğal. Ama yapılan araştırmalar, çocukların yaklaşık dörtte birinde çekingenlik gibi kalıcı özelliklerin görülebildiğini söylüyor. Özellikle ilkokul çağında bu davranışlar daha belirgin olabilir çünkü çocukların kim olduğunu anlamaya çalıştıkları bir dönemdir' ifadelerine yer verdi.
'Bazı Çocuklar Doğuştan Daha İçe Dönük Olabilir'
Ailede utangaç bireylerin olması da çocuğun bu özelliği edinmesinde etkili olabildiğini belirten Kağan Yılmaz; 'İşin içinde hem genetik hem çevresel faktörler var. Mesela, bazı çocuklar doğuştan daha içe dönük olabilir. Ailede utangaç bireylerin olması da çocuğun bu özelliği edinmesinde etkili olabilir. Bunun yanında çevresel etkiler de çok önemli: Aşırı koruyucu bir anne-baba tutumu, çocuğu korkak veya kendine güvensiz yapabilir. Biraz deneyim, biraz da özgürlük bu noktada çok önemli. Kesinlikle her ikisi. Çocuk genetik olarak içe dönük doğabilir, ama onu nasıl büyüttüğünüz, bu genetik özelliği ya besler ya da törpüler. Çevre destekleyici ve cesaret verici olursa, genetik çekingenlik zamanla azalabilir. Ama tam tersi bir ortam varsa, durum daha da pekişebilir' dedi.
'Ailelerin En İyi Yaptığı Şey Çocuklarını Gözlemlemek'
Utangaçlık ve çekingenlik belirtilerine dikkat çeken Kağan Yılmaz; 'Çocuğunuz sürekli gözlem yapıyorsa ama harekete geçmiyorsa, oyun oynayan gruplara dahil olmaktan çekiniyorsa veya başkalarıyla konuşmaktan çok kendini geri çekiyorsa, bu bir işarettir. Hatta bazı çocuklar bunu fiziksel belirtilerle de gösterebilir: yüz kızarması, terleme, hatta mide ağrısı gibi. Ailelerin en iyi yaptığı şey çocuklarını gözlemlemek, ama burada yargısız bir bakış çok önemli. Eğer çocuğunuz yeni insanlarla tanışırken tedirgin oluyorsa, kalabalık bir ortamda hep kenarda kalmayı tercih ediyorsa, özgüven gerektiren işlerden sürekli kaçıyorsa, çekingenlik veya utangaçlıkla baş ediyor olabilir. Çekingenlik ve utangaçlık, çocuğun kendini ifade etmesini zorlaştırabilir. Örneğin, bir sunum yapması gereken durumda kaçınabilir ya da öğretmenden yardım istemeye çekinebilir. Sosyal açıdan da arkadaş edinme konusunda zorlanabilir. Bu durum uzun vadede özgüven eksikliğine, hatta yalnızlık hissine dönüşebilir' şeklinde konuştu.
'Topluluk Önünde Konuşma Korkusu Gibi Sıkıntılar, Yetişkinlikte Devam Edebilir'
Bu tip rahatsızlıkların yol açabileceği dikkat çekici konulara değinen Psikolojik Danışman Kağan Yılmaz; 'Eğer bu durum kendi haline bırakılırsa, çocuk ilerleyen yaşlarda sosyal anksiyete gibi daha ciddi problemler yaşayabilir. Bu, onun hem iş hem de sosyal hayatında zorlanmasına yol açabilir. Özellikle topluluk önünde konuşma korkusu gibi sıkıntılar, yetişkinlikte bile devam edebilir. Sevgi ve anlayış burada kilit noktadır. Çocuğunuzu olduğu gibi kabul etmek, ona güvende olduğunu hissettirmek çok önemli. 'Neden böyle yapıyorsun?' gibi eleştiriler yerine, 'Seni anlıyorum, biraz zaman alabilir' demek daha etkili olur. Küçük adımlarla ilerlemek, çocuk için büyük bir fark yaratabilir' ifadelerine yer verdi.
'Oyun Terapisi Gibi Yöntemler Çok Etkili Olabilir'
Ailelerin, çocuklarına sosyal ortamlarda deneyim kazandırması gerektiğini vurgulayan Kağan Yılmaz; 'Aileler, çocuklarına sosyal ortamlarda deneyim kazandırmalı. Örneğin, küçük bir grup etkinliğine katılmasını teşvik edebilirler. Öğretmenler ise sınıf içindeki etkinliklerde çekingen çocuklara küçük roller vererek onların bu korkularını aşmalarına yardımcı olabilir. Çocuğa özel gerçekleştirilen Psikolojik Danışmanlık süreci ve bu sürecin parçası da olabilen yarı yapılandırılmış oyun terapisi gibi yöntemler çok etkili olabilir. Ayrıca, çocukların kendini ifade edebileceği hobi ve sanat aktiviteleri, bu süreci kolaylaştırır. Drama kursları, sosyal beceri atölyeleri gibi aktiviteler de çok işe yarar' dedi.
'Çekingen Ve Utangaç Çocuklar Çok İyi Gözlemcidir'
Oyunların ve terapilerin önemine değinen Psikolojik Danışman Kağan Yılmaz; 'Onları grup oyunlarına dahil edin. Başarılarını övün ve motive edin. Hikyelerle empati yapmayı öğretin. Bu çocukları 'utangaç' ya da 'çekingen' diye etiketlemekten vazgeçmeliyiz. Onları oldukları gibi kabul etmek ve yeteneklerini ön plana çıkaracak fırsatlar sunmak daha etkili. Evet, özellikle erken yaşta doğru destekle bu durum azalabilir. Çocuk kendini güvende hissettikçe ve deneyim kazandıkça, bu özellikleri törpülenir. Çekingen ve utangaç çocuklar genelde çok iyi gözlemcidir ve empati yetenekleri güçlüdür. Bu özellikler, onları duygusal zekası yüksek bireyler yapabilir. Önemli olan, bu farklılıklarını bir güç olarak kullanmalarına yardımcı olmaktır' şeklinde konuştu.