Anadolu Basını, Çözüm Yolunda
Anadolu Basın Birliği Yönetim Kurulu, yerel basının sorunları için Kastamonu'da çözüm için toplantı düzenledi.
Anadolu Basın Birliği Yönetim Kurulu, yerel basının sorunları için Kastamonu'da çözüm için toplantı düzenledi. “Anadolu Basını, Çözüm Yolunda” projesi kapsamında şehirleri dolaşan ABB Yönetimi'nin Samsun'dan sonra ikinci durağı Kastamonu oldu.
Anadolu Basın Birliği (ABB) Genel Başkanı Mehmet Bora Zor ve Yönetimi Kastamonu'da Anadolu Basını'nın sorunlarını konuşmak için, Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti Toplantı Salonu'nda Kastamonu Basını ile birlikte toplantı düzenledi.
Kastamonu'da düzenlenen ziyaret, gezi ve toplantıya ABB Genel Başkanı Mehmet Bora Zor, Anadolu Basın Birliği Onursal Başkanı Halil Zor, ABB Yönetim Kurulu Üyeleri Tarık Bakır, Mehmet Ankay, Erol Karabay, Ragıp Ersoy, Turhan Akşin ve Haydar Uçar ile diğer davetliler katıldı. Toplantıya gelen mesajlar okundu.
ABB Genel Başkanı Mehmet Bora Zor başkanlığında Kastamonu'ya gelen heyet Vali Meftun Dallı'yı, Belediye Başkanı Hasan Baltacı'yı, İl Emniyet Müdürü Kayhan Ay'ı, Şehit Ahmet Şahan'ın ailesini ve çıkan çatışmada yaralanan Polis Memuru ziyaret edildi. Gidilen ziyaretlerde Başkan Bora Zor yaptığı ve yeni yapacağı çalışmalar hakkında bilgi verdi. Ziyaretlerde bilgi alışverişinde bulunuldu. Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Türbesi, Vedat Tek Kültür Merkezi ve Tarihi Kent Müzesi, Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi, Türk basın Birliği Kastamonu Şubesi ziyaret edildi. Kastamonu Cumhuriyet ve Nasrullah Meydanı başta olmak üzere şehir gezildi. ABB Genel Başkanı ve Heyeti AK Parti Milletvekili Halil Uluay ve AK Parti İl Başkanı Ahmet Sevgilioğlu ile de Kebeci Cafe ve Restaurant Salonu'nda toplantı düzenledi.
Günün anısına Anadolu Basın Birliği Kastamonu Şube Başkanı Sabahattin Büyükoral'a ABB Onursal Başkanı Halil Zor tarafından plaket verildi. “Anadolu Basını, Çözüm Yolunda” konulu İlk toplantıyı Samsun'da düzenleyen ABB Genel Sekreteri Turhan Akşen'e de ABB Genel Başkanı Mehmet Bora Zor plaket verdi.
'Çözüm Yolunu Başarı İle Yürüteceğiz'
Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlenen toplantıda açılış konuşmasını gerçekleştiren Anadolu Basın Birliği Şube Başkanı Sabahattin Büyükoral; “Uzaklardan buraya gelerek bizleri onurlandıran Samsun, Adıyaman, İstanbul, Ankara, Şanlıurfa, Gaziantep başta olmak üzere gelen tüm şube başkanlarımıza teşekkür ediyorum. Bugün önemli bir konuya değinmek istiyorum. Samsunda gerçekleştirdiğimiz ilk toplantıda bu basına çözüm yoluyla ilgili sayın genel başkanıma 2'inci toplantıyı Kastamonu'da gerçekleştirelim dedim. Bizi kırmadılar 2'nci toplantıyı Kastamonu'da gerçekleştirmek nasip oldu. Bize bu konuda destek vererek bize sahip çıkan sayın Valimiz Meftun Dallı'ya huzurunuzda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Bugün burada öncelikle Fahri Özbek ve üyemiz Nahit Odalıoğlu arkadaşlarımızın ölüm yıl dönümü. Onlara rahmet diliyorum. 2 arkadaşımızda aramızdan aynı günde ayrıldı. Aynı günde defnedildiler. Kastamonu'da Anadolu Basın Birliğini kuran rahmetli Hacı Ziya Kesimci 'ye, Mustafa Kesimci ailesine, aramızdan ayrılan Kesimci dostlarımıza, arkadaşlarımıza Anadolu Basın Birliğine gönül veren Kastamonu'da aramızdan ayrılanlara rahmet diliyorum. Ailelerine baş sağlığı diliyorum. Halil Zor başkanımla 30 yıldır beraberiz.30 yıldır Kastamonu'da Şube Başkanlığı yapmaktayım. Bizlere destek veren üyelerimize hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu güzel çözüm yolunu başarı ile yürüteceğiz. Buna gönül veren siz değerli şube başkanlarım, dostlarım bu konuda adımlarını atarak bu onursal çözüm arayışına destek verdiğiniz için sizlere de ayrıca teşekkür ederim. Yine Kastamonu'da yapılan toplantıya katılan ABB Genel Başkanımız Mehmet Bora Zor ve Yönetimine, ABB Onursal Başkanımız Halil Zor başta olmak üzere tüm katılımcılarımıza, emeği ve katkısı geçen tüm herkese ABB adına çok teşekkür ediyorum” dedi.
