Akademisyen Haberal'dan turizm değerlendirmesi

Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, 15-22 Nisan Turizm Haftası kapsamında, çeşitli açıklamalarda bulundu.

Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, 15-22 Nisan Turizm Haftası kapsamında, çeşitli açıklamalarda bulundu.

Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, turizmin tanımını dile getirerek; “İnsanların bulundukları yerden ayrılıp, başka destinasyonlara gitmeleri ve orada geçici konaklamalarından doğan ilişkiler bütününe turizm denilmektedir. Eskiden kitaplarda turizm için en az bir gece konaklamalı olarak 24 saat altında olmama koşulu vardı. İstanbul'dan, Karabük'ten günü birlik Ilgaz'a gelip tekrardan bulundukları ikamete dönen birçok kişi var. Eskiden bunlar turist olarak kabul edilmiyordu. Bizler akademisyenler olarak bunu değiştirdik. Çünkü insanlar 24 saatin altında dursa bile, Ilgaz'a veya başka bir yere bir girdi sağlıyor. Bu girdiler, yiyecek içecek, aksesuar, hediyelik eşya olarak sıralanabilir. Bu girdiyi sağlayan kişiye de turist deniliyor. Turist de zaten belirli bir gelire ve boş zamana sahip insanların ikamet ettikleri yerden ayrılıp başka bir alana gidip bu alanlarda tüketici olan kişilere denilmektedir. Turistin yaptığı bu harekete de turizm hareketi deniliyor” dedi.

“EKOLOJİK TURİZMİ ÖN PLANA ÇIKARACAĞIZ”

Turizmin gelişmesinde birçok faktörün etkili olduğunu dile getiren Haberal; “İnsanların boş vaktinin artması, ücretli tatil hakları. Teknolojik gelişmeler, gelir düzeyinin artması, insan ömrünün artması, kültür ve eğitim düzeyinin artması, turizmin gelişmesine etki eden unsurlar olmuştur. Bazı değişikler de turizmin gelişmesine katkı sağlamıştır. Yeni bilimsel buluşlar, sosyal sınıf kavramının ortadan kaybolması, eğitimin yaygınlaşması ve kentlerin büyükşehir ve metropoller haline gelmesi, ulaşım sisteminin gelişmesi ve kitlesel iletişimin yaygınlaşması turizmin gelişmesine etki eden gelişmeler. Peki biz bunu kullanabiliyor muyuz, bunu sorgulamamız lazım. Ülke turizmi deniz, kum, güneşi üçlemesi içine sıkışmış durumdaydı. Bunları biz son zamanlarda değiştirdik ve insanları doğaya yönlendirmeye çalıştık. Herkes sahile gidip, 5-7 yıldızlı otellerden yararlanamayabilir. O yüzden insanlar özellikle son zamanlarda Karadeniz bölgesindeki yaylalara, tabiata yönelmeye başladılar. Özellikle pandeminin çıkması insanları doğaya itti. İnsanlar, köyüne, dağına, bostanını sahip çıkmaya başladı ve ürettiklerinden de gelir elde etti. Yine de turizmde en büyük payı büyükşehirler ve Ege, Akdeniz bölgeleri almaktadır. Bizler ekolojik turizmi ön plana çıkaracağız. İnsanları tabiat harikası yerler ile buluşturacağız. Örneğin korunan alanlar var. Tabiat alanları, milli parklar, mağaralar, şelaleler kanyonlar ve bu alanların hepsi de Kastamonu'da var. Kastamonu tabiat harikası bir yer. Adeta doğa turizmi cenneti. Flora ve fauna açısından çok ender bulunan yerlerden biri. Küre Dağları Pan Parks sertifikalı bir yer. Uluslararası öneme haiz bir alan olduğu bu belgeyle kanıtlanıyor” diye konuştu.

“BATI KARADENİZ'İ DÜNYAYA DUYURMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

İlimizin turizm ile kalkınması için yerel yönetim ve müdürlüklerin müşterek hareket etmesi gerektiğine vurgu yapan Haberal; “Üniversite, belediyeler ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü bir araya gelerek sorumlu bir şekilde hareket etmesi lazım. Kastamonu Üniversitesi olarak birçok çalışma yürütüyoruz. Batı Karadeniz Tabiat Turizmi Eylem Planı yapıyoruz ve bu ay sonunda da bir çalıştayımız var. Batı Karadeniz'deki 7 ili kapsayan projemizin çalıştayı 3 gün sürecek. Batı Karadeniz'i ülkemize ve dünyaya duyurmak için çalışıyoruz. Bu zamana kadar yeteri kadar duyurulmamış, sebebi de yerel yönetimlerin, idarecilerin ve üniversitenin koordine hareket etmemesinden kaynaklanıyor” dedi.

