'Ahşap Fuarı, Kastamonu için can damarı'

SFC ENTEGRE YÖNETİM KURULU ÜYESİ ÖMER GÜLAMOĞLU: SFC Entegre Orman Ürünleri Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Gülamoğlu, 6'ncı Ahşap Fuarı'nın Türkiye'nin marka değeri olma yolunda ilerlediğini söyledi. 6'ncı Ahşap Fuarı hakkında değerlendirmede bulunan SFC Entegre Orman Ürünleri Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Gülamoğlu 'Bana göre ahşabın başkenti Kastamonu'dur. Kastamonu, 7 bin yıllık tarihe sahip bir ildir. Bugün...

SFC ENTEGRE YÖNETİM KURULU ÜYESİ ÖMER GÜLAMOĞLU: SFC Entegre Orman Ürünleri Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Gülamoğlu, 6’ncı Ahşap Fuarı’nın Türkiye’nin marka değeri olma yolunda ilerlediğini söyledi. 6’ncı Ahşap Fuarı hakkında değerlendirmede bulunan SFC Entegre Orman Ürünleri Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Gülamoğlu; “Bana göre ahşabın başkenti Kastamonu’dur. Kastamonu, 7 bin yıllık tarihe sahip bir ildir. Bugün yeryüzünde hiçbir yerde nasip olmayan organik dokusu bozulmamış bir il. 250 çeşit sadece Kastamonu ve yöresine ait endemik bitkimiz var. 250 çeşit endemik bitkinin o mistik kokusunu, o dağlarımızda yetişen ağaçların içerisinde sinmiş olduğu mistik kokusunu bunların mobilyaya dönüştüğünde evde yaymış olduğu rahatlığı hissedebiliyor musunuz?” dedi. Her yerde ahşabın olduğunu dile getiren Gülamoğlu; “Her yerde yetişebiliyor. Doğal da yetiştirilebiliyor ama esas organik olarak yetişen, bunun görselliğinden ziyade insan sağlığına vermiş olduğu doku çok farklı. Bunun için Ahşap Fuarı, Kastamonu için can damarı. Çünkü organik dokusu bozulmamış dünyadaki ender yörelerden bir tanesi. İnşallah 6’ncısını yaptık, yedi, sekiz, on gidecektir diye düşünüyorum” diye konuştu. “BEŞİKTEN MEZARA KADAR İHTİYAÇ DUYDUĞUMUZ AĞACIN MERKEZİ” Ahşap Fuarı'na sadece Kastamonu’nun değil Türkiye’nin de sahip çıkması gerektiğini söyleyen Gülamoğlu; “Çünkü yeryüzünün en büyük sıkıntısı erozyon ve ormansız bitkisiz ortamların olmasıdır. Burada tükettiğimiz kadar ürettiğimiz fazlasıyla ağaç, doğal olarak yetiştirdiğimiz Orman Bölge Müdürlüğümüz, Orman Genel Müdürlüğümüz ve Bakanlığımız sayesinde ormanlık alanlarımız var. Küre Dağlarımız var, hiç dünyada olmayan kanyonlarımız var. Zaten Kastamonu’ya girdiğinizde ahşabın ne demek olduğunu görüyorsunuz. Gördüğünüzde dokusu bozulmamış, her taraf ahşap, betonla hiç karşılaşmıyorsunuz. Demek ki Kastamonu ahşabın başkenti. Ahşabı hissetmek isteyen atalarımızda söyler ya hepimizde biliriz. Beşikten mezara kadar ihtiyaç duyduğumuz ağacın merkezi. Betonlaşmış illerdeki bana göre sahillere gidenler, denizlere gidenler, bunlar suni bir tatil oluyor” diye konuştu. “AMACIMIZ ESAS USTALARIMIZI ÖLDÜRMEMEK” Turizm acentelerine de seslenen Gülamoğlu; “Bundan sonra doğaya yani doğanın merkezine gelmeleri gerek. Doğa turizmi bakın Kastamonu’nun öyle bir özelliği var. Yöremizde yerine göre günde dört mevsimi yaşıyoruz. Dört mevsim turistik amaçlı