'Kastamonu Basınını Temsil Etmeye Devam Ediyoruz'
Kastamonu'da çok uzun tarihlere dayanan bir basın kültürü olduğunu söyleyen Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erkan Yılmaz; “Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti hizmet binasındayız. Cemiyetimiz 1984'te kuruldu. 2017 yılından bu tarafa bu cemiyet çatısı altında Anadolu Basın Birliği ve Türk Basın Birliği ile birlikte hizmet vermekteyiz. Bugün hepimiz içinde anlamlı bir gün. Bundan bir yıl önce 2 büyük, önemli gazetecimizi aynı gün kaybetmiştik. Bugün 1'inci ölüm yıldönümleri. Mekânları cennet olsun. Nahit Odalıoğlu hem de Fahri Özbek meslektaşımız ve büyüğümüzün. Kastamonu'da çok uzun tarihlere dayanan bir basın kültürü var. 150 yıldır Kastamonu'da gazete var. Şuanda il merkezinde 3 tane gazetemiz var. İlçelerimizde ise 6 olmak üzere toplamda 9 gazetemiz hizmet veriyor. Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti çatısı altında ise 126 üyemiz var. Bu üyelerimizle birlikte Kastamonu basınını temsil etmeye devam ediyoruz. Kastamonu basının yerel basının yanı sıra tüm Anadolu basınında sorunları oldukça fazla. Âdeta yaşam savaşı veren gazetelerimiz var. Ve her geçen günde büyüyen sorunlar bunlar. İnşallah bu sorunlar da hem değerli genel başkanımızın katkıları diğer konfederasyonları katkıları ile de en kısa sürede bu sorunlar çözüm bulur. Biz her zaman Anadolu Basın Birliğinin yanındayız. Anadolu basının benim içinde şöyle bir yeri var, rahmetli amcam Ziya kesimci tarafından Anadolu Basın Birliği 1987-88 yılında Kastamonu'da kurulmuştur. O günden bu tarafa da bu bayrağı dalgalandırmaya devam ediyoruz. Bu cemiyet çatısı altında basın müzesi tarzında hazırladığımız bir yerleşim alanı var gördüğünüz üzere. Bizim bu alanı hazırlamaktaki amaç alt yapıyı oluşturmak. Burada bir alt yapı oluşturup daha büyük bir basın müzesini Kastamonu'da hizmete koymak. Bizim amacımız bu. Şuanda bu alt bölgede olmayan çok sayıda makinalarımız var.150-100 yıllık makinalarımız var matbaalarda beklettiğimiz. Daha büyük bir basın müzesi hedefimiz var. En kısa sürede de hayata geçireceğiz. Bizler gazeteciler cemiyeti olarak bir proje hazırladık. İl merkezi ve ilçelerimizin 1929 yılından günümüze kadar olan gazetelerimizin bir taramasını gerçekleştirdik. Bütün gazetelerimiz tarandı. Yaklaşık 500 bin sayfalık bir gazete sayfaları tarandı ve şuanda hepsi dijitale aktarıldı. Kültür Turizm Bakanlığına projeyi tamamlayıp sunduk. Şuanda bakanlık erişime açmak üzere bekliyoruz. Yakın zamanda Kastamonu'da ki tüm gazetelerimiz erişime açılmış olacak. İnternet üzerinden de gazetelerimize ulaşılabilecek” ifadelerini kullandı.
'Anadolu Basın Birliği Üretecektir'
Düzenlenen toplantıda konuşan ABB Genel Başkanı Mehmet Bora Zor ise, “15-16 Ağustos tarihlerinde yerel basın temsilcileri ile bir araya gelmek için Kastamonu'ya geldik. Yerel basının sorunları her geçen gün daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bir an önce bu sorunlara çözüm bulunamazsa, yakında yerel basın diye bir şey kalmayacak. Biz de bu doğrultuda sıkıntıları ve çözüm önerilerini dinlemek için Anadolu'daki meslektaşlarımızı ziyaret ediyoruz. İlk toplantımızı Samsun'da gerçekleştirdik. Oldukça verimli bir toplantı olduğunu söyleyebiliriz. Şehirlerde meslektaşlarımızı dinliyor, konuşmalarını not alıyoruz. Daha sonra bunları bir rapor haline getirerek ilgili kurumlara sunacağız ve çözüm önerilerimizin takipçisi olacağız. Ekonomik sıkıntılar, yeni internet yasası, basını kontrol altına almaya yönelik yeni uygulamalarla boğuşan Anadolu Basını, görevini yerine getiremez hale geldi. Ama artık bir çözüm üretmek gerekiyor. Biz inanıyoruz ki çözümü yine, Anadolu'nun bağrından çıkan Anadolu Basın Birliği üretecektir” dedi.
'ABB Gerçekten Türkiye İçin Çok Önemli Çalışmalar Yapmıştır'
Anadolu Basın Birliği gerçekten Türkiye için çok önemli çalışmalar yaptığını belirten Anadolu Basın Birliği Genel Başkanı Mehmet Bora Zor; “Anadolu Basın Birliği 1975 yılında kurulmuş bir dernek. Türkiye genelinde Ankara ve İstanbul gazeteciler cemiyetlerinden sonra Anadolu'da da yerel basının örgütlenmesi için bir araya gelmesi ve Anadolu Basınının sorunlarının çözülmesi için 1975 yılında 39 şehirdeki temsilcilerin bir araya gelmesiyle Anadolu Basın Birliği kurulmuştur. Anadolu Basın Birliğinin kurulmasında o dönemde devletin de ciddi destekleri olmuş ki Anadolu'daki basını örgütlemek için. 1975'ten bu yana Anadolu Basın Birliği yerel basının sorunlarını çözümleri ve gelişimlerine yönelik çalışmalarda aktif rol üstlenmiştir. Şu anki yaygın basının mutfağının Anadolu basını olduğunu düşündüğümüzde Anadolu Basın Birliği gerçekten Türkiye için çok önemli çalışmalar yapmıştır” diye konuştu.