“KASTAMONU'NUN GASTRONOMİSİNİ, İNANÇ DEĞERLERİNİ ÖNE ÇIKARMAK İSTİYORUZ”

Taşköprü'de geçtiğimiz aylarda tabiat turizmi rotalama çalışmaları yaptığından bahseden Haberal; “Taşköprü'de sadece Pompeipolis dile getiriliyor ama kanyon, Kızlar Kalesi, kaya mezarları ve kayıt altına alınmamış bir sürü sur, mağaralar mevcut. Bunları gün yüzüne birlikte hareket ederek çıkarmamız gerekiyor. Buralara turist çekmek için çalışmalar yürütmemiz lazım. Örneğin Safranbolu'ya gelip birçok turist Kastamonu'ya uğramıyordu. Rehberler mezun olduktan sonra bir Türkiye turu yapıyor, bunun Karadeniz kısmında Kastamonu sınırlı bir şekilde yer alıyordur. Türkiye Rehberler Birliği (TÜREB) ile istişarelerimiz sonucu Kastamonu'yu bu tura daha aktif bir şekilde eklettik. Yani artık geleceğin rehberleri Cumhuriyet Meydanı'nda 2 dakika durup gitmiyorlar. Konaklamayı da burada yapıyorlar. Buna ek olarak macera rotaları yapıyoruz, tıbbi bitkiler üzerine çalışmalar yapıyoruz. Kastamonu'nun gastronomisini, inanç değerlerini öne çıkarmak istiyoruz. Var olan birçok değer var ama gün yüzüne çıkmayan ne kadar turizm unsuru varsa bunları çıkarmak için çalışmalar yürütüyoruz. Örneğin Araç'ın Güney köyünde, antik kent diyebileceğimiz bir alan var. Orada tamamen Roma dönemine ait antik bir kentin olduğunu görseller ile kayıtlar altına aldık ama nedense turizme kazandırılamıyor. Biz akademisyenler olarak sadece araştırıyoruz, envanter kayıtlarını alıyoruz, ilgili kurumlara teslim ediyoruz. Bundan sonrasını kurumlar yapıyor ama bizim de yaptıklarımız şeyler oldu. Kastamonu'ya geldikten sonra, 3 tane festivalin yapılmasında öncülük ettik. Biri Araç Kış Festivali, diğeri Tosya Doğa Sporları Festivali ve son olarak da Ağlı'da yüzyıllarca yapılan Kızak Festivali'ni tekrardan hayata geçirdik. Macera turizmi rotalamaları yapıyoruz, aynı zaman Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nce nerelerde ne gibi değerler var bunları çıkarmaya çalışıyoruz. Örneğin Ersizler Dere'nin Tabiat Parkı ilan edilmesinde bizim de katkımız oldu” ifadelerini kullandı.

“BİZİM İŞİMİZ TURİZM BU YÜZDEN DE HEP ARAZİDE OLMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Uzaktan eğitim olduğu için öğrenciler ile sahada ders yapamadıklarına hayıflanan Haberal; “Öğrencilerim ile ilk dönem ve bir önceki bahar döneminde sahada dersler yaptım. Araç yaylarına, Azdavay'a, Pınarbaşı'na, Tosya gibi birçok ilçe getirerek turizm değerlerini sahada öğretmeye çalıştım. Bizim işimiz turizm bu yüzden de hep arazide olmaya çalışıyoruz. Turizme kazandırdığımız yerlerde de koruma bilincini ön planda tutmaya çalışıyoruz. Şunu çok önemsiyorum, bir şeyi yaparken sürdürebilirliğini ön plana çıkarıp, koruyup kollayıp devamını sağlamak bizim en büyük amacımız. Bu anlamda da fakültemiz Turizm Haftası kapsamında birçok etkinliğe imza atıyor. Örneğin bugün zomdan bir panelim var. Diğer gün kırsal kalkınma ve turizm, öbür gün turizmde istihdam gibi çeşitli panellerimizi çevrim içi olarak gerçekleştiriyoruz. Fakülte olarak Turizm Haftası'nı çeşitli etkinliklerle uzaktan eğitim olsa da devam ettiriyoruz” diye konuştu.

“GÖRMEDİĞİN YER SENİN DEĞİLDİR”

Haberal son olarak, sanal gözlüklerin turizme olan etkisi hakkında konuşarak; “Gitmediğin, görmediğin yer senin değildir. Dijitalleşme anlamında bu gözlükler bir katkı sağlayabilir belki ama kırsal ve bölgesel kalkınmaya zararları olacağını düşünüyorum. Bütün ilçelerimizdeki ürünleri yerinde göremedikten sonra, yereldeki insanlar bir kazanç elde edemeyecek. Ilgaz'daki, Küre Dağları'ndaki o endemik olan araziyi ve temiz havayı solumadıktan sonra adeta bir televizyonda dizi veya film izlemenin ötesine gitmeyeceğini düşünüyorum” dedi.

Bakmadan Geçme