hizmet veren bir beldemiz, insanlığın bozulmadığı bir beldemiz. Çanakkale’de 295 bin şehitten en fazla şehit veren birinci il olduğunu biliyor musunuz? Buradaki esas amacımız ilk yapıldığında o zamanki dönemin valisi Erdoğan Bektaş, dışarıdan gözlemci olarak ahşabın Kastamonu’da potansiyele sahip olduğunu gördüğünde böyle bir fikri ortaya attı. Bizler de destek verdik. Odamız olsun, bütün sivil kuruluşlarımızla başlattık. Hedefimiz şuydu; o zamanki merdiven altı ustalarımız var, yani kendini geliştirememiş mükemmel el oyma işçiliği yapan ustalarımız var, fakat kendini ispatlayamıyordu. Bunları merdiven altından çıkarmak, onları kümeleştirmek, kooperatifleştirmek ve servis etmek bizim amacımızdır. Bunu da yavaş yavaş daha tam olarak ağacı yeşerttiğimizi sanmıyoruz, daha bunu damlatıyoruz, solmaması için çaba gösteriyoruz. Nasip ederse bunlar büyüyecek, bugün yeryüzündeki en eski anıtsal ağaçlara sahip bir il olarak onları da yeşerteceğiz diye düşünüyorum. Amacımız esas ustalarımızı öldürmemekti” şeklinde konuştu. “OSMANLI DÖNEMİNDEKİ AHŞAP İŞLERİNİN USTALARI HEP BURADAN GİTMİŞTİR” Fuarı düzenlemekteki amaçlarının ahşap ustalarını ortaya çıkarmak olduğunu vurgulayan Gülamoğlu; “İlk başlandığında yurt içine zor satış yapıyorlardı, bugün yurt dışına giden bir sürü ustalarımız var. Bugün tarihimizdeki konakları restore eden ustalar hep buradan gitmiştir. Osmanlı dönemindeki ahşap işlerinin ustaları hep buradan gitmiştir. Osmanlı saltanat kayıkları hep bizim ilçemiz Cide’den giderdi, yani neden bu ahşap dediğiniz zaman ahşap bu zamana kadar içeride sıkışmıştı. İnşallah herkese servis edilecek, herkesin istifade etmesi gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. “AHŞABA İHTİYACI OLAN HERKES BUNU BURADA BULACAKTIR” SFC Entegre orman ürünlerinin sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da, bilhassa Orta Asya’da, Uzak Doğu'da marka haline gelmiş dünyaca ünlü bir marka olduğuna dikkat çeken Gülamoğlu, şöyle konuştu: “Endemik bitki ve ağaçlarından ürettiği mamulleri daha çok tercih edilen bir fabrika, bugün kendi bünyesinde 9 çeşit fabrika vardır. Bunları şöyle sayarsak; bu 76 yılında, 78 yılında yonga tesis olarak kurulmuştu. Akabinde kaplama fabrikası, akabinde MDF, akabinde lam hattı, akabinde OSB hattı. Bugün depreme dayanıklı ülkeler, hatta bizim ülkemizde depreme dayanıklı olduğu için en çok tercih edilen, iç ve dış mekanlarda kullanılan suni tahta OSB üretmeye başladı. Bunun yanında parke üretmeye başlandı. Dünyanın üçüncü, Avrupa’nın tek bir numaralısı olan Dortek kapı üretmeye başladı. 30, 60, 90 dereceye kadar özel isteğe bağlı, yangına dayanıklı kapılar üretilebiliyor, bugün üç boyutlu kapılar üretilebiliyor. Yani ahşabın merkezinde ahşaba dayalı gerek doğal, gerek suni her şey üretilebiliyor. SFC’de bu suni üretimde en büyük firma diye düşünüyorum. Kastamonu’yu görmeden başka yere gitmeyin. Ahşaba ihtiyacı olan herkes bunu burada bulacaktır.”

Bakmadan Geçme