'Basınla İlgili Ciddi Sıkıntılar Ülke Genelinde Gündemde Sıklıkla Konuşuluyor'
Anadolu Basın Birliği gerçekten Türkiye için çok önemli çalışmalar yaptığını belirten Anadolu Basın Birliği Genel Başkanı Mehmet Bora Zor; “Anadolu Basın Birliği 1975 yılında kurulmuş bir dernek. Türkiye genelinde Ankara ve İstanbul gazeteciler cemiyetlerinden sonra Anadolu'da da yerel basının örgütlenmesi için bir araya gelmesi ve Anadolu Basınının sorunlarının çözülmesi için 1975 yılında 39 şehirdeki temsilcilerin bir araya gelmesiyle Anadolu Basın Birliği kurulmuştur. Anadolu Basın Birliğinin kurulmasında o dönemde devletin de ciddi destekleri olmuş ki Anadolu'daki basını örgütlemek için.1975'ten bu yana Anadolu Basın Birliği yerel basının sorunlarını çözümleri ve gelişimlerine yönelik çalışmalarda aktif rol üstlenmiştir. Şu anki yaygın basının mutfağının Anadolu basını olduğunu düşündüğümüzde Anadolu Basın Birliği gerçekten Türkiye için çok önemli çalışmalar yapmıştır. Biz ocak ayında yönetime geldik. Anadolu Basın Birliğinde tekrar bir yapılanmaya gittik. Ve ilk etapta yapmamız gerekenin Anadolu'da bulanan şehirlerdeki meslektaşlarımla gezip onları dinlemek olduğunu kararını verdik. Çünkü basınla ilgili ciddi sıkıntılar ülke genelinde gündemde sıklıkla konuşuluyor. Ama bunların çözümüne yönelik yazık ki elle tutulabilir bir çalışma göremiyoruz. Bizler şu kararı verdik. Anadolu'nun bağrından çıkan bir dernek olarak bu sorunları çözmesi gereken bu sorunların çözümüne katkı sunması ve başlatması gereken dernek biziz, Anadolu basın birliği” şeklinde konuştu.
'Meclis Çatısı Altında 9 Tane Gazeteci Kökenli Milletvekilimiz Var'
Konuşmalarını sürdüren Anadolu Basın Birliği Genel Başkanı Mehmet Bora Zor; “Buradaki bütün meslektaşlarım Anadolu'da çalışan yönetimimizde yer alan bütün arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu Anadolu'da bizzat sizlerle buradaki arkadaşlarla aynı sıkıntıları yaşayan, aynı sorunlarla karşılaşan kişiler. Soruna biz el atmasak Ne yazık ki yaygın basındaki o plaza gazetecilerin sorunları çözeceğine inanmıyoruz. O yüzden bu ilk adımı da her zamanki gibi Samsun'dan başlattık. Samsunda gazeteci arkadaşlarla bir araya geldik. Çok güzel bir ortam oldu orda. Bütün meslektaşlarımız sorunlarını dile getirdiler. Kendilerince yapılması gerekenleri bizlere anlattılar. Biz onları dinledik ve burada 2'inci toplantıyı Kastamonu'da Sabahattin beyi kıramadık. Kendisi bizlere ‘Samsundan sonra gelinmesi gereken yer Kastamonu. Samsun ilk adımdır ama Kastamonu'da ulusal ve milli mücadelemizde bayraktarlık yapmış gazetelerin olduğu bir şehirdir. O yüzden 2'inci şehir Kastamonu'dur' dedi. Bizde şimdi Kastamonu'dayız. Bizim buraya geliş amacımız aslında konuşmak kendimizi anlatmak Bizim buraya geliş amacımız aslında konuşmak, kendimizi anlatmak değil, daha çok buradaki meslektaşlarımızı dinlemek, onların sorunlarını dinlemek ve onların neler yapılacağıyla ilgili çözüm önerilerini almak. Dünden bu yana buradayız. Bu arada Sayın Emniyet Müdürümüzle, Sayın Valimizle ve Belediye Başkanımızla görüştük. Kurumların gazeteciliğe bakış açılarını onlardan dinledik. Onların gazetecilerden neler beklediğini aldık. Şimdi burada aslında bizden ziyade biz meslektaşlarımızın konuşmasını istiyoruz ki biz bunları toparlayalım. Şu anda meclis çatısı altında 9 tane gazeteci kökenli milletvekilimiz var. Onlar bizden bu raporu bekliyorlar. Bu arada Şeref Malkoç'la görüştük. O yine aynı şekilde basın sektörüyle ilgili bizden bir rapor bekliyor ki bunu İletişim Başkanlığı aracılığıyla Cumhurbaşkanlığına da sunacaktır. Bu açıdan bu çalışmayı çok önemsiyoruz. Buradan sonra diğer şubelerimizin olduğu şehirlerde yine bu görüşmeleri yapacağız ve bunları toparladıktan sonra da yetkili kurumlara bu sorunların çözülmesi için raporumuzu sunacağız ve ondan sonra gerçekleştirilmesi için takipçisi olacağız. Öncelikle burada siyasi parti temsilcileri de var, onların görüşlerini almak ve daha sonra da meslektaşlarımın görüşlerini alıp ona göre Kastamonu ile ilgili raporumuzu hazırlayıp ona da normal sohbet kısmına geçmek istiyorum. Bizleri burada ağırladığınız için, Kastamonu'da olduğumuz için çok teşekkür ederiz. Sayın Erkan Başkan'ıma bizi burada ağırladığı için yine çok teşekkür ederim. Gazeteciler için hep söylenen bir şey vardır. İşte bir araya gelseniz, siz birlik olsanız biz sizin için her şeyi yaparız. Kastamonu'da bir araya gelmişler işte. Gazeteciler Cemiyeti, Türk Basın Birliği ve Anadolu Basın Birliği aynı çatı altında birlikte el ele vermiş çalışıyorlar. Birlikten daha ne istiyorsunuz? Artık siyasetçilerin, iş adamlarının, bu şehrin önde gelenlerin basın için gereken şeyleri için bu bahaneyi kullanmaması lazım. Çünkü Kastamonu'da gördüğüm kadarıyla basın sektörü bir arada el ele vermiş. Ve bu şehir için, bu ülke için hizmet vermeye hazırlar” dedi.
'Kastamonu Dört Mevsimi Dolu Dolu Yaşanabilecek Bir Kent'
Kastamonu'ya ben ve yönetim kurulu üyelerim hayran kaldık diyen Bora Zor, “Kastamonu çok alanda kabuğunu kıramamış, Turizm ile ilgili tanıtımın tam yeterli olmadığını gördük. Kastamonu tarihi yerleri, inanç turizmi, denizi, dağları ve doğası ile dört mevsimi dolu dolu yaşanabilecek bir kent. Kastamonu ile ilgili birçok alanda projeler yapılmalı, yol haritası belirlenmeli. Ben ve arkadaşlarım ailelerimiz ile gelmeye de karar verdik. Kastamonu huzurlu, havası ile insanı ile çok güzel bir şehir. Kastamonu şu anda istenen konumda değil. İlde bazı eksiklikler de var. Bunların da bir an önce çözülmesi lazım” dedi.
'İstiklal Marşı'nın Ülkemizde İlk Olarak Tam Metniyle Yayımlandığı Şehirdir'
Kastamonu'nun, İstiklal şehri olduğunu vurgulayan Cumhuriyet Halk Partisi İl Sözcüsü Kübra Balcı; “Sayın valim sayın diye baram sayın siyasi parti temsilcileri sayın Anadolu Basın Birliği Başkanı kıymetli basın emekçileri ve değerli katılımcılar hepinizi saygıyla selamlıyor, Cumhuriyet şehri Kastamonu'ya hoş geldiniz diyorum. Toplantınızın özgür, bağımsız ve toplumun ortak sesi olabilme mücadelesini daha da güçlendirmesini diliyorum. Kıymetli misafirler değerli basın emekçileri. Kastamonu, İstiklal şehridir, Cumhuriyet şehridir, aynı zamanda, Hüsnü Açıksözlerin, Siyami Özellerin, Ahmet Tamellerin bu şehre miras bıraktığı özgürlükçü, halkçı ve bağımsız basın geleneğinin şehridir. Yine İstiklal Marşı'nın ülkemizde ilk olarak bir gazete de tam metniyle yayımlandığı şehirdir. Hüsnü Açıksöz'ün yanı sıra İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın, Orhan Şaik Gökyay'ın Mehmet Akif Ersoy'un yazılar yazdığı, Milli Mücadele'ye fikriyle, ruhuyla, benliğiyle sahip çıkmış bir şehirdir. Bu şehrin emekçilerine susmak, hakikatten, adaletten, bağımsız ve özgür düşünceden uzaklaşmak yakışmaz. Bu nedenle ilimizde yapılan bu toplantıyı önemsiyorum” ifadelerini kullandı.
'İnternet Yasası İle Gazetecilik Reflekslerinizi Bitirmeye Çalışıyorlar'
İnternet yasası ile ise tıklanma ve trafik alma kaygısıyla gazetecilik reflekslerinizi bitirmeye çalışıldığını belirten Cumhuriyet Halk Partisi İl Sözcüsü Kübra Balcı; “Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Basın milletin müşterek sesidir" sözü, basının milletin sesi olarak taşıdığı önemi göstermektedir. Maalesef, bugün bu sözün çok uzağındayız. Dezenformasyon yasası ile sizleri asli görevlerinizden uzaklaştırmayı, internet yasası ile ise tıklanma ve trafik alma kaygısıyla gazetecilik reflekslerinizi bitirmeye çalışıyorlar. Geçen yıl çıkardıkları sansür yasası ile sizleri ve milletimizi cezalandırdıkları yetmezmiş gibi 9. Yargı Paketi taslağında yer alan 'Etki Ajanlığı' ile de bir korku imparatorluğu inşa etmek, kendisinden olmayanı baskıyla susturmak ve bir cadı avı başlatma arzusundalar. Milletimizi baskı altına alacak bu düzenleme bir an önce Türkiye'nin gündeminden geri dönmemek üzere kalkmalıdır. İktidar, basın üzerinde kurduğu baskıyı sosyal medyaya da taşımak istiyor. Daha önce de Youtubu, X'i, Ekşisözlük'ü kapatmışlardı. Şimdi de bir gecede Instagram'ı erişime engellediler. Dijital çağda iletişim platformlarına yasak getirmek ancak medeni dünya ile bağlarını koparmış olan sansürcü ve baskıcı bir anlayışla açıklanabilir. ‘Dezenformasyon' bahanesi ile milyonlarca insanın iletişim kurmasına, ticaret yapmasına, sosyalleşmesine ve sesini duyurmasına engel olunuyor. Her fırsatta insanların özgürlüklerini tırpanlamayı marifet sayan bu anlayış, 'sözünün üstüne söz' duymaya bile tahammül edemiyor. Ancak, Türkiye'nin geleceği, özgür ve güçlü bir basının varlığına bağlıdır. Kıymetli basın emekçileri, biz biliyoruz ki bu ülkede halkın aydınlanmasını, bilgilenmesini sağlamak için mücadele eden, özgürlükten, demokrasiden, hukuktan, adaletten yana olan gazeteciler var. Halkın haber alma özgürlüğünü sağlamak, kamuyu aydınlatmak adına çalışan tüm basın emekçilerimize teşekkür ediyorum. 100 yıl önce olduğu gibi önümüzdeki süreçte de yok olan değerlerimizi halkımızla birlikte omuz omuza geri getireceğiz. Ekonomik sorunların, internet yasası ve basını kontrol altına almaya yönelik yeni uygulamaların olmadığı, haberlerinizi özgürce yapabildiğiniz, tık alma gibi kaygılarınızın olmayacağı yarınlarda buluşmak dileğiyle” şeklinde konuştu.
'Güzel Günler Görmeyi Talep Ediyoruz'
Türkiye Yol-İş Sendikası Kastamonu 2 Nolu Şube Başkanı Sadık Düzgün'de, “Ben Kastamonu'da Türkiye Yol-İş Sendikası Kastamonu 2 Nolu Şube Başkanıyım. Genel Merkezimiz Ankara'da. Sayın Başkan Sabahattin Büyükoral benim 40 yıllık dostum, arkadaşım bizden emekli bir kardeşim. Başkanımı çok iyi tanırım. Küçüklüğünden bu tarafa sayın babası çok iyi dostumdur. Sayın Samsunlu dik dur eğilme diyor. Biz her eylemimizde söylemimizde bunu kullanıyoruz. Kalemini satma dediniz. Türkiye'de şu anda nüfusumuzun yüzde altmışı kendini satıyor. Kalemini değil keşke okuduğumuz basın gerçekte birilerinin güdümünde olmayan bir basın olsa ama şunu görüyoruz siz burada sayın basın emekçileri geçinebilmek için bir mücadelenin içinde ve geçimini sağlamak için de bir şekilde bir politika izlemek zorundasınız. Büyük basından bahsettim kalemini kelimesini kullanırken büyük basının sahipleri de maalesef birilerinin güdümünde olan birileri ve bu şekilde bu mücadele sürüp gidiyor. İnşallah temenni ettiğiniz şekilde dük duran, halkına doğruları anlatan doğruları anlatıldığında halk da onu anlayarak bir politika izleyip o şekilde idare edilsek. Kastamonu Cumhuriyet'ten önceki bir yerleşim birimi. Kastamonu'yu mutlaka bu dostlarım size anlatmışlardır. Kastamonu Karadeniz'in kenarında bir dağ Ankara'ya doğru gittiğimizde bir dağ arasında sıkışmış kalmış kadim bir şehir. Gerek halkının yaşam şekliyle, gerek Evliyalar Diyarı olarak Cumhuriyet döneminde en çok şehit veren bir il olmasına rağmen, hatta şunu biz zaman zaman Kastamonular savunuruz, Üsküdar bize bağlıydı diye. Bunu espri anlamında anlatayım. Birisi çıkmış, kafasında o zaman fotör, fotörün içine bir sinek koymuş, ayağının çarığının altına da Kastamonu'ndan bir toprak koymuş. Demiş ki, başımdaki can, ayağımdaki toprak diye yemin ediyor. Burası bize bağlıydı diyor. Böyle bir esprisi de vardı. Yani bizim Kastamonu'dan belki onlarca vilayet doğmuş. Hala biz bu şekilde burada yaşayan insanlarız. Kadim bir şehiriz. Coğrafi olarak çok geniş bir memleketiz. Bakir bir doğaya sahip bir Kastamonu'yuz. Hatta burada sahil şeridimizde yolumuz bile yoktur. Biz bu sahil şeridine yol istemiyoruz. Nasıl olsa 15-20 seneye kalmayacak Türkiye veya Dünya havadan uçacağına göre bizim buralara gelirsiniz. Sizin gibi dostlar bisiklet ile gezeriz. Doğayı kirletmeyelim, bozdurmayalım gibi de esprilerimiz olur. Ama bu toplantıyı Kastamonu'muzda yapmanız, sizin gibi değerli gazeteci kardeşlerimizin Kastamonu'yu tanımış olması için emek veren arkadaşlarıma ben teşekkür ediyorum. İnşallah önümüzdeki süreçte güzel günler görmeyi talep ediyoruz. Sayın Samsunlu Gazeteci arkadaşım 71 dedi. Benden iki yaş büyük. Bende 69 yaşındayım. O günden bugüne baktığımızda Türkiye'de bir şeyler değişiyor. Bu değişene bizim ayak uydurmamız çok zor oluyor. Siz gençleri Z kuşağı olarak görüyoruz. Sizde istikbal çok, bunun beklentisi içindeyiz. Ama bu beklentilerimize belki yaşımızın verdiği duruma göre algılayamıyoruz. Veyahut da yeterli bulmuyoruz. Veyahut da adı neyse. Şimdi Daha önceki konuşmacılarımız üniversiteden bahsetti, istihdamdan bahsetti. Bizim zamanımızda Abdurrahman Paşa Lisesi Anadolu'nun ilk lisesi idi. Abdurrahman Paşa Lisesi'ni bitiren bugünkü üniversite mezunlarının iki katı bilgiye sahipti. Bütün dersler okutulurdu, sade lise dönemi. Şimdi geldiğimiz noktada Anadolu'nun bütün şehirlerine üniversite açıldı. Çok güzel bir şey. Biz ya ailelerden veya okulda gerekli eğitimi veremiyoruz galiba ki okulu bitiren her kardeşim bitirdiği okuldan aldığı bilgiler doğrusunda istihdam edilecek diye bekleniyor. Bunun mümkünatı olmadığını bizi idare edenler de biliyor. Şu anda sendikacıyız. İşçi bulma kurumunda toplantıya gidiyoruz. Veya sizin gibi çok değerli muhterem insanlarla bir toplantıya katıldığımızda veya kişisel görüştüğümüzde biz eleman bulamıyoruz diyorlar. Akşama kadar eğer sendikada oturuyorsam en az 10 tane arkadaşım da geliyor çocuğuna iş arıyor. İş sahibi, personel bulamıyorum diyor. Arkadaşımın çocukları da geliyor, iş bulamıyorum diyor. Bunu buluşturacak olan ben değilim. Bizi idare edenler buluşturacak. Yani milli isim sistemi, üniversite sistemi çok elzem bir şekilde elden geçmesi lazım. Çok seri bir şekilde. Şimdi bizde ara eleman, çocukluğumuzda Sanat Okulu vardı. Ticaret Lisesi vardı. Düz lise vardı. Sanat Okulu gelirken bandosuyla, hareketleriyle Kız Sanat Okulumuz vardı. Ara elemanı temin edebiliyordu. Şimdi çok sayıda İmam Hatip açıldı. İmam Hatibi bitiren kardeşlerimi yadırgamıyorum. Lütfen yanlış anlaşılmasın. Her okula, her tahsile sonsuz İyi niyetliyiz ancak bu anlamda Türkiye'de istihdamı garantilememiz lazım. Ara eleman sorununu çözmek lazım. Dört, sekiz, on iki eğitim sisteminde yetişenlerden çırak bulamıyoruz diyor. Ara eleman bulunmuyor. İşte Gazetecilik Okulunu bitiren bütün kardeşlerimiz gazetecilik bölümünde istihdam edilemiyor. Bunları daha değişik yerlere yönlendirmek bizi idare edenlerin elinde olmalı diye düşünüyoruz. Konu çok uzun. Konuşulacak şey o kadar çok ki yani bilmiyorum işte bu Z kuşağı falan dedim ya, Z kuşağında bu sosyal medyadaki değerlendirmeleri ve elinden telefon düşmüyor vatandaşım bilmem ne yapıyor diye çok eleştirilerde oluyor. Ben bir an önce bu ülkede bir şeylerin tekrar değişen taşların yerine konmasını temenni ediyorum. Bu yönde inşallah iyimseriz. Bizi idare edenlerin aklını başına toplayıp bu ülkeden başka gideceğimiz bir yer yok arkadaşlar. İşte Suriyeli çıktı geldi oradan öteki gitti buraya. Bizim Türk milleti olarak evvel Allah yerimizdeyiz. Yerimizden de kimse oynatamaz. Bir yere gitme şansımız da yok. Bizi kendimiz idare edecek şekilde silkinip kendimize gelmemiz gerektiğini düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde sendikalı anlamda baya bir hareketlenme olacak. Bunu da burada söylemiş olayım. Önceki gün Türk-İş toplantı vardı. 20'sinde burada basın açıklamamız olacak inşallah. 26'sında Çerkezköy'de Türk-İş'in bir mitingi olacak. Üç Eylül'de Zonguldak'ta bir mitingimiz var. Geçinemiyoruz sloganı altında bir çalışma sergilenmeye çalışılacak” dedi.
'Mücadelemizi Birlikte Sürdüreceğiz'
ABB Onursal Başkan Hali Zor da yaptığı konuşmasında, “Ben de şu konuya açıklık getirmek istiyorum. Büyük basın, yerel basın. Bazen de bizim yaştakiler ulusal basın, yerel basın. Biz de ulusalız, biz de büyük basınız aslında. Aramızdaki fark nedir? Biz yereliz, onlar yaygın. Sevgili Genel Sekreterimiz, bir çöpçülük yapan arkadaşımızdan bahsetti. Ben de gördüm, o toplantıda vardım. Kusura bakmasın, biz hepimiz çöpçüyüz. Gazetecilik çöpçülüktür. Biz nereyi süpürürüz biliyor musunuz? Siyasilerin çöpünü süpürürüz. Ama sevgili siyasi yönetici kardeşim, şunu lütfen partinizde de gösterin. Biz sizin, siyasi partileri çöpünüzü süpürürken, siz bizim meyve poşetine elinizi sürmekten geri duruyorsunuz. Burada Kastamonu'da, SEKA vardı. Giresun'da vardı. Balıkesir'de vardı. İzmit'te vardı. Teker teker kapandı. Biz bunun mücadelesini ederken yandaş olduğumuz yani ideolojik olarak savunduğumuz partiler de bize yaklaşmadılar. Bugün bizden destek istiyorlar. Yani iktidar ayrı. Onların bir yandaş basını var. Bir de muhalefetin yoldaş basını var. Üç veya beş tane. Onlar da birer proje aslında. Burada dengeyi sağlamak istiyor. Bütün amaç yerel basının ortadan kaldırılması özellikle yazılı basını tamamen Anadolu'dan sildirmektir. Çok arkadaşım biliyor, Adana'da Cumhuriyet Gazetesinden önce yayın hayatına başlamış, Atatürk döneminde tren vagonunda baskı yapmış, Yeni Adana Gazetesi, 125 yıllık o gazete dahil bu gazete kapanmış. Ne yapmamız lazım? El ele vereceğiz. Mücadelemizi birlikte sürdüreceğiz. Hiçbir partiye yandaş veya düşman olmayacağız” ifadelerini kullandı.
'İşsizler Ordusu Geliyor'
ABB Genel Sekreteri Turhan Akşen de, “Eğer ki değerli Onursal Başkanımızın da söylediği gibi Gazeteciler kalemini satmadığı müddetçe özgür ve hür olarak görevlerini yaparlarsa ki ben kendime öyle azlediyorum en büyük güç bizler oluruz. Şu gençlere baktığımız zaman iletişim fakültelerinde birçok arkadaşım bilmiyorum şu anda yeni olan arkadaşlarla İletişim Fakültesinde İzmir'de de konuştum. İşsizler ordusu geliyor. Bu gençler bu gençler hayalleriyle birlikte okumaya çalışıyor. Ne yazık ki ne bir kurumda ne bir devlet dairesinde ne de biz basın mensuplarının içerisinde onlara destek verecek iş sahibi olamıyoruz. Ben bunu İletişim Fakültesi Dekanlarına ilettiğim zaman bazı büyük İletişim Fakülteleri öğrencilerini alıyor kapıyorlar. Ben Samsun'da Anadolu Basın Birliği olarak Sayın Genel Başkanımın da destekleriyle birlikte sırf bu gençlerin önünü açabilmek için gazetede dergi çıkartıyoruz. Yeni Basın Enformasyon yasası gereği bizlere sekiz kişi çalıştıracak kadrolar söylüyorlar. Bakın ne kadar mantıksız bir şey. Ben bu genç kardeşime askeri ücretle çalışır mısın demeye kendimden utanıyorum. Peki, bunları kim düzeltecek? Biz siyasiler değil, basın mensupları. Gerekirse yolda yürüyeceğiz. Gerekirse partilerin önünde eylem yapacağız. Samsun'da bir olayı söyleyeyim. Samsun'a bir Belediyede Atakum Belediyesi'nin ismini vermeyeyim. Basın Enformasyon ve Sarı Basın Kartı sayılı olan bir gencimiz işini yapıyor. Aynı siyasi parti tekrar kazanıyor. Tek yaptıkları olay nedir biliyor musunuz? Şöyle bir genç kızımızın donanımlı işini, liyakatini yapan genç kızımızı Sayın Belediye Başkanı'nın kendi yetkisini kullanarak ne yapıyor biliyor musunuz? Belediyenin önüne çöp toplamak, silmek için fırça veriyor ve bu kardeşimize ve diğer basın mensuplarını partililere gönderiyor. Samsun'da Sayın Genel Başkanı'ma bunu söylediğim zaman bize düşen ne varsa derhal yapmalısın diye emir verdiği zaman baş üstüne Sayın Genel Başkanım dedim. Samsun'u örgütledik. Samsun'da üç dört cemiyet iki dernek var. Samimi söylüyorum Sayın Genel Başkanım şahittir çalıştığımızdan, söz veren Cemiyet Başkanı gelmedi. Biz siyah çelengimizi aldık. Elimize çöp fırçasını aldık. Bizzat Atakum Belediyesi'nin önüne geçerek sizler gibi değerli Samsun'a 189 tane basın mensubu arkadaşımız varken maalesef on kişiyle bu eylemi yaptık. Şimdi soruyorum. Anadolu Basın Birliği'nin değerli Genel Başkanımın mimarı olduğu ‘Anadolu çözümünü başlatıyoruz' dediğimizde ve değerli Cemiyet Başkanları'nın da burada bu birlikteliği biz devam ettirirsek bizim nezdimizde siyasilerimiz de burada duruyor. Ben de bir eski geçmiş siyasi ve Sendika Başkanı olarak söylüyorum. Örgütleşirsek önümüzde dağ bile kalmaz, dağ, dağ. O masada, o mecliste eğer bu Cemiyet Başkanlarımız haklarını alabiliyorsa, o kanunları çıkartırken o kanunların üzerinde onlar da söz sahibi olabiliyorlarsa bizi kimse yıkamaz. Ama madalyonun öbür yüzünü söyleyeyim mi size değerli siyasilerim? Siyasi partiler kendilerine yazı yazan gazeteci yetiştiriyorlar, dernekler kuruyorlar. Acı bir taraf. Ama İletişim Fakültesi mezunu kardeşim okuyor. Hocalar öyle öğretmiyor. Bağımsız, özgür, hür iradeli bir basın. Bakın, benim yaşım 71. Hala mücadele ediyorum. Hala Bayrağı tutuyorum, Sancağı tutuyorum. Bizi kimse eğemez. Benim Onursal Genel Başkanım bana öğrettiği şu, gazeteci mi olacaksın, kumbaracı mı? Kalemini silah gibi mi kullanacaksın yoksa çek gibi mi kullanacaksın. Ondan şunu öğrendim. Dik dur eğilme. Biz seninleyiz ve bundan sonra çok değerli başkanım Mehmet Bora Zor yine Sayın Başkanı'mla birlikte Anadolu'yu karış karış gezmeye sözü verdik. Bizler dik durup eğilmeyeceğiz. Siyasilere sonsuz saygımız olacak. Ama kalemini satan, kendini satan gazeteci olmayacağız. Böyle geldik, böyle gideceğiz inşallah” şeklinde konuştu.
'Devletin Bana Bir Özür Borcu Var'
ABB Yönetim Kurulu Üyesi Ragıp Ersoy, “Devletin bana bir özür borcu var. Benim de çocuğuma bir özür borcum var. Ne için biliyor musunuz? Kastamonu'yu bize tanıtmak için. İnanır mısınız? Kastamonu'da Çanakkale kadar önemli. Çanakkale kadar önemli biliyor musunuz? Cumhuriyetin kurulduğu yer. Samimiyetimle söylüyorum. İlk işim İstanbul'a gittiğim zaman çocuğumdan özür dileyeceğim ya. Kastamonu, Kastamonu. Ben Kastamonu'ya ilk gelişimde ciddi olarak gelmedim. Her yeri de gördüm, Avrupa'da da en az 50 ülke gördüm. Gelirken baktım böyle yeşillik, meşillik. Tahtan mahtan meşhur bir şehir zannediyordum. Girdim, girdim, girdim ama işin içinden çıkamadım. Vallahi billahi devletin bana özür borcu var. Benim de çocuklarıma gerçekten özür borcum var. Kastamonu'da bulunan Şapka Müzesine girdim, burada da hayranlığımı gizleyemedim. Ben 15 yıl Adıyaman Gazeteciler Başkanlığı yaptım. Halil abimde Gaziantep Gazeteciler Başkanlığı yaptı. Gazeteciler Federasyonu kurucu 12 kişisinden bir taneyiz ikimiz. Kastamonu'da o kadar güzel bir bütünleme yapılmış ki illerde yarışmaktansa birbirimizi rezil etmektense kardeşliğe bak işte basın bu Anadolu Basını bu. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, Anadolu Basın Birliği Başkanı. Türk Basın Birliği Başkanı aslında fikirsel anlamda temelde aynı. Birbirlerine hasutluk etmemişler. Yani samimiyetimle söylüyorum, Kastamonu'da son derece duygulandım ve hoşuma gitti. Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti'nde bulunan bu basın müzesi var ya, ya ben 45 sene gazetecilik yaptım, faal gazetecilik yaptım. Ben kendimi Gazeteci zannediyordum, hakikaten ben gazeteci değilmişim. Bu nasıl güzel bir yer başarmışsınız, ne kadar güzel yer yapmışsınız. Aslında her şeyi başarmışsınız da devlet de çalışmış burada, halk çalışmamış. Devlet, yapmış işini. Park yapmış, bahçe yapmış, onu yapmış, bunu yapmış. Belediye başkanımız çok değerli bir başkanımız. Ona teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Anlayan anladı. Kusura bakma derler. Yahu gel ben sana bir sarılayım dedim, sarıldım. Belki de arkadaşlar dedi ki ya bu ne kadar yavan bir adam. Yavanlık değil kardeşim. Dostluk bu, kardeşlik bu. Doğu, Güneydoğu, Kürt, Türk, Alevi, Suni, Çerkez hepsi bu toprak bu, başka yok. Biz bir bütünüz. Binlerce toplantıya gittim. Binlerce, yüzlerce. Hiçbir gün Kastamonu'dan buradan aldığım zevki hiçbir yerden almadım değerli kardeşlerim. Bora Başkan'ıma da çok teşekkür ediyorum ki bizi buraya getirdi, bu hareketimizi yeniden başlattık. Halil abimin ellerinden öpüyorum, ellerinden öpüyorum ki bizi bir bu ilden, bu insanlarla tanıştırmışsın, ben Kastamonu'yu çok sevdim, böyle bir ilde görev yapmayı da çok isterdim. Bu programı hazırlayan, bizleri ağırlayan tüm herkese de bu vesile ile çok teşekkür ediyorum” dedi.
'Gazeteci Camiası Zor Bir Süreçten Geçiyor'
ABB Başkan Yardımcısı Türk Basın Birliği ve Tüm İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği Kastamonu Şube Başkanı ve İl İnsan Hakları Derneği Başkanı Cengiz Muhziroğlu'da yaptığı açıklamasında, “Gazeteci camiası zor bir süreçten geçiyor. Gazete en çok desteklenmesi gereken yayın organı. Gazetelerin sesinin kesilmesi halkın sesinin kesilmesidir. Gazete tüm herkesin aynasıdır. Bu ayna gittiği zaman halkımız ve vatandaşımız sorun ve dertlerini en kısa süreçte sonuca varmaları da zorlaşacaktır. Kurum, Kuruluş ve STK'larımız sabah kalktıklarında acaba gazetede bizimle ilgili bir sorun ve bir istenen bir şey var mı diye ilk bakanlardır. Yerel yazılı basın illerin, ilçelerin güzü ve kulağıdır. Yerel basın halk ile yetkililerin kaynaşması içinde önemli bir misyona sahiptir. Tasarruf tedbirleri yerel yazılı basından olmamalıdır. Ülkemize daha çok katkı sağlayacak bir yerel yazılı basın isteniyorsa tasarruf tedbirleri bahanesiyle yerel basına uygulanan ekonomik kısıtlamalar derhal kaldırılmalı, bu hatadan vazgeçilmeli, tasarruf genelgesinde basınla ilgili olumsuz madde de acilen kaldırılmalıdır. Yazılı basına gazetelere tüm herkes destek vermelidir. Bu vesile ile ilimize basının sorunları çözüm önerileri için gelen, sorunlar ile ilgili rapor tutan ABB Genel Başkanımız Mehmet Bora Zor ve Yönetimine, ABB Onursal Başkanımız Halil Zor başta olmak üzere tüm katılımcılarımıza, emeği ve katkısı geçen tüm herkese çok teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.